20.Bölüm~ Düğün

681 48 0
                                    

Demiralp'ten
Dini nikâhımızın üstünden iki hafta geçmişti ve resmi nikâhımız için ben Meyra'yı evden almak için aşağıda arabada bekliyordum. İki haftadır birlikte kalıyorduk. İyi bir ev arkadaşı olmuş gibiydik ama o hala biraz gergin gibiydi. Mesela hala benim yanımda kafasını sıkı sıkıya bağlıyordu. Hayır saçlarını açmayacaksa neden dini nikah istemişti. O bana, ben ona haram olmayalım diye kıymıştık nikahı. Dedem bize taşınınca da eğer böyle olacaksa işimiz vardı çünkü dedem bu durumu sorgulardı. Ben bu düşünceler içindeyken Meyra evinin merdivenlerinden beyaz bir kuğu gibi süzülerek aşağı indi ve tam karşımda durdu. Birden aklımdan çok kısa bir süreliğine ama çok kısa bir süreliğine onunla farklı bir şekilde karşılaşsaydık nasıl olurdu diye geçirdim içimden. Eğer içimden geçirdiğim bu şeyi Meyra bilmiş olsaydı benim kafamı kırabilirdi. Gözleri gözlerime bakarken gözlerimi çekmeden arabanın kapısını oturması için açtım. O da gözlerini çekmeyerek adım atıp arabaya bindi. O binince ben de binip arabayı çalıştırdım ve Meyra'da " Çok güzel oynadın rolünü. Tıpkı gerçek bir aşıkmış gibi. Ben, dışardan biri olarak görseydim seni kesin inanırdım. Tebrik ederim." Dedi gülerek. Bense " Sen de güzel oynadın. Ben de kesinlikle sana inanırdım." Dedim. Demek oynamıştı.Ama gerçekten güzel oynamıştı. Bir an bir an sandım ki... Aman be oğlum neyse ne diyip arabayı düğünün olacağı yalıya sürdüm.

 Aman be oğlum neyse ne diyip arabayı düğünün olacağı yalıya sürdüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yalıya geldiğimizde arabadan inip elimi Meyra' ya uzattım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yalıya geldiğimizde arabadan inip elimi Meyra' ya uzattım. Elimi tutmasında herhangi bir mahsur yoktu çünkü dini olarak benim karımdı. Tereddüt ederek elini uzattı. Eli, elime değer değmez bir akım geçti ellerimizin birleştiği yerden. Garipti. Merdivenlerden aşağı inerken düğün atmosferinden dolayı böyle saçma duyguların içindeydim basbayağı. Acaba o da böyle garip hissediyor muydu? Bu sırada merdivenlerden inerken gelen konukların içinden bir kişi gözüme takıldı. Bu kişi tabiki de Pelin'di. Geleceğini bilmiyordum. Gelmemesi daha iyiydi. Gözleriyle Meyra ile birleşen ellerimize bakıyordu. Bu durumdan hoşnut değildi. Ben de değildim ama ne yapabiliriz ki? Kader... Kader mi? Oğlum sen kadere inanır mıydın dedim kendi kendime. Meyra ile aynı evde iki hafta geçirmek devrelerimi bozmuştu. Evin içinde sürekli ibadet ediyordu. Ya namaz kılıyor ya Kuran okuyordu. Gerçekten de dinine düşkün bir kızdı. Ben de yeni evliyiz diye ne geceleri dışarı çıkabiliyordum ne de Pelin ile görüşebiliyordum. Bu durumdan Pelin de çok rahatsızdı. Ama artık hayatım normale dönecekti öyle ya da böyle derken nikah masasına geçip oturmuştuk. Her şey o kadar hızlıydı ki. Biz evetleri söylemiştik bile. İmzalar atılmış ilk dansa kalkmıştık. Meyra ellerimin altında bir yaprak gibi tir tir titriyordu. Fonda çalan şarkıysa Yalın' dan Kalp Sancım' dı. Meyra'yı sakinleştirmek için " Şsst sakin ol ve bana ayak uydur sadece" dedim kulağına fısıldayarak. Fısıldamamla daha çok titremeye başladı sanki. Gözleri gözlerime bakamıyordu. " Neden gözlerime bakamıyorsun?" Diye sordum. O da " Ne münasebet. Bakabiliyorum gözlerine ama şu an canım istemiyor bakmayı." Dedi utangaç bir tavırla. Onu biraz daha utandırmak için " Aa ama öyle olur mu karıcım? Biz iki aşığı oynuyoruz unuttun mu? Birbirmize aşkla bakmalıyız" dedim. O da gözeleriyle gözlerime bakarak " Oldu mu?" Dedi. Ben de " Olmadı biraz da aşk ekle" dedim. Ayağıyla ayağıma basınca onu bu kadar kızdırmanın yettiğini anladım. Dans bitince yerimize oturduk. Pelin gözlerini bizden ayırmıyordu. Bu sırada Meyra " Pelin sürekli bize bakan şu sarı kadın mı yoksa? " diye sordu. Kadınların sezgileri gerçekten de kuvvetliydi. " Nerden bildin?" Dedim. " Çok açık, geldiğimizden beri bana beni parçalayacakmış gibi bakıyor ki bu da gayet normal çünkü onun yerindeyim. Ve bu ona haksızlık." Dedi. Pelin için üzülüyordu. Ben de üzülüyordum ama bir gün Pelin de hak ettiği yeri bulacaktı, benim yanımı diye düşündüm.

Düğün bittiğinde biz de bitmiştik. Herkes dağıldığında bizde dedemin bize hediyesi olan balayımıza İstanbul' un en lüks otellerinden birine gitmek için yola koyulduk. Aynı odada nasıl kalacağımız konusunda hiçbir fikrim yoktu doğrusu. " Meyra aynı odada kalmamız gerekecek bu gece biliyorsun değil mi?" dedim. "Biliyorum ama kalmasak olmaz mı?" dedi son bir çıkış yolu arayarak. Bense " Olmaz Meyra. Sana ayrı bir oda tutarsak dedem hemen öğrenir." Dedim telaşla. O da mecburen boyun eğmek zorunda kalmıştı.

Otele varana kadar ikimizde sessizliğimizi korumuştuk. Vale arabayı aldı park etmek için , belboysa valizlerimizi bizden önce balayı suitine çıkarmıştı. Bizde resepsiyondaki işlemlerimizi halledip odaya çıktık.Odaya girdiğimizdeyse fark ettiğim şeyse dini nikahtan sonra süslenen odama bin basardı buradaki süslemeler. İyice saçma bir hal vardı üzerimizde. Ne o ne de ben konuşuyordum. Bu sessizlik bitmeliydi. " Eee Meyra bir film atar mıyız?" dedim sanki bir kankama söyler gibi. O da hafifçe gülerek " Atarız be kanka " dedi. Galiba o da ortamdaki havayı değiştirmeye çalışıyordu. Ben de " Tamam kanka , üstümüzü değişip film izleyelim. Sen burda değiştir üstünü ben banyoya gideyim" Deyip pijamalarımı alıp banyoya geçtim. Beş dakikada giyinip çıktığımda Meyra hala gelinlikliydi. "Ne oldu niye çıkarmadın üstünü?" diye sorduğumdaysa küçük bir çocuğun masumluğuyla "Çıkaramadım ki." Dedi sadece. " Fermuarını mı açamadın?" dediğimdeyse başını salladı sadece. "Dön ben açayım." Dedim. "Aç ama bakarak açma sakın açtıktan hemen sonra da banyoya git ki ben üstümü değiştireyim tamam mı?" dedi utanarak. Yanakları kıpkırmızı olmuştu. Fermuarı yavaşça tutup aşağı doğru indirirken gözlerimi havaya diktim bakmamak için. Fermuarın en aşağı indiğini anladığımdaysa hemen arkamı dönüp oradan uzaklaştım. Odaya tekrar girdiğimdeyse Meyra üzerinde civcivli pembe bir pijama ve başında yazmasıyla makyajını çıkarmış bir şekilde beni bekliyordu. Öylesine saf öylesine masum duruyordu ki...

Yanına gittiğimdeyse bir film seçip izlemeye başladık. İki iyi arkadaş gibi. Ben koltukta oturuyordum o ise yatakta. Bu gecede yatacağımız yerler anlaşılan belli olmuştu. Filmin ortasında telefonum çalmaya başladı. Arayana baktığımdaysa Pelin'di. Aramaya açtığımdaysa " Alo Demiralp o kıza bir metreden daha fazla yaklaşmanı istemiyorum." Deyip telefonu suratıma kapattı. Garipti. Ne bir metresi az önce resmen dibinde gelinliğini açıyordum. Ama bu küçük detayı Pelin'in bilmesine gerek yoktu. Meyra " Kimdi arayan?" dedi merakla. " Şirketten." Dedim. Yalan söyledim bilmiyorum neden. Meyra' da üstünde durmadı. Film bitince de yavaştan yatmaya geçiyorduk. " Meyra ben koltukta yatarım sen yatakta yatarsın, olur mu?" dedim. O da "Tamam" dedi. Uykuya geçtik. İkimizde birbirimize dönük yatıyorduk, loş ışıkta pürüzsüz yüzünü inceliyordum gözlerinin kapalı olmasını fırsat bilip. Birden gözlerini açıp beni kendine bakarken yakalayınca "Sen yazmanla yatıyorsun farkında mısın?" dedim saçmalayarak. "Daha senin yanında saçlarımı açmak için kendimi hazır hissetmiyorum. Bilmiyorum rahat edemezmişim gibi geliyor." Dedi içtenlikle. Bense "Ama evde de böyle gezersen dedem şüphelenir, haberin olsun." Dedim. O da "Bir şekilde alışırım." Dedi zorlukla. " Allah rahatlık versin" deyip arkasını döndü bu defa.

Sabah olduğundaysa Meyra hala uyuyordu ama saçları açılmıştı. Bakmamam gerekiyordu çünkü görmemi istemiyordu ama kendime engel olamayarak bakakalmıştım. Çok hoş balköpüğü gibi bir rengi vardı. Ne sarı ne kahverengi ikisinin karışımı gibi bir şeydi. Hareketlenince hemen koltuğa geçip uyuyormuşum gibi yaptım. Meyra uyanınca saçlarını bağlayıp başını örttü hemen. Ben de ondan sonra uyanmış gibi yaparak kalktım koltuktan. Maksadım onu sabah sabah germemekti. "Günaydın" dedim. " Günaydın" dedi. " Kahvaltıyı odaya mı söyleyelim yoksa aşağı mı inelim?" diye sordum. O da " Aşağı inelim bence değişiklik olur" dedi. Hazırlanıp aşağı indiğimizdeyse kahvaltı için restorantta bir masaya oturduk. Kahvaltılıklar masaya gelirken Meyra'nın dalgın olduğunu fark ettim ve " Hayırdır bir şeyler düşünüyor gibisin." Dedim. " Şeyy.. evet.. Bir davam hakkında düşünüyordum da." dedi. " Aa karıcım daha evliliğimizin ilk gününde iş düşünmen ne kadar doğru?" diye sordum. " Kusura bakma kocacım ama işim her şeyden önce gelir" diye yapmacık bir şekilde gülümsedi ve çayından bir yudum aldı. Bense " Peki karıcım" deyip kahvaltıya başladım. Kahvaltımızı ettikten sonra yukarı çıkıp eşyalarımızı topladık ve otelden çıkış yaptık. Aslında Meyra' ya daha fazla otelde kalmayı teklif etmiştim ama kabul etmemişti işleri güçleri bahane edip. İş güç bahaneydi asıl istmemesinin sebebi benimle birlikte daha fazla balayı suitinde kalmamayı istemesiydi. Ama sanki evde aynı odada kalmayacaktık. Neyse ne diyip arabayı eve sürdüm.

Eve vardığımızda ev bomboştu. Dedem yeni evliyiz diye iki haftadır kendi evinde kalıyordu ama en kısa zamanda eve dönmesi için onu çağıracaktım. Meyra da içimi okumuş gibi " Demiralp dedeni artık eve mi çağırsan, çok oldu bence" dedi. " Ben de tam onu düşünüyodum. En kısa zamanda çağıracağım tamam." Dedim. Meyra " Tamam o zaman ben şimdi büroya gideceğim haberin olsun olur mu?" Dedi. " Ne gerçekten mi? Daha evliliğinin ilk gününden işe başlaman tuhaf karşılanmaz mı sence de?" Dedim. O ise" Sana söylemiştim. İşlerim var diye. İşler beklemiyor malesef ve zaten nereden bakarsan bak biz iki haftadır aynı evde yaşıyoruz. Bence bazı olayları da aştık." dedi. Kız haklıydı aslında ama beni bu evde tek başıma bırakmasını istemiyordum. Yine de kızın ayağına pranga vuramayacağıma göre gidecekti. Ben de " Tamam" demek zorunda kaldım. O hazırlanıp çıktı bense film izlemeye başladım.

Sev, Şükret, Dua EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin