Elimdeki sarma ve dolma tabağını da masaya koymuş ve içeri seslenmiştim.
"Dayı, yenge, dedeciğim hadi gelin, sofra hazır."
Herkesi çağırmış ve türkçe bilmeyen sevgilimin masum bakışları ile karşılaşmıştım. Kıkırdamış ve korecem ile ona da aynısını söylemiştim.
"Hadi gel sevgilim, sofra hazır."
Kafa sallamış ve mutfağa doğru ilerlemişti. Herkes mutfak masasındaki yerini alıyordu ama Seokjin hala etrafımda dolanıyordu.
"Gel sevgilim."
"Buraya mı?"
Kafa sallamış ve sandalyesini çekmiştim. Onunla Türkiye'ye gelmiştik ve ilk defa akrabalarım ile tanışıyordu.
Bir çocuk gibi utangaç ve sevimliydi. Kendi yemekleri gibi olmadığı için ne yiyebilirim diye masada göz gezdiriyordu.
"Al bakalım Seok."
Önündeki tabağa sarma ve yoğurt koymuşum. Yosun yediği için belki sarma yiyebilirdi. Düşündüğüm gibi olmuştu da. Sesini çıkarmadan yemişti.
Herkes yemeğini bitirmiş ve sohbete dalmıştı. Dedem Seokjin'e soru soruyor ama Seokjin anlamayınca bütün soruları yanıtsız kalıyordu.
"Dedeciğim sen tek tek sor. Ben çevireyim, öyle anlaşabilirsiniz..."
"Sor bakim kızım ne iş yapıyor damat?"
Damat demesi hoşuma gitmişti çünkü hala evli değildik. Uzun süredir sevgiliydik...
"Dede, Seokjin bir grupta şarkıcı."
"Sokcin mi? Şarkıcı mı? Sesi güzel mi bari?"
"Güzeldir dede. Huzur veriyor sesi."
Dedem tekrar Seokjin'in yabancı olduğunu unutmuş ve ona el kol yapmaya başlamıştı.
"HELE SEN NEŞET ERTAŞI BİLİR MİSİN? GİDİYORUM GÜNDÜZ GECE SÖYLE DE DAMAT İKİ HUZUR BULALIM!"
"Dede damadın sağır değil, yabancı! Ayrıca Neşet Ertaş söylemiyor o?"
"Aman söylemesin, bende gidip haber izlerim."
Yaşlı inadı tutmuş ve beli bükük şekilde televizyon izlemeye gitmişti. Sıra dayımdaydı. Tanrım!
"Kız Y/n, söyle de damat dediklerimi tekrar etsin."
"Seokjin, dayımlar sana türkçe öğretmek istiyor. Dediklerini tekrarlasan yeter."
Sevinmiş ve gerildiği için masanın altından elimi tutmuştu. Keşke onu hiç getirmeseydim. Kim bilir kendini nasıl garip hissediyordu...
"Bak yeğen, bu çikolata! Söyle."
"Ç-çu-çukulata."
"Çikolata."
"Çokolata."
"Bu zor ahmet, çocuğa başka birşey öğret."
"Tamam hatun. Aha, bak bu senin eşin."
Beni göstermiş ve eliyle garip hareketler yapmaya başlamıştı. Ve olan ingilizcesini kullanmaya başlamıştı.
"Yeğen, bu senin eş, o senin hatun. Söyle, ı love you hatun."
"I love you, hattun."
"Yaklaştın. Ha-tuuun."
Ağzını açarak söylemeye çalışıyordu. Bende sıkılmış ve bulaşıkları toparlamaya başlamıştım. Mutfağı toparlarken arkamdan gelen Seokjin bana gülümseyerek bakıyordu. Yanıma yaklaşmış ve dudaklarıma minik bir öpücük kondurmuştu.
"I love you hatun!"
Kıkırdaması, dayımın alkışları ile kesilmişti.
"Afferim yeğen. Gördün mü ayşe? Bizim kızı da öptü."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐁𝐭𝐬 ☂︎ 𝐋𝐢𝐭𝐭𝐥𝐞 𝐑𝐞𝐚𝐜𝐭𝐢𝐨𝐧𝐬...
Random𝙸̇𝚗𝚜𝚝𝚊𝚐𝚛𝚊𝚖𝚍𝚊𝚗 𝚙𝚊𝚢𝚕𝚊𝚜̧𝚝ェ𝚐̆ェ𝚖 𝚑𝚒𝚔𝚊𝚢𝚎𝚕𝚎𝚛𝚒𝚗 𝚠𝚊𝚝𝚝𝚙𝚊𝚍 𝚟𝚎𝚛𝚜𝚒𝚢𝚘𝚗𝚞𝚍𝚞𝚛. 𝙸̇𝚗𝚜𝚝𝚊𝚐𝚛𝚊𝚖: @𝚒𝚠𝚒𝚎𝚋𝚕𝚎88