17-"En başından beri, sendin"

2.2K 203 51
                                    


''Efendim?'' demiştim. Kulaklarım doğru mu duyuyordu?

''En başından beri...'' dedi, ''Tüm bu küçük sürtüşmelerimizin de öncesinden beri...'' Elleriyle saçlarını karıştırdı. ''Her zaman.. Sendin.''

Dünya üzerinde 7 milyar insan bulunmaktaydı, bunlar içinden ömrü hayatınız boyunca belki birini, belki onlarcasını, belki yüzlercesini sevecektiniz. Bazılarından soğuyacak, bazılarından vazgeçecek, bazılarını tanıyıp tanıdığınıza pişman olacaktınız. Bu bazılarından birine çok aşık olacak, gündüz gece onu düşünecek ve aşkınıza karşılık bekleyecektiniz. Dediğim gibi, 7 milyar insan vardı şu koca dünyada, içlerinden birine aşık olabilirdiniz elbet ama o kişinin de size aşık olması milyarlarda bir bir ihtimaldi. Eğer ki şu an ben o milyarda bir ihtimali yaşıyorduysam, bayılacaktım.

Uzun süre boyunca vücuduma elektroşok verilmiş gibi durduğumdan mütevellit, Jungkook konuşmaya devam etmişti.

''Taehyung, ben...'' demişti, ''Arsızın teki olsam da bu aşk meşk konularında duygularımı dile pek dökemiyorum. Tamam aslında bakarsan biraz romantiğim, ama bunları hal ve hareketlerimle belli edebiliyorum.. Sözlerde gerçekten berbatım. O yüzden bu konuşmanın provasını kafamda defalarca yapsam bile şimdi hepsini unuttum. Tek bildiğim senin için yanıp tutuştuğum, seni kimselere veremeyecek olduğum. Tae, ben seni gerçekten çok seviyorum. Sevmenin de ötesinde, ben sana çok aşık oldum.''

Sanki on sekiz yaşının başlarında, belki de gözlerimin gördüğü en yakışıklı çocuk değilmiş gibi, dolan gözleriyle bana bakıyordu. On sekizden yedisine geri dönmüş gibi, içlerinde galaksileri barındırdığına emin olduğum simsiyah gözlerini, benim gözlerimden ayırmıyordu. Ona bir tepki vermeliydim, karşısında bir aptal gibi duruyordum. Çok mutluydum, bu mutluluğu kelimelerle nasıl ifade edebilirim bilmiyordum. Gerçek aşk, kelimeleri kullanmaktan alıkoyuyordu sizi. Tıpkı Jungkook'a olduğu gibi.

''Jungkook,'' demiştim, ''Sen bana ne yaptın böyle?''

Gülmüştün, benden beklediğin bir tepkiydi, kocaman gözlerin kısılmış, başını öne eğerek kıkırdamıştın, ardından tekrar gözlerimizi buluşturmuştun.

''Napmışım sana, söyle güzelim?'' demiştin.

Demiştim ya, bazı günler yataktan o günün hayatınızı değiştireceğini bilmeden çıkardınız, bugün benim için onların başında geliyordu. Zirvedeydi. Bugün platonik olduğumu düşünmüş, iki saatliğine büyük bir depresyona girmiş, oturup efkarlanmıştım ve sonunda, Jungkook'u karşımda bana aşkını itiraf ederken bulmuştum.

''Jungkook, ben aşık oldum sana yanlışlıkla..'' demiştim. Sanki Jungkook'un itirafını duymamış gibi, gözlerim bir noktaya dalmış, sanki Jungkook orada yokmuş gibi kendi kendime konuşuyordum.

''Ne bileyim, sen böyle güzel güzel bakıyordun, ilgileniyordun benimle... Boynuma krem falan sürmüştün, parti marti düzenlemiştin, ben de aşık oluverdim herhalde. Nasıl oldu anlayamadım ki şimdi.'' demiştim. Bacaklarına verdiğin yükten kurtulup, yere oturup küçük bir kahkaha atmıştın. ''Öpmüştüm bir de boynundan...'' demiştin.

''Yaa evet, öyle böyle bişeyler oldu, ondan aşık oldum sana herhalde, bilemiyorum ki. Hay Allah, noldu ki şimdi böyle...'' Kendini gülmekten alamıyordun, ben de yaşananların şokundan aptal saptal konuşuyordum. Aslında bakarsan şuan bu öpüşmemiz gereken kısımdı ama ikimiz de birbirimizden değişiktik işte.

Tüm bu zaman bu kadar aptal olduğumu fark edince kızmıştım kendime. Bir başkası Jungkook'un davrandığı gibi davransaydı bana, eminim ki anında 'Bu da kesin aşık bana.' derdim ama konu Jungkook olunca, belki de kendimi ona yakıştıramadığımdan, hiç kesin konuşamamıştım. Ama gerçekler şuan tam olarak da önümdeydi, Jungkook, tam önümdeydi.

paradise 𐤀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin