Geçtiğimiz 2 gün Gece'nin evinde kaldım. Doğru düzgün uyumadık. Ona hayatımla ilgili anlatabildiğim herşeyi anlattım.Bir insanla bu kadar yakın olmanın ne demek olduğunu unutmuşum.Bir insanın seni önemsemesinin ne demek olduğunu... Ekin gidince arkadaşlarımda onunla beraber gitti. Artık evime gitme zamanım gelmişti.Gece'den beni evime bırakmasını istedim. Evime gidip biraz uyumalıydım.Üstelik bir duşa ihtiyacım vardı ve tek başıma kalmak bana çok iyi gelecekti.Yalnızlık güzeldir. Zaten bir yerden sonra da alışıyorsun yalnızlığa kimseye ihtiyacın olmadığını görüyorsun. İnsan kendi yarasını sarmayı bilmeli , çünkü hiç kimse sonsuza kadar yanında kalmıyor.Elbet gidiyorlar. Bende de gittiler. Gece'nin hazırlanmasını beklerken bir yandan dağınıklığı topluyordum.Bir yandan git gide ilerleyen gribim vardı. Boğazım ağrıyordu , sürekli hapşuruyordum üstelik ateşim hafiften kendini göstermeye başlamıştı.Gece hazırlandıktan sonra evden çıktık.Benim evimin sokağına dönmeden arabadan indim.Yürümek iyi gelecekti ayrıca kıza o kadar yük olmama gerek yoktu. Yavaş yavaş evime doğru ilerlerken telefonumun zil sesi bana bir telefonum olduğunu hatırlattı. Gelen arama babamdan olduğu için meşgule attım.Hala daha onunla konuşmaya hazır hissetmiyordum kendimi ...Daha erkendi. Erteleyebildiğim kadar erteleyecektim.Şimdilik hiç kimseyle uğraşacak durumum yoktu. Evimin önüne yaklaştığımda iki kişinin kapımın önünde oturduğunu görünce adımlarımı hızlandırdım.Biraz yaklaşınca hiç beklemediğim bir şok yaşadım.Bora ve Ekin kapımın önünde oturmuşlardı.Konuşmuyorlardı ama yanyana oturuyorlardı.Adımlarımı biraz daha hızlandırarak bir yandan heyecan diğer yandan korkuyla bahçe kapısından içeri girdim.İkiside kafalarını kaldırıp bana bakarken ne diyeceğimi düşünüyordum.Niye burdalardı ? İkisi de görmek istediğim en son insanlardı üstelik. Ekin ayağa kalkıp konuşmaya başladığında bir Ekin'e bir Bora'ya bakmaya devam ediyordum. "Bende kalan eşyalarını getirdim.Atmadım , belki istersin diye düşündüm.Evin anahtarını da Bora'ya teslim ettim.Rahatsız ettiğim için kusura bakma , gitsem iyi olacak." konuşmasını bitirir bitirmez cevap vermemi beklemeden kapıdan çıkıp gitti.Şaşkınlıkla ve sinirle arkasından bir süre baktıktan sonra önümde duran kutuya bir tekme attım.Derin bir nefes alırken gözlerimi kapattım.Bora'nın bakışlarını üstümde hissedince kafamı ona çevirdim. O anda daha önce farketmediğim bişey farkettim.Bavullar. Bora'nın eşyaları....Sanırım. Beklentiyle yüzüne bakarken Bora konuşmaya başladı. Biraz cesaretsiz görünüyordu. "Evime dönebilir miyim ?" derken bitkin olduğu anlaşılıyordu. Kafa sallamaklaa yetinip evin kapısını açtım.Daha sonra tekmelediğim kutuyu almak için geri döndüm. Kutuyu alıp odama çıkarken Bora hala daha bavullarını taşımakla uğraşıyordu.Onunla ilgilenecek durumda olmadığım için direk odama yöneldim.Kutuyu yatağımın üstüne bırakıp duşa girmek için yeni pijamalarımı çıkardım.Bu arada Bora eşyalarını taşımaya başlamıştı.Çünkü odasından sesler geliyordu.Kapımı kapatıp duşa girdim.Uzun bir duş iyi gelecekti. Banyomun aynasına baktığımda karşımda duran kızı tanııyamadım.Bu ben miydim? Ben olamazdım.Ne ara bu kadar dağılmıştım? Hayal kırıklığına uğramış , hasta bir kız gibi duruyordum.Ten rengim solmuştu , gözlerimin altı çökmüştü.Hayattan darbe yemiş kıza baktım. Daha fazla bu görüntü kirliliğine katlanamazdım.Duştan çıktıktan sonra kendime gelecektim. Gelmeliydim.Bu aralar doğru düzgün verdiğim tek kararda buydu sanırsam.Kendimi sıcacık suyun altına attığımda dertlerimin de o sularla beraber gitmesini diledim.Duştan çıktığımda yenilenmeyi , üzüntülerimden eser kalmamasını diledim.Nedenini bilmediğim bir şekilde duştan çıktığımda çok daha iyi hissediyordum kendimi. Pozitif düşünce gücü aklıma geldiğinde kendi kendime sırıttım.Sırıtmayı unutmuştum sanırım yüz kaslarım garipsemişti çünkü.O kadar uzun zamandır gülümsemiyordum ki orda bulunan kaslar gülümseme işlevini yitirmiş gibi geliyordu. Havlularımla birlikte merdivenden indim.Mutfağa girdim koca bir bardak su doldurdum suyumu içerken birden onun sesini duymak korkmama neden olmuştu."Kızıl?" Bora'nın evde olma duygusunu da unutmuştum sanırım.Bir an o halimden utanıp hemen bardağı elimden bıraktım.Yüzümün kıpkırmızı olduğuna kalıbımı basabilirdim.Kısacık havlumla Bora'nın önünde dikilmek akıl karı değildi.Tam yanından geçip gitmeye hazırlanıyordum ki kolumdan yakaladı. "Nereye gidiyorsun ufaklık?" derken yüzünde o sinir bozucu gülümseme kendini göstermişti. Cevap vermeyecektim.Ona genelde cevap vermezdim. "Başa mı döndük yine Lal? Sıkılmadın mı bunlardan? Yeter artık.Yoruyoruz birbirimizi. Bak sana geldim." derken ciddi görünüyordu.Hala daha cevap vermeyi düşünmüyordum. Kolumu bırakmasını beklerken gözlerimi kolumu tutan eline çevirdim.Bakışlarımı görünce kolumu nazikçe bıraktı. Demek benim için geri gelmişti.Demek artık evde kalacaktı.Üstelik yüzüğünüde görememiştim.Ne hissetmeliydim ? Mutlu mu olmalıydım ? Sonunda Bora dönmüştü. Ve benim ona yapacaklarımın haddi hesabı yoktu.Elimden çekeceği vardı ve Bora Bey bunu bilmiyordu. Gülümseyerek odama girdiğimde aklıma gelen sinir bozucu şeyler karşısında Bora'nın vereceği tepkileri hayal etmek oldukça komikti.İntikam güzel şeydi. Bakalım Bora bu konuda ne düşünecekti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL
Romance-Keşke hatırlamasaydım dediğim insanlardan olduğun için bu kadar geç hatırlamış olmamı mazur gör. -Çok karmaşık konuşuyorsun . -Niye anlamıyormusun? -Hayır kızıl beynimi yormak istemiyorum. -Gerizekalı. -Sinirlerimi zıplatıyorsun. Kapıda tam önünde...