12-Doğum Günü!

2K 216 58
                                    


Yok artık Jungkook. Hoşlandığın kız o değil miydi! Ne çapkın çocuksun, hayret ediyorum sana bazen. Zaten çok dibimdeydin, kokun burnumda, güzel gözlerin gözlerimde, bana hiç iyi gelmiyordun.

Sana karşılık verecektim artık. Sen bu kadar cesaretliysen, ben de az değildim sonuçta. Benimle eğleniyor muydun? Ben de seninle eğlenirdim. Yok artık öyle kaçar kovalanırım, öper koşarım gibi ayakları yemiyor müessesemiz. Ne ekerseniz onu biçeceksiniz artık,Jungkook bey.

''Hmm, kimmiş bu hoşlandığın kişi bakalım? Çok önemli biri olmalı...'' Onun bana yaklaştığı gibi, ona biraz da ben yaklaşmıştım. Ne yani! Hep o mu benimle eğlenecekti? Biraz da ben onunla eğlenirdim işte, hem ne yapsam yine yanımda oluyordu, bir başkası bunu benim için düşünse kahrımdan yataklara düşerdim ama benim niyetim tamamen saf ve temizdi.

Ona yaklaşmamı hiç beklemiyordu, gözleri normale göre çok da olmasa da şaşkınlıkla biraz açılmış, dudakları hafifçe aralanmış, bunları belli etmemek için yerinde hafifçe kıpırdamıştı. Hafif sırıtışıma sinir olmuş olacaktı ki kaşları çatılmıştı. Yakınlığımızdan çok oynatamadığı başını, saçlarını düzeltmek için aramızdaki mesafenin izin verdiği kadarıyla sallamıştı. Son derece çekici olduğunu biliyordu. Karşısında ben değil de bir başkası olsa onu şu iki hareketiyle rahatça elde edebileceğini çok ama çok iyi biliyordu. Onu sinir eden şey, bunu bende uygulayamamasıydı.

''Çok ama çok önemli biri, kimselere vermem. Kimselere dokundurtmam, korur, kollarım. Severim, Dünyaları önüne sermek için her şeyi yaparım.''

Düşünün, karşınızda tanrının yansıması gibi bir çocuk, her ne kadar sizi zorluyor olsa da siz de onu zorlamaya çalışıyorsunuz, onunla eşit şartlarda yarışmıyorsunuz ama ona karşı kazanmaya çalışıyorsunuz. O kadar zorlu ve boşuna uğraşılan bir savaş ki bu... Hele Jungkook karşımda böyle güzel güzel konuşurken, o hoşlandığı kız olmak isterken... Hayır, ne diyorum ben, istemiyorum öyle bir şey, demek istediğim çok güzel seviyor kim onun sevdiği kişi olmak istemezdi ki.. Evet, kesinlikle bunu kastettim.

Neyse, nerede kalmıştık, Jungkook'u zorluyorduk evet, devam edelim.

''Kim hoşlandığın kızın yerinde olmak istemez ki... Sen böyle ballandıra ballandıra anlatırsan...'' Bu sefer çatılan kaşları heyecandan ya da elinin ayağına dolanmasından falan değildi. Düpe düz beni öldürecek gibi bakıyordu ve sebebini bilmediğim için altıma yapmak üzereydim. Ne demiştim ki şimdi?

''Kız?''

Evet, Jungkook, Kız? Cazibem sana hoşlandığın kızı mı unutturdu yoksa?

''Evet, Hoşlandığın kız?''

Biraz geriye kayıp karnını tutarak gülmeye başladı, daha doğrusu, kahkaha atmaya. Komik olan neydi, söyle biz de gülelim Jungkook.

''Ne gülüyorsun be?'' Kısa kesit tiyatro oyunumu bitirmiş ve merakıma yenik düşmüştüm. Dalga geçer gibi gülmesinin sebebi neydi, öğrenemezsem kesinlikle başlayacak olan dersi dinleyemezdim.
''Hiiç öylesine.'' dedi. Hala gülüyordu, salak. Böyle gülene aç da bir tarafına gül denir, biliyor muydun Jungkook? Bilmiyorsan söyleyeyim de başkasının yanında yapma. Onlar öyle bir tarafına da demezler çeşitli küfürler koyarlar yerine. Sayende içli dışlı olduk, samimi olmadığın birinin yanında yaparsan derler böyle yani.

İnat edecektim ancak hocanın gelmesiyle konuşmamız yarıda kalmıştı. Ders boyunca Jungkook arada sırada kıkırdamıştı. Ben de ders boyunca merakımdan çatlamıştım. Dersin bitmesi için baktığım saatten gözlerimi sadece arada Jungkook'un kıkırtısı yüzünden çekmiştim. Jungkook eğer bu dönem ders notlarım düşerse aileme hesabını kesinlikle sen verecektin. Resmen hocanın suratına dahi bakmamıştım.

paradise 𐤀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin