19.

3.7K 352 715
                                    


BEOMGYU;

kendimi tutamayıp kıkırdadım. Soobin geldiğinden beri tekerlekli sandalyeyle uğraşıyor ama bir türlü yapamıyordu. Yeonjun ise geldiğinden beri yemek yapmaya çalışıyordu. Huening Kai ise şebeklik yapıyordu. 

Yeonjun gelip baş ucuma oturmuştu. ''yemek hazır mı?'' diye sordum. bana bakmış ve anne edasıyla ''yarım saate hazır olur.'' dedi. Huening Kai yorulup koltuğa oturmuş ve ''umarım gene yere dökmezsin'' dedi. bende kıkırdadım.

Yeonjun kendisini savunmaya başlamıştı direk; ''kulpu sıcaktı döküldü.'' dedi. kendi kendine mi döküldü? diye sormamak için kendimi zor tuttum. Soobin uğraştığı sandalyeden başını kaldırıp ''ramenin hepsi çöpe gitti.'' dedi homurdanır gibi.

Taehyun çocukları bana göz kulak olsunlar diye eve çağırmış kendisi apar topar gitmişti. 

Soobin bir anda ''oldu!'' diye bağırmıştı. dikkatimi kendisine verip tekerlekli sandalyeye baktım. oturacak yeri tersti ve oturursan bu sefer kafamı kırabilirdim. 

''bir terslik var sanki.'' dedi Huening Kai. ciddiler mi diye kendilerine baktım ve ciddilerdi. dalga geçer gibi ''acaba nasıl bir terslik?'' dedim. Yeonjun ayağa kalkmış ve köşedeki kullanım kılavuzunu alıp ters olan tekerlekli sandalyeye ilerlemişti.

Yeonjun tekerlekli sandalyeyi düzeltmiş ve bana doğru yaklaşmıştı. beni yavaşça kucağına almış, tekerlekli sandalyeye oturtmuştu. oturur oturmaz sandalyeden sesler gelince korkuyla Yeonjun'a baktım. ''bir şey olmaz, merak etme.'' dedi emin sesiyle.

''umarım'' diye fısıldadım. daha sabah ağlarken şimdi gülüyordum. hepsi onların sayesindeydi. onlar sayesinde tüm acılarımı unutuyordum. 

''odaları mı karıştırsak?'' dedi Huening Kai. oflayarak ''ben daha önce karıştırmıştım. dikkat çekici bir şey yok.'' dedim. ''Taehyun'un odasını karıştırsak?'' dedi Soobin. ''olmaz.'' dedim hemen. 

Yeonjun ''o zaman kesin orayı karıştırıyoruz'' dedi. mutfağa koşturmuş ve tahminen ocağın altını kapatmıştı. Soobin hızla tekerlekli sandalyemi ittirmiş ve hızla ittirdiği için öne doğru savrulmuştum. kısa bir çığlık atıp kıkırdadım. ''merdivenlerin çaprazında asansör var.'' dedim onaylar gibi. Soobin aniden beni söylediğim tarafa doğru çevirince sarsıldım. 

zaten küçük olan asansör benim tekerlekli sandalyem yüzümden daralmış bizde salak gibi içine sığmaya çalışıyorduk. sığmıştık ama bir sorun vardı. Huening Kai'nin kalçası ile karşı karşıyaydım. ,

''Hyuka götünü çeker misin?'' dedim.

diğerleri kıkırdamış Huening Kai ise olduğu yerde ters dönmeye çalışmıştı. bunu yapmaya çalışırken dirseği aynaya çarpmıştı. dirseğinde bir problem yoktu ama daha büyük bir problemimiz vardı. 

Huening Kai'nin dirseğinin çarptığı yer içine gömülmüş ortada ise kocaman bir çatlak oluşmuştu.

 şokla aynaya bakmıştım. birinci kata gelince asansörden panikle çıkmıştık. Soobin nereden bulduğunu bilmediğim kağıt bandı havada sallamış ve ''şimdi hallederiz.'' demişti. canavar görmüş gibi kendisine bakmış ve ''emin miyiz?'' demiştim. 

''en azından dikkat çekmez'' dedi Soobin. dalga geçiyordu herhalde. 'hah'lamış ve inanmayarak kendisine baka kalmıştım. ama bu onu umursamamış koparttığı kağıt bantları aynaya yapıştırmaya başlamıştı. asansör kapısı kapanmasın diye düğmeye basılı tutuyorduk.

''bitti.'' deyip bandı arkaya fırlattı. bant aşağı düşmüştü. tekerlekli sandalyenin tekerleklerini ittirmiş ve Taehyun'un odasının yolunu gösterir gibi baştan gitmiştim. 

BOSS / taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin