3. Bölüm~ Kötü Bir Gün

1.4K 77 2
                                    

Demiralp'ten

3 gün önce

Dedemin kalp krizi geçirdiğini Araplarla yeni yapacağımız Avm için görüştüğümüz toplantıda asistanım Ayşen' in çok önemli bir şey söylemem gerekli diyerek toplantıyı bölüp kulağıma doğru eğilerek söylemesiyle öğrendim. O an öyle çok korkmuştum ki, galiba hayatımda ilk defa hissettiğim kaybetme hissiyle toplantının ortasında hışımla yerimden kalkalarak toplantı salonunu terk etmiştim ve dedemin kaldırıldığı hastaneye doğru yola koyulmuştum.
O an kaçla gittiğimi bilmiyorum ama arkadan gelecek olan trafik cezaları düşünülücek olursa baya bi aşmıştım hız sınırını. Dedemi işte bu kadar çok seviyordum ve bu kadar çokta kaybetmekten korkuyordum. Onu bu denli kaybetmekten korkmamın nedeniyse yedi yaşından beri dedemin beni büyütmesiydi. Yedi yaşımda babamı kaybetmiştim, annemse babam vefat ettikten sonra beni dedeme -babamın babasına- bırakarak yurtdışında yaşamaya başlamıştı. Neden böyle bir şey yaptığı hakkında birçok rivayet olsa da annem bana bu konu hakkında hiçbir açıklama yapmadan beni terk edip gitmişti. Gidişinin sebebi sis perdelerinin arkasındaydı. Beni o halde annem bile bırakıp gidince o an bana kucak açan dedeme teslim etmiştim kendimi canım dedem benim. Dedem annemi sevmezdi o da annemim neden gittiği hakkında yüzeysel şeyler söyleyip geçiştirirdi beni. Bende belli bir zaman sonra bunları irdelememeye başladım. Anneme karşı hiçbir şey hissetmiyordum zaten. Bu yüzden de dedemin bendeki yeri farklıydı onu kaybedemezdim.
Bu düşüncelerle boğuşurken hastaneye gelmiştim. Hızlıca dedemin doktorunun odasına doğru ilerledim. Kapıyı tıklattım içerden cevap gelmeden girdim. Doktoru görmemle " Dedem nasıl doktor bey dedem nasıl nerde" dedim telaşla. Doktor da " Sakin olun Demiralp Bey dedeniz şu an yoğun bakımda kritik bir zamandayız ama kalp krizi belirtileri başlarken hemen hastaneye getirildiği için şanslı. Yarın yoğun bakımdan çıkaracağız. Her şey o zaman daha da netleşir." dedi. Ben de" Ne yapmam gerekli şimdi benim"dedim doktora. Doktor ise " şimdilik aşağı inip hastane işlemlerini halledin refakatçi olarak kalmak isterseniz siz bilirsiniz ama bana sorarsanız kalmanıza gerek yok herhangi acil bir durum olursa biz size zaten ulaşırız."dedi. Kafamla yıkılmış bir şekilde onu onaylayıp aşağı indim işlemleri hallettikten sonra da dışarı çıkıp arabama bindim ne yapacağımı asla bilmiyordum. Boşlukta gibiydim.
Arabayı sevdiğim bi gece kulübüne sürdüm. Orada bi şeyler içip olanları unutmam lazımdı ama bir sorunum vardı. Sarhoş olmam için sayısız bardak içmem gerekliydi.
Sabah 03.00' e doğru kulüpten çıktım. Taksiyle eve geçmem gerekiyordu çünkü alkol kullanmıştım. Gece kulübünün kapısında duran taksiye binip evin adresini verdim. Eve gelince taksiciye ücreti ödedim ve anahtarımla evin kapısını açtım. Ondan sonrasını hatırlamıyordum zaten.
Sabah gözlerimi telefonum çalmasıyla birlikte açtım. Kayıtlı bir numara değildi. Hastaneden olabilir diye hemen cevapladım telefonu." Alo Demiralp Beyle mi görüşüyorum " dedi telefondaki ses. Ben de hemen "Evet evet benim " dedim. Telefonun diğer tarafındaki kişi " Sizi Özel Gümüşsoykent Hastanesinden arıyorum. Dedeniz Eyüp Koparanoğlu'nun sağlık durumuyla ilgili bilgilendirmek için aramıştım sizi. Dedeniz kendine geldi ve normal odaya alındı. Gelip doktoruyla görüşebilirsiniz. Daha kapsamlı bilgiyi doktorundan öğrenebilirsiniz"dedi. Ben de " Hemen geliyorum " deyip telefonu kapattım. Çok şükür ki uyanmıştı dedem. Dedemin uyanmış olması benim tek tesellimdi şu an bir an önce gidip doktorla konuşmak istiyordum.
Kol saatime baktığımda saat öğlen bire geliyordu. Salondaki koltuklardan birine sızıp kalmıştım gece. Yukarı çıkıp aceleyle temiz gömlek ve pantolonumu giyip hastane ye gitmek için evden çıktım. Yine arabayı hızlı bir şekilde kullanıyordum gelecek olan cezalar umurumda da değildi zaten.
Hastaneye vardığımda doktorun odasına gittim direkt. Kapıyı tıklattım ve bu sefer içerden gelecek olan cevabı bekledim. Doktor gel deyince de içeri girdim hızlıca. " Doktor bey dedem çıkmış yoğun bakımdan durumu nasıl şimdi?" dedim. Doktor da " Evet Demiralp Bey dedeniz kendine geldi. Şu an normal odaya aldık kendisini. Durumu ise şu an için iyi ama kalbinin dört ana damarından üçü büyük bir oranda tıkalı yani kalp ameliyatı geçirmesi gerekiyor" dedi. Ben de hemen " ne gerekiyorsa yapın doktor bey " dedim. " Bakın haklısınız Demiralp Bey endişeli olmak konusunda. Dedenizin yaşı ileri. Bu yüzden de ameliyat olması onun için riskli olacaktır. Ben de size bunu danışmak için çağırdım aslında. Hayati bir konu olduğu için. Dedenizi ameliyata alırsak açık kalp ameliyatı yapacağız . Bu ameliyat, yaşı yüzünden onu masada bırakabilecek derecede tehlikeli. Bütün bunları dedenizle de paylaştım ve bana ameliyat olmak istemediğini söyledi. " dedi." Peki ameliyat olmazsa sonuç nedir?" Dedim. Doktor da tekrardan " Demiralp Bey ameliyat olursa yüzde doksan masada kalma ihtimali var eğer ki ameliyat olmazsa en iyi ihtimalle bir ya da iki yıl sağlıklı yaşayabilir. Tabi bu süreler tahmini ama şu an sadece tahminler üzerinden konuşabiliriz. Bundan sonrası sizin ve dedenizin aldığı kararla şekillenecek. İsterseniz siz siz şimdi dedenizin odasına geçin. Bu konuyu bir konuşun. Bir karara vardığınızda da neticeyi bana bildirirsiniz. " dedi.Ben de doktoru onaylayıp dedemi aldıkları odaya gittim.
Dedemin yattığı odayı bulduğumda içeri girdim ,yatakta gözleri kapalı yatıyordu. Uyuyordu galiba. Uydurmayayım diye sessizce hareket ederek yatağın yanındaki tekli koltuğa oturdum. On dakika sonra dedem kıpırdanmaya başladı yatakta ve gözlerini açıp etrafa bakınırken beni görünce tebessüm etti. Ah dedem benim canım dedem. Dedem" Oo hayırsız gelebildin mi gezmek tozmaktan?" dedi alaylı bir şekilde. Bense " Dede aşk olsun ne gezmesi ne tozması dün haberini alır almaz geldim hastaneye doktorun yoğun bakımda olduğunu söyledi eve gidin eğer önemli bir şey olursa sizi ararız dedi öyle eve gittim yoksa hayatta gitmezdim. Çok korktum dede dün" dedim. Dedem " Hadi ordan kerata kazık kadar adam oldun neyden korkuyorsun"dedi hafifçe ensemden çekerek alnımı alnına yasladı. Ben de dedeme sarılarak " seni kaybetmekten" diyerek fısıldadım kulağına. Dedem " Heyy bak bana burdayım ben Allah'a şükürler olsun. Bir şey olmadı." dedi.Ben de cevabını bildiğim soruyu sordum. " Ameliyat olmak istemiyor musun dede?" Dedem de " Evet evladım ne gereği var ameliyatın Allah ne kadar daha ömür biçtiyse o kadarını daha yaşar göçer giderim sonra da. Hem ameliyata girsem yüksek ihtimalle masada kalırmışım hiç o bıçağın altına yatıp yaşlı bedenimi daha fazla yoramam oğlum anla beni lütfen" dedi anlayış isteyerek. Evet aslında onu anlıyordum ve bencilce gelebilir ama ben de ameliyat olmasını istemiyordum. Onunla yaşayacağım günler varken neden onun ameliyata girmesine izin verip ölüme bir adım daha yaklaşmasına göz yumayım ki. " Sen en iyisini bilirsin dedem kararına saygı duyuyorum ve hep yanında olacağım" dedim elini sıkarak. Dedem havadaki atmosferi dağıtmak için konuyu değiştirip "eee eşek sıpası hani benimle tanıştıracağın bir kız vardı. Daha hala tanıştırmadın ne o tanıştırmak için ölmemi mi bekliyorsun yoksa " dedi. Bense"dede Allah korusun o nasıl laf. Tanıştıracağım hastaneden çık bi hemen getiricem karşına oldu mu ?" Dedim. Dedem de memnuniyetle " oldu tabiki paşam artık bi mürüvetini göreyim de ben de rahata ereyim" dedi. Umarım dedem Pelin'i severdi yoksa ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Sev, Şükret, Dua EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin