17.

3.6K 390 408
                                    


ilk defa Taehyun'un ağzından yazıyorum. umarım batırmam...


TAEHYUN;

kravatımı gevşetip yerimden kalktım. bazen öyle anlar oluyordu ki oturmaktan uyuşan bacaklarımla yerimden kalkamıyordum. 3 saattir yerimden kalkmadan önümdeki dosya ile ilgilenmiştim.

cama doğru ilerleyip birazcık açmak ve içerinin hava dolmasını istemiştim., yapmıştım da. camın pervazına kollarımı yaslayıp gök yüzüne baktım. odam şirketin arka tarafında kaldığı için fazla ilgi çekici bir şey yoktu. ama sessizliği huzur veriyordu. 

camı geri kapatacağım sırada gördüğüm kişiler ile durdum. Beomgyu yüzünü tutmuş Woo Jin ile konuşuyordu. kaşlarımı çattım, Woo Jin ile ne konuşabilirlerdi ki? bir anda Beomgyu arkasını dönüp koşmuş ama Woo Jin onu saçından yakalamıştı. gördüğüm şeyi idrak etmem uzun sürmedi. 'senin yüzünden kovuldum değil mi?' diye bağırıyordu Woo Jin.

hemen arkamı dönüp odadan çıktım. tüm çalışanlar beni ilk defa bu kadar telaşlı gördüğü için şaşkındı. umursamayıp asansöre doğru koşturdum. önünde durup kaçıncı katta olduğuna bakarken bir yandan da tuşa hızlı hızlı basıyordum. 

içimde çok kötü bir his vardı. hayatımda ilk defa tattığım bir his. korkuyordum çünkü Beomgyu'ya bir şey olacak düşüncesi beni delirtiyordu. 10. kattaki asansör ne kadar bastığım önemli değilmiş gibi hala 10. katta duruyordu. sinirlerime hakim olamayıp asansör kapısına bir tekme attım. 

asansörü es geçip merdivenlere fırladım.  merdivenleri hızla inip zemin kata gelince çıkışa doğru koşturmaya başlamıştım. kimin bana nasıl baktığı umurumda değildi. dışarı çıkar çıkmaz Yeonjun'u gördüm. fazla uzakta değildi. kendisinin duyabileceği yükseklikte ''Yeonjun koş!'' diye bağırdım. nedenini bile sormadan telaşla arkamdan gelmeye başlamıştı. 

güvenlik duvarına doğru hızla koşuyorduk. artık durup nefes almam gerekiyordu ama bunu yine de umursamıyordum. Beomgyu ile Woo Jin görüş açıma girmişti. Yeonjun'da görmüş olmalı ki ''BEOMGYU!'' diye bağırmıştı. 

durduğum iki saniyelik zaman diliminde hızla nefes almış ve yanlarına koşmuştum. Woo Jin'e yandan bir tekme atmıştım. ileriye savrulmuş ve Beomgyu'dan uzaklaşmıştı. Woo Jin'i sonra halledebilirdim. ne olursa olsun önceliğim Beomgyu'ydu.

yere dizlerim üzerinde eğildim hemen. avuçlarım içine Beomgyu'nun yüzünü aldım ve kafasını yerden kaldırdım. kafasını dizime yatırıp gömleğimin kollarıyla yüzündeki kanları temizlemeye çalışıyordum. gözlerim dolmaya başlamıştı. uzun zamandır ağlamıyordum ve sanki Beomgyu'yu bu halde görünce bağıra bağıra ağlayasım geliyordu. 

Beomgyu yavaşça gözlerini açmıştı. bir kaç kez kırpıştırdı. kanlar yüzünden açamıyor ve açmak için uğraşıyordu. gözümden akan yaş onun yanağına damladı. gözlerin açmış ve bana bakmıştı. konuşmuyordu, konuşmuyordum. gülümsedim sadece. 

iyi olacaksın sevgilim...

 gülümsersem ağladığımı görmezmiş gibi hissettim. 

ağladığımı görürse üzülürmüş gibi hissettim.

Yeonjun'da hemen yanı başımızda durmuş ve Beomgyu'nun elini tutmuştu. ''ayaklarımı hareket ettiremiyorum.'' dedi Beomgyu kesik kesik olan sesiyle. kendimi tutamamış ağladığımı belli etmiştim,  bunu duyunca hayatımda ilk defa hıçkırmıştım. gözleri yavaşça kapandı. 

hıçkırdığım için Beomgyu ağladığımı anlamıştı ve üzülmüştü. 

çünkü ben ağlıyordum. 

canım yanıyordu çünkü Beomgyu'nun canı yanıyordu.


***

''ilk hafta yürümesi kesinlikle yasak. vücudu fazla darbe almış ve karın bölgesinde ciddi ezilmeler var, yüzünde ise ciddi çürükler. ayrıca tıptan uzak anlayabileceğiniz şekilde konuşmam gerekirse belden aşağısı geçici felç geçiriyor olabilir. başta da dediğim gibi karnından fazla darbe almış ve bu bacaklarında oluşan hasarı tetiklemiş.'' dedi uzun uzun anlatarak karşımdaki doktor. ''geçici felç mi geçiriyor?'' dedim üzgün çıkmasına engel olamadığım sesimle. ''emin değiliz. hasta uyanınca göreceğiz. ilaç reçetesini hemşire resepsiyona teslim etti, çıkış yaparken alırsınız. uyanınca mutlaka bir görevliye haber verin. hemen burada olacağım, geçmiş olsun.'' deyip odadan çıktı. 

7 adım uzağımdaki Beomgyu'ya ilerledim. yatağın yanındaki doktor gelmeden önce oturduğum sandalyeye tekrar oturdum. Yeonjun ve diğer çocuklar dışarıda bekliyorlardı. içeriye sadece bir refakatçi alabileceklerini söylemişlerdi. 

eline elimi uzatacakken elinin üzerindeki morluğu gördüm. elim havada kalmıştı. elimi elinin üzerine koyamadım. canı acır diye. yanındayım diyemedim.

gözlerim dolmuş bir şekilde bakışlarımı Beomgyu'nun yüzüne çıkardım. kirpikleri titreyince ayağa kalktım hemen. gözleri yavaşça açılmış ve açar açmaz acı dolu bir şekilde inlemişti. 

canı yanıyordu.

canım yandı, çünkü canı yanıyordu. 

hemen arkamdaki kapıya ilerledim ve kapıyı açtım. Soobin'i görünce heyecanlı olan sesimle ''doktor çağır. uyandı.'' dedim. sözümü ikiletmemiş arkasını dönüp koşmaya başlamıştı. bende arkamı döndüm, gülümseyerek Beomgyu'ya baktım. o bana bakmıyor sadece karşısındaki duvara bakıyordu. 

iyi olacaksın sevgilim...

arkamda hareketlilik hissedince doktorun geldiğini anladım. köşeye çekilip işini yapmasına izin verdim. ''geçmiş olsun Bay Choi'' diye söze başladı. Beomgyu tepki vermemiş yine duvarı izlemeye devam etmişti. 

doktor kendisine soru soruyor ama Beomgyu cevap vermeden göz odağını değiştirmiyordu. doktor pes etmiş gibi ''peki, kısa bir kontrol yapacağım. kendini kasmana gerek yok.'' dedi.

doktor Beomgyu'nun üstündeki ince örtüyü kaldırmıştı. ne yapacağını anlayıp dikkatle kendilerine baktım. ayaklarının tepkiyi hissedip hissetmediğini kontrol edecekti. bunu daha önce yapacağını söylemişti. 

elini Beomgyu'nun koluna uzatmış ama Beomgyu kolunu geri geçmişti. ''Bay Choi lütfen, sizi de anlıyorum ama işimizi yapmamıza izin verin.'' dedi doktor. Beomgyu'nun kasılan vücudunu kendi gözlerimle görünce kaşlarım daha fazla çatıldı. doktor bu sefer ayağına uzandı, ''dokunma.'' diye fısıldadı Beomgyu. odada zaten bir sessizlik vardı. ama Beomgyu'nun sesiyle bu sessizlik gerginliğe sebep vermişti. 

Beomgyu'nun yanına doğru ilerledim ve elimi saçlarına uzattım. ''Beom-'' sözümü yarıda kesmiş ve bana bağırmıştı. ''Bana dokunma! lü- lütfen bana dokunma.'' başlarda sesi yüksekti ama sonlara doğru azalmıştı. anlamsız şeyler fısıldıyordu. elimi kızgın yağa uzatmışım gibi kendime çektim hızla. 

Bana Dokunma. Lütfen Bana Dokunma..

Beomgyu kolları ile yüzünü kapatıp ağlamaya ve sayıklamaya başlamıştı. ben ise transa girmiş gibiydim aklımda sadece Beomgyu'nun dedikleri yankılanıyordu. doktor bir şeyler diyor ama duymuyordum. sadece Beomgyu'ya bakıyordum. sadece ona bakarak sessizce ağlıyordum. 'yanındayım' demek istedim. ya rahatsız olursa? elini tutmak istedim, ya canı acırsa? saçını okşamak istedim, ya bağırırsa? durduramadım ağlamasını. bendim ağlamasının sebebi. bendim. 

iyi olacağız sevgilim...



BÖLÜM SONU


toplanıp ağlama ayini yapalım. nasıl fikir?

Eva-

BOSS / taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin