3-''Teşekkürü böyle alayım dedim.''

3.1K 339 116
                                    

Tamam, bana karşı bir şeyler planladığını anlamıştım ama görmem gereken şeyin neden onun beni kucaklaması olduğunu anlamamıştım. Hayır yani, okula sabahın köründe sırf beni kucaklamak için mi gelmişti? Ayrıca, ne kadar yanlış bir iletişim şekli, Jungkook. Vermek falan, yüzüme çok yakın olan dudaklarına hiç yakışmıyordu.

"Sen!" Diye bağırdım. "Sen, ne cüretle?" Onun kollarının arasından kendimi kurtarırken.

"Oha Taehyung yemek yemiyor musun seni daha iyi beslememiz gerekiyor, çok hafifsin." Demişti, bağırmamı kâle almayıp.

Yine yapmıştı aynı şeyi.

Hafiften kırışan gömleğini yüz kez ellerini sürtüp düzeltmeye çalıştığında, onu bir süzdüm.

Belli oluyordu ki kıyafetlerine takıntılıydı.

Paçaları ile ayakkabısı arasında tenini çok az belli edecek, belli ki ölçüsüne santim santim dikkat edilerek kesilmiş olan siyah kumaş okul pantolonu, sanki mağazadan yeni alınmış kadar, bakınca göz kamaştıracak kadar temiz yarım bilek beyaz ayakkabıları, ve vücuduna en uygun bedendeki beyaz okul gömleği, bir düğmesi açık olmasına rağmen nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde boynunu çok orantılı bir şekilde gösteriyor, aynı şekilde bağladığı kravatında tek bir hata gözükmüyordu.

Saçları çok güzeldi, açık kahverengi saçlarını ortadan ayırıp hafif dalgalandırması, o kadar güzeldi ki... Hangi şampuanı kullandığını çok merak etmiştim.

Benimle uğraşmasa iyi çocuktu.

Hakkını yemeyecektim şimdi yakışıklıydı yani, ben haklının yanındayımdır her zaman. Objektifimdir de. Her zaman düşündüğümü, gerçek duygularımı söylerdim.

"Noldu, ayı mı oynuyor?" Demişti Jungkook. O an tüm bunları düşünürken aval aval ona baktığımı fark etmiştim.

Ayrıca lafımı çalmıştı.

"Ayı olamayacak kadar tipsizsin, Jungkook." Demiştim.

Evet, her zaman doğruları söylerdim ben.

az önce yalan söylemiş olmamı geçtim çocuğa senden ayı bile olmaz dedim. Bu Jungkook'un kıza 'ben telefon kullanmıyorum canım ya.' Benzeri yalanından bile saçmaydı çünkü göz var nizam vardı. Yunan tanrısına taş çıkarırdı, sıra arkadaşım.

Ayrıca yüksek ihtimal dünkü atışmamıza atıfta bulunup ona güzel diyeceğimi düşünmüştü ki, tersi çıkınca yine yüzü düşmüştü.

gerçekten uğraşmak için neden beni bulmuştu anlamıyordum. Bu kadar problematik bir çocuğun benle tek derdi moralimi bozup, akademik başarımı düşürmek olmalıydı ki ben ondan daha akıllıydım, ben onun moralini bozup derslerini düşürürdüm, hiç de üzülmezdim.

"Bu kadar kaba olmana gerek yok, Taehyung." Demişti. İlk defa ona ettiğim hakaretlere karşılık vermişti ve ben şaşırmıştım.

"Ben-" demiştim, ne diyeceğimi bilemiyordum.

"Bir şey demene gerek yok, benim gözümde hâlâ güzelsin." Demişti.

Utanmıştım. Onun kibarlığı karşısında utanmıştım ve bir şey demeden günün ilk dersini dinlemeye başlamıştım.

*

"Taehyung, Tae, sonra vay efendim neden benim boynum tutuluyor da yok öyle böyle... Yatak yüzü gördüğü mü var boynunun gerizekalı!" Yoongi Hyung, belli ki teneffüs olmuştu ki beni, uyuyan güzel beni sarsarak kaldırmaya çalışıyordu.

paradise 𐤀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin