BOSS / taegyu

4.

BEOMGYU;

ayarladığım restorana gelince arabadan indik. arka taraftan çantayı  da alıp taehyun'un arkasından ilerlemeye başladım. anahtarı valeye verip ceketini girişte duran görevlilere teslim etti.

bende ceketimi hemen verip arkasından ilerlemeye başladım. masaya ilerledik. masa dört kişilikti. Bay Lee'nin eşi de sonradan gelmeye karar vermişti. boylu boyuna eziyet.. Bay Lee ile el sıkıştıktan sonra masaya oturduk.

hemen bilgisayarı çantadan çıkardım. bir dosya açıp denilen kısımları not almaya başladım. ilk başta sözleşme yenilenecek sonra yemekler yenecekti. not almaya devam ederken hiçbir kelimeyi atlamamaya dikkat ediyordum. 

borsa konusu açılınca anlaşmazlık çıkmıştı. taehyun'un babası borsa yüzünden şirket batma eşiğine gelmiş. taehyun onun için borsaya 1 won bile yatırmamıştı.  borsa ile işi olmadığını herkes bilirdi. ama Bay Lee şimdi borsaya yüklü bir miktar yatırmazsak sözleşmeyi iptal edeceğini söylüyordu. geçen seneki sözleşme maddelerine göz attığımda borsanın sözünü bile etmeyeceğini söylüyordu. 

eğer Bay Lee ile olan anlaşmayı iptal edersek şirket gene batma noktasına gelebilirdi. iki tarafta sinirlenmişti. Bay Lee borsaya para yatırma taraftarıydı. taehyun ise sözleşmeyi iptal etme taraftarı. 

''sakin olun'' diye bir ses karıştı araya. isminin jisung olduğunu öğrendiğim kişi konuşmuştu. geldiğimizden beri ne o konuşmuştu ne de ben. 

aklıma arabada konuştuğumuz şey gelince heyecanlandım. yapabilirim. utanılacak bir şey değil. hem yapmamı kendisi söylemişti. evet, evet kendisi söylemişti. 

elimi pantolonuma sildim ve yavaşca masanın üstüne çıkardım. masanın üstündeki peçetemin yanına koydum. taehyun'a baktığımda alnını sıvazladığını gördüm. eli direk elimin yanındaydı. 

Bay Lee'ninde duyacağı bir şekilde ''s-sakin ol hayatım. sakin sakin konuştuğunuzda eminim ortak bir karar alabilirsiniz'' dedim ve elimi elinin üstüne koyup hafifçe sıktım. 

Bay Lee ve eşi de bana dikkat kesilmişlerdi. Bay Lee'nin gözleri yavaşça ellerimize indi. yüzü bariz bir şekilde gevşemişti. Bay Lee'nin eşi de bana destek olur gibi gülümsedi ve kafasını salladı. daha fazla gerilmeye başladım. kafamı taehyun'a çevirdim. ellerimize bakıyordu. ellerimizi ayıracak iken taehyun elimi sıkıca yakaladı. bu sefer şaşkınlıkla ben kendisine baktım. uyarır gibi gözleriyle Bay Lee'yi gösterdi .

hemen gülümseyerek Bay Lee ve eşine baktım. ortam yumuşamış olsa da elle tutulur bir gerginlik vardı. garip kaçmaması için konuşmaya başladım '' isterseniz yemekleri yedikten sonra konuşun. belki o zamana kadar ortak bir yol bulabilirsiniz. değil mi h-hayatım?'' gülümsemem hala yüzümdeydi. onayını almak için son cümlemi taehyun'a bakarak söylemiştim. 

gözlerini kapatıp kafasını salladı. Bay Lee ve eşinin de onayını alınca garsondan menüleri istedim. menüler gelince ellerimizi ayırdım ve elimi menüye uzattım. elimi elinden çekince bir rahatlama gelmişti. 

menüye bakıyordum bakmasına ama buradakilerden hiç birini daha önce yememiştim. hatta daha önce hiç restorana bile gelmemiştim. acıktığım da sokak aralarındaki küçük seyyar satıcılar işimi görürdü. 

yardım ister gibi taehyun'a baktığımda onun sipariş verdiğini gördüm.

benim ona bakmamla o da bana bakmış ve seçemediğimi anlamıştı. derin nefes aldı ve bana bakan garsona kedisine ne istiyorsa bana da aynısından istemişti. garson giderken menüleri topladı. Bay Lee'nin eşi, Bay Lee ve taehyun sohbet etmeye başlamıştı. ben ise arada katılıyordum. hakim olduğum konular değildi.