4-Ekim

18.1K 932 48
                                    

Multimedia Ekim! Diğer kilit karakterimize merhaba deyin :)

Doruk

"Seni dinliyorum"

Arabaya bindiğimizden beri tek kelime etmemişti. Başta onun anlatmasını bekleyip ısrar etmemiştim ama pek konuşacağı yoktu. Önce sırtıma tavayı geçirmesi, ardından beni dolaba saklaması. Ne döndüğünü feci derecede merak ediyordum. 

Daha doğrusu ister istemez nasıl işlere bulaştığımı. 

Hafifçe iç geçirdiğini duydum. Ardından "biliyorum" diye mırıldandı. "Nasıl anlatsam bilemiyorum. Yani.. beni yanlış tanımanı gerçekten istemiyorum"

O an neden sustuğunu daha iyi anladım. Artık başı nasıl bir dertteyse ondan uzaklaşmamdan korkuyordu. Ya da belki dediği gibi onu yanlış tanımamdan. Daha yeni tanıştığım biri hakkında neden bu kadar kompleks düşünüyordum ki hem?

"Dinliyorum" dedim tekrardan. Bakışlarımı yoldan ayırmadığım halde ifadesindeki kararsızlığı hissedebiliyordum.

"Bir abim var, benden üç yaş büyük. Aslında her şey onunla alakalı" dedi ve bir an sustu. "Ben yirmi bir yaşındayım. On sekizime kadar Bursa'da yaşadım, beni akrabalarım büyüttü. Sonra üniversiteyi kazanıp İstanbul'a yerleştim. Abim zaten senelerdir İstanbul'daydı ama benim gelişim onun hayatını pek değiştirmedi. Sadece senede birkaç kez paraya ihtiyacı olduğunu söylemek için arardı o kadar. Kumar yüzünden..."

Sustu. Sesinden utandığını anladım. Dudaklarımdan belli belirsiz bir gülümseme geçerken göz ucuyla ona baktım. Abisinin kötü alışkanlıklarını söylerken bile utanıyordu, halbuki benim nasıl bir babam olduğuna dair bir fikri yoktu.

"Naz" diye mırıldandım ona cesaret vermek istermişçesine. "Hiçbir aile mükemmel değildir"

"Haklısın" dedi kısaca ve tekrar bir sessizlik oldu. Zaten boks okulunun olduğu yere de çoktan gelmiştik. Arabayı kenara çekip anahtarı kontaktan çıkardım ve bakışlarımı ona çevirdim.

"Abim bugün ben okuldayken aradı ve bana başının belada olduğunu söyledi. Bu kez istediği para değildi çünkü muhtemelen benim ödeyebileceğimden çok daha fazla bir para söz konusuydu. Benden sadece.. bir süre ortadan kaybolmamı istedi."

Bakışları kucağındaki kedi kafesine kayarken nefesini dışarı verdi.

"Ama eve gitmek zorundaydım çünkü kedimi bırakamazdım. Sonra da sen geldin işte. Tekrardan özür dilerim vurduğum için"

Kedinin kafesinin çevreleyen elleri hafifçe kasılmıştı. Sanki bir şeyler daha söylemek istiyordu da içine içine atıyordu. 

Hayatımda ilk kez tanımadığım bir kızın ellerini tutmak istedim. Ellerini tutup güven vermek, yalnız olmadığını söylemek istedim. 

"Geldik sanırım" dediğinde daldığım garip düşüncelerden sıyrıldım ve kendime geldim. Bana güvenen bir kız için bunları hissetmek içimde bir suçluluk yaratmıştı. Özellikle bir kız arkadaşım olduğunu düşününce.

"Evet" dedim hızlıca ve birlikte arabadan indik. Soğuğun etkisiyle kucağındaki kedi kafesine sarıldığını fark ettiğimde ben de eşyalarının olduğu çantayı arka koltuktan almıştım.

Konuşmadan boks okuluna giden patikaya girdik. Yol pek aydınlık olmadığından bana yanaşmış, tam yanımdan yürüyordu. Çok geçmeden içerideydik.

Akşam olduğundan pek fazla insan yoktu içeride. Fakat yine de bakışların üzerimize dönmesine engel olamamıştım. İnsanlar doğal olarak şaşırıyordu, benim gecenin bir vaktinde kızın biriyle ortaya çıkmam pek alışıldık bir şey değildi. Üstelik kız arkadaşım varken.

Doruk SinangilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin