Jungkook gerçekten gece bizde kalmıştı.
Neyse, Jungkook bizde kalmıştı, tabii yanında gelirken bir şeyler getirmemiş olması sebebiyle ona kıyafetlerimden vermiştim ve benim kıyafetlerimde, her zamankinden daha çekici duruyordu. Üstüne atlamak istemiştim.
Ben yatağımda oturuyordum, o da çalışma masamdaki sandalyede yayılmış, masamın üzerinde bulduğu zeka küpümü çözmek için bayağı bir uğraş sarf ediyordu. Kaşları çatılmış, dili dışarda, son derece odaklanmış görünüyordu, canım sevgilim. O kadar odaklanmıştı ki, yaklaşık on beş dakikadır onu trene bakan öküz gibi izlediğimi fark etmemişti bile, hatta sesimi çıkarmasam, belki de hiç fark etmeyecekti. Jungkook, ben mi yoksa zeka küpü mü? Hayır, sensin kıskanç.
"Jungkook!" Diye bağırmıştım, doksan yedi yılda bir görülen odamda Jungkook'un bulunması tutulması yaşanıyordu ancak beyefendinin benimle ilgilendiği falan yoktu, gıcık olmaya başlamıştım.
"Aşkım dur ya! Çözeceğim şimdi." Demişti, öyle mi, Jungkook? Demek benden daha önemliydi elindeki zavazingo, gösterirdim ben sana. Zaten nereden aldıysam o oyuncağı, gidip üreten şirketi ilişkimde şiddetli geçimsizliğe sebep oluyor diye dava edecektim.
Yatakta birazcık tepinmiş, kıkırdamasına sebep olmuştum, ancak bu kıkırdama hoşuma gitmemiş, aksine sinirimi bozmuştu.
Benimle ilgilenmeliydi.
"Jungkook." dedim ayağa kalkarken, karşısına dikilmiş, ona bakıyordum. "Hm?" dedi gözlerini bana çevirmeden, tanrım, bu çocuğu böyle özene bözene yaratırken çok vakit harcadığın için, libidosunu yaratmayı falan mı unutmuştun? Gerçekten delireceğim de çünkü.
"Jungkook." Dedim tekrar, bir cevap alamadım. O kadar hırslanmıştım ki, hiç düşünmeden, kucağına oturuvermiştim.
Ve başarılı da olmuştum.
Beklemediği için bir anda küpü saniyede otuz kez çeviren elleri donup kalmış, gözlerini gözlerimle buluşturmuştu.
"Benimle ilgilen." Deyivermiştim, saçlarını severken. Ne yapacaktım? Benim sevgilim değil miydi? İstersem yılışırdım gayet.
"Taehyung, kucağımdasın." Günaydın, Jungkook. 2G gibi geriden geliyordun.
"Evet..." dedim, "Ne yapacaksın bununla ilgili?"
Oturduğum yerde biraz kıpırdanmış, kasılmasına sebep olmuştum.
Dudaklarıma uzanmış ve beni güzel bir öpüşmenin içine çekmişti, Jungkook, böyle güzel öpüşmeyi nerden öğrenmiştin? Benden önce öpüştüğün herkesi kurşuna dizecektim.
Ellerini tişörtümden içeriye sokmuş, parmak uçlarıyla sırtımda bir gezintiye çıkmıştı, o kadar yumuşak dokunuşlardı ki, anaokulunda Yoongi'yle birbirimizi rahatlamak için sıra sıra birbirimizin sırtını kaşımamızdan bile daha rahatlatıcıydı.
Ben de boş durmuyordum, onun vücudunu tanımaya çalışıyordum işte, gözlerim kapalı olsa da ellerimle tenini ezberliyor, nefes alıp verişlerinin hızlanmasına sebep oluyordum. Bayılıyordun bana, Jungkook.
Dudaklarını dudaklarımdan ayırmış, gözlerimin içine bakmıştı gülümseyerek. Saçlarımı okşamış, burunlarımızı birbirine sürtmüştü. Of, neden bu kadar tatlı olmak zorundaydı ki? İşleri benim için zorlaştırmak göbek adı falan mıydı?
"Şuan seni bir daha öpmemi bekliyorsun değil mi?" Diye sormuştu. Evet, napsaydım? Bağımlılık falan yapıyordun, öptükçe öpesim geliyordu. Dudaklarına kitlenmiş halimde sadece seni onaylayan birkaç ses çıkarabilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paradise 𐤀
Fanfictionokul birincisi taehyung'un başarısız olduğu tek konu jungkook'un aşkını fark etmekti. |frenemies to lovers|