15.

3.5K 370 330
                                    


5k olmuşuz biraz ağlayayım bari ve hesaba giremeyince ödüm bokuma karıştı.

BEOMGYU;

''sana bunu düşündüren ne?'' dedi Taehyun. söylesem de inanacağını sanmıyordum. Woo Jin onun en iyi adamlarındandı. 

''kayıtlara bakacağım gün gelir-gider dosyasını o aldı. kendi gözlerimle gördüm. önce yırttı sonra su ile ıslatıp çöpe attı.'' dedim. bana kaşlarını kaldırarak baktı. 

''kayıtlara benden izinsiz bir şekilde baktığını sonra konuşacağız Beomgyu.'' dedi azarlar gibi. sonra önüne dönüp bilgisayardan flaşı çıkardı ve cebinden küçük bir anahtar çıkardı. Huening Kai'nin konuşmasıyla durdu. ''şimdi ne yapacaksınız Bay Kang'' dedi Huening.

cevap vermemiş ve elindeki anahtarla masa çekmecesi olan ama benim asla çekmece olduğunu fark etmediğim çekmeceyi açtı. içinde ne olduğunu göremiyordum. ama Soobin'in gördüğüne adım gibi emindim. çocuk uzun nasıl olsa.

içinden kayıt makinesi çıkardığında bağlı olduğu kabloları çıkardı ve masanın üstüne aldı. ''burada şirketin tüm odalarının kayıtları var. istesek de silemeyeceğimiz kayıtlar'' dediğinde öyle bir sevinmiştim ki yüzümde kocaman bir gülümseme oldu.

Soobin ve Huening Kai'ye baktığımda onlarında gülümseyerek bir birlerine baktığını gördüm. Taehyun'a baktığımda kayıt makinesini kablo ile bilgisayara bağlıyordu. ''izniniz olursa yanınıza gelip bizde bakabilir miyiz, Bay Kang?'' dedim. bana cevap vermemiş ve bilgisayara bakmaya devam etmişti. sürekli ileri tuşuna basıp duruyordu. 

''gelin'' dedi boşluk düğmesine basıp durdurarak. hemen yanına ilerledik. yanına yaklaştığımızda tekrardan başlattı. tam olarak her şey gözüküyordu. normal kayıtlara göre daha fazla netti. 

Woo Jin odaya girmiş ve arkasından kontrol ederek kapıyı kapatmıştı. bu kamera farklı yerdeydi. benim baktığım görüntülerde kamera odanın köşesindeydi. ama bu kamera öyle değildi. koltuğa oturup masaya yaklaştı ve bilgisayardan görüntüleri izledi ilk başta. ardından görüntüleri silince sonunu kendisi hazırlamıştı. 

odadan çıkınca Taehyun görüntüleri kapattı. ve bize baktı. bu bakış daha çok 'yerinize geçin' bakışıydı. öksürüp Soobin'i dürtünce o da anlamış ve hemen önümüzü açmıştı. en arkadaki Soobin olduğu için o çekilmeden geçemezdik. tekrar odaya girdiğimizde ki gibi dizilince Taehyun bana bakarak ''Woo Jin'i yanıma çağır.'' dedi. gülümsememi zor tutarak ''nasıl izlerseniz Bay Kang'' dedim ve arkamı döndüm. benimle birlikte Soobin ve Huening Kai de dönmüştü.  

birlikte odadan çıktık, Woo Jin'e doğru ilerledim. telefonu ile oynuyordu. beni fark etmeyince elimi masasın vurdum. o zaman bakmış ve telefonunu kapatmıştı. ''Bay Kang seni çağırıyor'' dedim. kaşlarını kaldırmış ve yarım ağız gülümseyerek yerinden kalkmıştı. Woo Jin, Taehyun'un odasına girdiği andan itibaren şirkette Taehun'un kızgın sesi yankılanıyordu.

***

kapıyı heyecanla tekmeledim. ''geldim!'' diye çığlık gelince kıkırdadık. kapı açılır açılmaz Yeonjun'un üstüne atladım. ''Taehyun'un sana bir iletisi var bebeğim!'' diye bağırdım. Soobin ile Huening Kai dediğime gülmüştü. içeri geçtik, Yeonjun arkamızdan kapıyı kapattı.

elimdeki muzlu pastayı oturma odasında ki ortadaki sehpanın üzerine koydum. hırkamı hemen çıkarıp koltuğa fırlattım. çantamı çoktan girişte yere fırlatmıştım. ''yarın Bay Kang tarafından şirkete bekleniyorsunuz beyefendi.'' dedim. Soobin, Huening Kai ve Yeonjun koltuğa oturmuştu. ben hala ayaktaydım. nedenini kesinikle bilmiyordum. içimde garip bir heyecan vardı. 

Yeonjun dediğim şeyle hepimize sırayla baktı. ''kim olduğu bulundu mu?'' dedi. Soobin gülümseyerek ''evet, tüm şirket kim olduğunu biliyor.'' dedi. Yeonjun kaşlarını kaldırdı ve bana baktı. ''yapan Woo Jin'' dedim. ''Taehyun onun yaptığını duyunca kıyameti kopardı. tüm şirket sesten dolayı bizim kata doldu.'' dedim. Yeonjun dediklerimden sadece birine takılmıştı. ''Woo Jin mi yapmış?'' dedi. 

cevap vermeyip sehpaya koyduğum muzlu pastanın paketini açtım. benim yerime Huening Kai cevap vermişti. mutfağa tabak, bıçak ve çatalları almak için gittim. çantamdan telefonumun sesi gelince yere fırlattığım çantama ilerledim. çantamı açıp telefonumu elime aldığımda annemin aradığını gördüm. 

bekletmeden açtım. ''efendim anne?'' dedim hemen. ''neredesin Beomgyu?'' dedi telaşlı ve panikleyen ses tonuyla.

''Yeonjun'un evindeyim anne bizimkilerle.'' dedim. ''oradan çıkar çıkmaz eve gel. en sevdiğin yemeklerden yaptım'' dedi. gülümserdim normalde ama gülümsemedim. ''buradan çıkışta başka bir yere uğrayacağım anne. siz beni beklemeyin.'' dedim. sesim titremişti. anneydi o anlamıştı. 

''ne oldu bir tanem?'' dedi bana. mutfağa doğru ilerledim. ''önemli bir şey değil anne. beni çağırıyorlar. şimdi gitmeliyim'' dedim ve ne diyeceğini önemsemeden kapattım telefonu. 

malzemeleri alıp geri oturma odasına ilerledim.

***

Soobin ile Yeonjun ilerideki koltukta beraber oturuyorlar ve sohbet ediyorlardı. Huening Kai ve ben ise telefonlarımızdan savaş oyunu oynuyorduk. 

oyun bitince Huening Kai'ye döndüm. ''benimle bir yere gelir misin?'' dedim sessizce. dediğim şeyle kaşlarını kaldırmış ve ''nereye?'' demişti. ''kardeşimin yanına uğramam lazım.'' dedim. 

Huening şokla ''bir kardeşin mi var?'' dedi. kıkırdadım, ''evet, var'' dedim. Huening Kai bir anda ayağa kalkmış ve sesini yükselterek ''biz çıkıyoruz, sizde burada kalın aşk kuşları'' dedi. 

Yeonjun ''nereye?'' dedi cevap verecekken Huening kolumdan tutup sürükleyince cevap veremedim. vestiyere astığım hırkamı giydim ve yerden çantamı alıp içine telefonumu koydum. Yeonjun ile Soobin arkamızdan geliyordu. ''Beomgyu beni evime bırakacağını söyledi. bu bir ilk!'' dedi. neden kardeşimi görmek için bu kadar heyecanlı olduğunu bilmiyordum.

Soobin ''yürüyerek mi?'' dedi. dediği şeyle kıkırdadım tekrar. vedalaşıp dışarı çıkınca yolda yürümeye başladık. yolda taksi görürsek durduracaktık ama yoktu işte. ''kardeşin evli mi? neden sizin evde kalmıyor? nereye gidiyoruz? kaç yaşında acaba? ismi ne peki? sana benziyor mu? ne-'' sözünü kesip ''Huening! çok konuşuyorsun ama'' dedim uyarıcı ses tonumla.

tekrar ağzını açacakken ileride bir taksi gördüm. hemen elimi kaldırıp 'taksi' diye seslenecekken Huening Kai ''taksi!'' diye çığlık atmıştı. adamın duymaması imkansızdı çünkü şokla bize bakmıştı. ben artık şaşırmıyordum bu duruma.

kapıyı açıp arkaya bindim, benimle birlikte Huening de binmişti. ''nereye gi-'' Huening Kai'nin sözünü kesmesine neden olan yeri söyledim sürücüye. 

''seoul hastanesine gidelim lütfen''



BÖLÜM SONU

geçiş bölümüydü, sıkılmış olabilirsiniz. üzgünüm.

şimdi ben Hyuka ile Ji-su aşkımı sevgili yapmaz mıyım? 

Eva-

BOSS / taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin