Vay be, açıkçası yalan söylemeyeceğim. Şaşırmıştım. Gevşek Jungkook birini sevebiliyor muymuş? Gerçekten garipsemiştim.
Acaba kimdi? Kimin kafasını ütüleyecekti, kimdi o şanssız kişi?
Ajan edasıyla Jungkookların konuşmalarını dinlerken Yoongi Hyung enseme bir tane çakıp yerimde sıçramama sebep olmuştu.
"Kabalığın yetmedi bir de şimdi çocuğun özel konuşmalarını mı dikizliyorsun, sapık herif." Demişti okulu tam anlamıyla terkettiğimizde.
"Çok özel bir şey konuşacak olsa okul otoparkında konuşmazdı bence." Diyerek ona cevap verdim.
"Ayrıca," dedim, "Ne bu senin Jungkook savunma sevdan, part time iş olarak Jungkook'un korumalığını yapıyorsun da benim mi haberim yok, en yakın arkadaşınım ben senin Jungkook'u korumakta bir çıkarın bile yok. Ne olurdu "Yok artık münazarada seni mi yendi ben onun gelmişini geçmişini sikeyim." Desen, ölür müydün Hyung?" Diye de ekledim. Dert yanıyordum.
"Sen karışma," dedi bana, "Ben neyi neden yaptığımı bilirim."
Benden bir sınıf üstte diye mi böyle felsefik konuşuyordu bilmiyorum ama dediğinden hiçbir şey anlamamıştım. Zaten yukarıdan boynunda ''Jungkook iyi biri, Taehyung.'' yazan bir koç inse dahi Jungkook'a karşı bir sempati kazanamayacağımın gayet farkındaydım ve bu halimden oldukça memnundum.
Yoongi Hyungla yan yana olan evlerimizin önünde sarılıp dağıldıktan sonra odama koşa koşa çıkıp kendimi bu yorucu günün yüküyle beraber yatağıma bırakmıştım.
Kaybettiğim bir münazara, kırdığım bir plaket, Jungkook'un bana 'güzel' demesiyle yerle bir olan itibarım ve ben, bir olmuş şekilde yatakta yatıyorduk.
Bazı günler vardır ki uyandığınız an ile yatağa geri gireceğimiz an arasında sizi gerçekten etkileyecek bir şey yaşayacağınızı bilmeden uyanırsınız. Benim için bu günlerden ilki ilkokulda matematik hocamın kopya çektiğimi yakaladığı ve utancımdan iki hafta kendime gelemediğim gündü, bugün ise ikinci sıradaydı.
Birincisi Jungkook'la aramdaki amaçsız rekabet içerisinde ilk defa bu kadar yüz göz olmuştuk, sıra arkadaşım bile olmuştu, yuh artık, ikincisi de kazanacağıma emin olduğum münazarayı kaybetmiştim. Benim için bu utanç yeter de artardı.
Biraz daha düşünürsem kesin yüz üstü yattığım yatakta boğulacaktım. O yüzden kendimi zorla yataktan kaldırıp her gün yaptığım klasikleşmiş olan okul sonrası duş merasimimi gerçekleştirmek üzere duşa yöneldim.
Kafamı başka şeylerle meşgul etmeye çalışsam da bugün olanları yediremiyor ve Jungkook'un orantılı yüzüne bir tane yumruk patlatmak istiyordum. Keşke plaketi kıracağıma uygun bir taraflarına soksaydım, gerçekten. Ancak o zaman bugünü unutabilirdim.
Takıntılı, kaygı bozukluğunun hat safhasını yaşayan beynime susması için yalvardıktan sonra kendimi sıcak suya attım.
Sürekli düşündükçe en küçük şeyi bile gözümde dağ haline getirip kafamı saçma sapan şeylerle boğma özelliğim bu günlerde bana hiç yardımcı olmuyordu.
Duştan çıkıp, biraz sonra çalışacağım derslerin kitaplarını masama dizdim. Ders çalışmak biraz olsun kafamı dağıtmama yardımcı olabilirdi.
*
Boyuma göre biraz aşağıda kalan masamdan kafamı kaldırırken, dört saatlik harika uykumun bana bahşettiği tutuk boynumu tutarak, masamdan kalktım.
07.25.
Okula gitmek için hazırlanma vaktim gelmiş de geçiyordu bile.
Yüzümü yıkamak için çeşitli krem ve peelingin arasından en çok kullandığım ve en çok sevdiğim çilekli yüz yıkama jelini kullanırken, günün en sevdiğim anının bu olduğuna karar verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paradise 𐤀
Fanfictionokul birincisi taehyung'un başarısız olduğu tek konu jungkook'un aşkını fark etmekti. |frenemies to lovers|