Ev sakinleri , bu duruma çok anlam veremese dahi Hakan'ın bir bildiği vardır diye düşünmüşler,gariban görünümlü genç kıza da içleri acıyarak bakmışlardı.
Hakan'ın annesi Ayşe genç kızın kalabilmesi için boş odaları gözden geçirdi falat boş olan sadece depo vardı.
Atiye ,Ayşe hanımı takip ederken ayakları yerde değilmiş gibi hissediyordu.
Dua ederek güç toplamaya çalışıyor aynı zamanda da bir kaç gün önce varlığını bile bilmediği bi adamın şimdi karısı (görünürde de hizmetçisi ) oluvermişti ,durumunu düşünüyordu.
Kendisine gösterilen tozlu odaya girdi , etrafta makineler kutular vardı bir odadan çok kömürlük gibi geldi kızın gözüne .
Buna da şükürdü ,hiç bilediği bir şehirde sokakta kalmaktan iyiydi.
Ayşe hanımın yumuşak sesini duydu
'Kızım başka boş odamız kalmadı burası bizim depomuzdu.Çok uygun olmadı biliyorum ama idare et lütfen,bugün sadece buraya çeki düzen var dinlen. Yarın itibariyle de bir yardımcımız sana yapman gerekenleri söyler, acıkırsan yemeğinizi yardımcılarla birlikte mutfakta yersin , hadi bakalım kolay gelsin kızım.'
Kapının kapanma sesiyle göz yaşlarını gözünden inci gibi akıttı genç kız.
Bir yandan ağlıyor bir yandan odasını silip süpürüyordu.
Ertesi gün odasının küçücük yarı açılır penceresinden tam gözüne vuran güneşle beraber açtı gözünü, dayak yemiş gibiydi .
Gecenin geç saatlerine kadar burayı düzenlemişti.
Kendine bir yer yatağı yapmış alışkın olan vücudunu bırakıvermişti gücünün bittiği yerde.
Odada bir tane lavabo ve çeşme vardı bi çırpı elini yüzünü yıkayıp kendine çeki düzen verdi,henüz saatin kaç olduğunh bilmiyordu.
Köyünde olsa güneşin kaçta doğduğunu bilirdi , sahi İstanbul'a saat kaçta güneş doğuyordu ki.Çekine çekine açtığı kapının dışına attı kendini .
Ne olacaktı şimdi nerden bulacaktı baş yardımcıyı kime soracaktı bu saatte ama o odada kalmak onu boğmuştu.
Üst katlarda koridorda yavaş yavaş yürürken eteğinin ucunun bir heykele takılmasıyla heykel un ufak oluverdi, çıkarttığı seste cabası.
Koridorda ki bir kapının aniden açılıvermesi ile korkudan kalakaldı .
' Allah kahretsin ne bu gürültü , yine mi sen lanet olası . Başıma bela diye mi getirdim ben seni buraya . Suç benim ama bırakacaktım bi yurda ne senin başın ağrıyacaktı ne benim . Bu kata gelmeyeceksin defol gözüme görünme ,diğer çalışanları nasıl görmüyorsam sen de kaybol gözümün önünden.'
Söylenerek merdivenlerden aşağı inen adama baktı.
Nasıl bi çileydi bu Allahım , içine çöreklenen acı aşağılanmışlık utanç duygusu ne vakit geçecekti.
Kocasıydı o adam ,ama ne kimseye söyleyebilecekti ne de kocası tarafından sevilecekti.Bu evde kocası olan bekar bir hizmetçi olarak bitecekti ömrü.
Aklına bursu geldi , belki okulunu kazanıp bitirirse kendini kurtarır,hemen annesini de alırdı yanına.İkisi için yeni bir başlangıç olurdu kim bilir .
İçinde ki bu ümitle hemen vazo kırıntılarını toparlamaya başladı .
Az sonra yanına gelen orta yaşlı kızıl saçlı bi kadın 'Sen misin yeni gelen hizmetli , daha ilk günden olacak iş mi bu beceriksiz seni.Yürü çabuk düş önüme önce şu kılık kıyafetini toparlayalım sonra da işlerini anlatayım .'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATİYE
Romanceİç anadolunun küçük bir kasabasına doğru , hükümete isyan eden bir anarşiyle yapacağı röportaj için yola çıkan ülkenin en önemli gazetecisi Hakan.. Kadınların ötekileştirildiği bir köyde babasız büyüyen ,horlanan aşağılanan buna rağmen dimdik durmay...