4-''Krem diyorum, iyi geldi mi?''

3K 346 182
                                    

Tek bir öpücükle kafamdan aşağı kaynar su dökülmüş gibi, far tutulmuş tavşan gibi, yani Jungkook gibi, bir takım espriler, beş dakikadır yerimden kıpırdamadan duruyordum. Hâlâ beni oturtturduğu yerdeydim.

Bu çocuk arkadaşlarını boynundan mı öpüyordu hep?

Yani öpüyorsa yanlış anlaşılmaya çok açık bir hareket bu, ondan diyorum.

Tenefüsün çoktan bitmiş, dersin on dakikası geçmiş olmasına rağmen kendimi anca toparlayıp, sıra arkadaşım sevgili teşekkürü öperek alıyorum Jungkook ile karşılaşınca ne yapacağımı, ne diyeceğimi düşündüm.

'Merhaba, anca geldim kusura bakma boynumda bıraktığın ıslaklığı kazımakla meşguldüm...'

Yok ya, bu olmaz. Zaten çok yalan söylemiştim bu aralar. Aptal saptal konuşmayı kesmem gerekiyordu artık.

'Selam, niye öptün beni, ayı!'

bu da çok kaba bu ne böyle dağda mı yaşıyorum ben? Olmaz.

"Selam Jungkook, az önce beni öptün ama merak ediyorum da diğer taraftan da öpebilir misin?'

Kafamdan geçen bu düşünceyle birlikte akıl tutulması yaşadığımın farkında varmış ve tüm koridor boyunca ne diyeceğimi düşündükten sonra hiçbir şey bulamayıp, olmamış gibi davranmaya karar verdim.

Sınıfta ders anlatan hocamızdan özür dileyip, boynumun tutulduğunu, ona krem sürdüğümü söylemiştim. O da sorun olmadığını söyleyerek sırama geçmemi istemişti.

Jungkook'la göz teması dahi kuramayacak kadar gergin olduğum için bakışlarımı sınıfın diğer taraflarına kaçıra kaçıra sırama oturmuştum.

Görüş alanıma giren -nasıl girmeseydi ki, 2+1 ev kadarlar- Jungkook'un bacaklarının yerinde biraz oynadığını görmüştüm. Hiç ondan tarafa bakmadan, çantamdan ders kitaplarımı çıkarıp dersi dinlemeye koyulmuştum.

"İyi geldi mi?" Demişti.

Neden bir kez olsun dersi dinleyemiyordum ki, gerçekten. Vücudumu ona döndürüp, hocanın duymayacağı şekilde konuşmaya başlamıştım.

"Ne iyi geldi mi, nesin sen peygamber mi? Dudağınla insan mı iyileştiriyorsun bu mu yani? Ayrıca neden izinsiz öpüyorsun benim dilim var herhalde teşekkürünü alırdın." Diye azarladım onu.

Suratıma bakarken yüzündeki gülümseme büyümüş, dudaklarını ıslatmıştı.

"Krem, diyorum. İyi geldi mi?"

Rezillik. Gerçekten rezil biriydim ben. Benden ne istiyorsa alsın çünkü ben bu haksız rekabete daha fazla katlanamayacaktım. Çok utanıyordum. Sürekli utancımda boğulmama sebep oluyordu.

Artık onunla uğraşacak kadar kendime güvenim kalmamıştı. Düpedüz salaktım yani.

"Geldi, teşekkür ederim." Demiştim, sakince.

Gülümsedi. Sakin cevabıma nedense şaşırmamıştı. Utandığım o kadar mı belli oluyordu?

Hafifçe kulağıma eğilip, irkilmeme sebep olduğunda, "Eğer aklın bu kadar dudaklarımda kaldıysa, tekrar öpebilirim seni. Ama bu sefer dilinin varlığını da kanıtlaman gerekir çünkü sanırım, az önce onu yuttun." Demesiyle, vücuduma elektrik verildiğine yemin edebilirdim.

Karşısında resmen mala dönüyordum. Utanmadan ağzına geleni söyleyen halimden eser yoktu. İki seferdir ona karşı sessiz kalıyordum ve tenefüs zilinin çalmasıyla, üç olmuştu.

paradise 𐤀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin