"Bakmayın yüzüme öyle, doğru duydunuz. Tüm anlattıklarım doğru. Bunlar hayal ürünü değil. Yıllar önce gittiğim o köyde evlendim ben. Buraya geldiğimde evli bir adamdım. Atiye benim karımdı. Aptalın teki olduğum için onu size anlatamadım. Hizmetçi diye tanıştırdım çünkü o zamanlar ne düğünü ne evliliği ne de Atiye'yi kabul ediyordum. Hepsini yok saydığım bir dönemdi. Sonrada ona karşı olan hislerim değişti. Anlatmaya çalıştım Bade'ye. Şimdi öyle ağlayarak bakma yüzüme. Atiye'yi sevdiğimi hissetmiştin, biliyordun. Hamileyim dedin. Bilerek hamile kaldın. Aramızdaki uçurumun farkındaydın. Elimi kolumu bağladın. Şimdi deneler sonra yeniden nefes alıyorum. Aynı hatayı tekrarlamayacağım."Parmağını Bade'ye doğru sallayarak sesini olabildiğince yükseltti.
"Bitti bu iş."
Annesi Ayşe Hanım, genzini temizledi. Söyleyecekleri boğazında düğüm olmuş, dizilmişti.
Her zaman o kızın farklı olduğunu hissetmişti ama açıkcası gelini olabileceğini kırk yıl düşünse aklına getiremezdi.
"Hakan , öncelikle o sesini alçalt. Karşında çocuğunun annesi var. Kapanmış defterleri açmanın , küllenmiş aşkları karıştırmanın ne anlamı var? Tamam çok yanlış şeyler dönmüş bu evde ama bitti senin karın Bade. Hep öyleydi, öyle de kalacak. İmam nikahını evlilikte evlilik diye diretme oğlum. Çocukça , cahilce bişeymiş kapanmış bitmiş gitmiş."
Ayşe hanım bir yandan da ağlayan gelininin omuzlarını tutarak sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Ne demek cahilce bişeymiş. Ben damatlık giydim. Atiye gelinlik giydi , o benim karım oldu. İster kabul edin ister etmeyin gerçek bu."
Hakan kulağına çarparak geçen bibloyu son anda farketti. Bir refleksle kendimi geri çekmese şu an kaşında bir dikişe ihtiyacı olacaktı. Karşısında kızarmış yaşlı gözlerle Bade'yi bulmayı beklemiyordu. O hep sakindi. Karısı çıldırmış gibiydi. Etrafta kendisine fırlatmak için bişeyler arıyor gibiydi.
"Demek damatlık giydin. Demek ki o da gelinlik giydi. Demek karın oldu haa ? Demek koynuna aldın o yosmayı he ?"
Hakan atik davranarak Badenin kollarını tuttu ve ne kendisine ne de kendine zarar vermesine engel oldu.
"Ağzını topla, doğru konuş Bade. Canımı sıkma benim."
Bade bir hışım kendini kurtardı. Evliliklerinin ilk aylarından beridir şüphelendiği şeyler fazlasıyla doğru çıkmıştı. Kocası onu sevmiyordu, sevdiği adam senelerdir ona yabancıydı. En yakın olduğu zamanlarda bile gözlerini kapatarak Badeyi görmek istemezdi.
"Bitti demek öyle mi? Madem öyle kızının yüzünü görmeyeceksin. Atiyenle kendine yeni çocuklar yap onları sev. Eylül'ü artık göremezsin."
Hakan beklediği tepkiyi sonunda aldı.
"Sen öyle san. Senin beni böyle tehdit edeceğini biliyordum. Her şeyi konuştum avukatla. Velayet sende ama ben babasıyım. Hafta sonlarında tatillerde benimle. Benim de kızım o.
Eylülden vazgeçmem. Atiye'den de öyle."Herkesin şaşkınlığından faydalanarak ceketini alıp evden çıktı.
"Bu sefer her şeyi düzeltip çıkacağım karşına. Tertemiz. Sadece sana ait olarak küçüğüm."
Kendi kendine verdiği bu karar içini öyle rahatlatıyordu ki. Şimdi okuldan Eylülü alacak ve kızıyla biraz vakit geçirecekti.
"Atiye hocam , bir ziyaretçiniz var. Velilerden biri değil."
"Aa kim ola ki ?"
Atiye veli görüşme sınıfına girdiğinde karşısında hiç beklemediği kişiyle karşılaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATİYE
Romanceİç anadolunun küçük bir kasabasına doğru , hükümete isyan eden bir anarşiyle yapacağı röportaj için yola çıkan ülkenin en önemli gazetecisi Hakan.. Kadınların ötekileştirildiği bir köyde babasız büyüyen ,horlanan aşağılanan buna rağmen dimdik durmay...