9. Bölüm~ Dedem Çağırdı

1K 57 9
                                    

Demiralp'ten

Meyra Hanımla geçen çetin telefon konuşmamızdan sonra Ayşen'e çok güzel bir azar daha çekmeyi düşünmüştüm. Çünkü az önceki konuşmamızda Meyra Hanım kelimenin tam anlamıyla bana güzel bir azar çekmişti. Şaka gibi daha yeni tanıştığım bir kadından azar yedim. Oysa ki onu adliyeye yetiştirerek ona iyilik yapmıştım. Yok bir daha insanlara iyilik miylik yapmayacaktım. Sonra başıma bin türlü iş geliyordu.

Burnumdan soluyarak mutfağa geçip Nurdan ablanın benim için hazırladığı kahvaltıyı hızlıca yiyerek odamı çıkıp siyah takımımı giydim. Güne yeni başlamıştım ama kafam kazan gibiydi. Kötü bir başlangıç yapmıştım çünkü. Dışarı çıkıp arabaya bindim.

Şirkete gelmem yarım saatimi almıştı. Ayşen'i gördüğüm yerde bir kaşık suda boğmak istiyordum ama bu düşünceyi aklımdan çıkarttım. Çünkü bir kadına en ufak bir şiddette bulunacak haysiyetsizlikte bir adam değildim. Ayşen'e olan sinirim aslında biraz da kendimeydi. Bu kadar önemli bir konuyla bizzat benim ilgilenmem gerekirdi. Meyra Hanım haklıydı. Ama ben ne yaptım önemsemedim ve asistanıma pasladım işi, daha doğrusu angaryayı. O da yapamayınca ona patlamıştım işte. Odamın önüne geldiğimde Ayşen yüzüme bakamıyordu işi halledemediği için utanıyordu. Yüzünü kaldırmadan "Günaydın, Demiralp Bey. Ben tekrardan çok özür dilerim. Haberleri engelleyemedim. " dedi. Bense" Tamam neyse ne olan oldu. Şimdi ne yapmamız gerektiğini düşünelim ona göre hareket edelim" diyip odama girdim. O da peşimden geldi. " Haberleri yapan yayın kuruluşlarını tekrar ara ve benim görüşmek istediğimi söyle. Bugün bu işi halletmemiz lazım" dedim. Ayşen de başını sallayıp çıktı.

Öğlene kadar haberleri yapanlarla görüştüm tek tek ama elimdeyse koca bir hiç vardı. Hepsinin söylediği şeyse "Eğer bu bir yalan haberse çıkar basın toplantısı yapar yalanlarsınız Demiralp Bey. Şu an yayınlanmış, basılmış haberi nasıl geri çekmemizi beklersiniz. Zaten haber şu an her yerde. Üstelik fotoğraflarınız da var ortada.". Kafam asıl şimdi kazan gibiydi. Bitmiştim. Yine halledememiştim. Meyra Hanıma gene rezil olmuştum. Ama bu sefer ona söz vermemiştim Allahtan. Bu düşünceler içindeyken telefonum çalmıştı. Arayana baktığımda dedem olduğunu görünce hemen açtım. Belki bir şeye ihtiyacı olduğu için aramıştır diye. " Alo efendim dedem bir şey mi oldu iyisin değil mi?" Dedim tedirgince. Dedemse" Oo evladım iyiyim iyiyim. Nasıl iyi olmam. Sen mutlu oldukça ben daha da iyi olurum" dedi sesine yansıyordu mutlu olduğu da neye bu kadar sevindiğine anlam verememiştim ama bunu sorgulamayacaktım. Mutlu olsun da... "Eee oğlum bir eve gel de konuşalım o zaman seninle erkek erkeğe" dedi. "Olur dedem de şimdi mi geleyim eve? " dedim. " Ee tabi oğlum böyle hayırlı işler ertelemeyr gelmez" dedi. Ne hayırlı işi olduğunu zerre kadar anlamasam da tamam geliyorum diyerek telefonu kapattım.

Bugün çalışamayacaktım anlaşılan. En iyisi tamamen toplanıp çıkmaktı. Öğleden sonra evde dinlenirdim hiç olmazsa.Ayağa kalkıp ceketimi giydiğim sırada kapı çalınmadan bir hışımla açılınca kapıya baktım. Pelin gözlerinden ateş püskürüyordu resmen. Ben de ne zaman haberleri görüp odayı basacak diye bekliyordum. " Demiralp bu haberler nee? Herhalde beni bu kadınla aldatmıyorsundur?dedi sesinde şüphe vardı. " Yok artık daha neler, ne aldatması kızım ya. Gözüm senden başkasını mı görüyor? O haberler tamamen yalan." dedim. " Peki o kadın kim? Neden senin arabandaydı, ne işi vardı yanındaa? Hoşlandığın kadın tipi mi değişti de benim haberim yok."dedi. Bu olayı niye bu kadar abarttı. Anlam veremedim. Meyra Hanım onun kıskanabileceği bir kadın değildi. Kendinin de söylediği gibi benim de tipim değildi. Sorduğu soruları tek tek cevaplamaya çalıştım. Sakin olmam gerekiyordu. Çünkü bir tarafın sakin olması gerekliydi o da Pelin olamayacağına göre bendim. " Bak o kadın avukat. Ben dün bir derneğe gitmiştim ya oranın avukatı. Bir davaya yetişmesi gerekiyordu. Arabası bozuktu yardım ettim hepsi bu ve ayrıca... hayır hoşlandığım kadın tipi de değişmedi. Senden hoşlanıyorum. Senin tipinden, oldu mu kıskançlık kraliçesi?" dedim. Ben açıklama yapınca yumuşamaya başlamıştı. Ben de ona doğru yaklaşıp sarıldım. O da karşılık verince konuşmaya başladı. " Ne olursa olsun isterse tipin de olmasın seni başka bir kadının yanında görünce, bir de o haberler eşliğinde resmen çıldırdım. Sakın bir daha o kadınla yana yana gelme! Tamam mı? " dedi. Benden söz istiyordu. Hayır gerçekten boşa takmıştı Meyra' ya. Hiç benlik bir kadın değildi ki. Tamam güzel, anlamlı ve derin bakan gözleri vardı. Tamam hafif dolguna yakın pembemsi dudakları da olabilirdi. Hatta ve hatta yağmurdan sırılsıklam olduğu için makyajı akmasına rağmen pürüssüz bir teni de olabilirdi. Ama bundan bana neydi ki. Bir an bu düşünceleri üç saniye içinde içimde sıralarken kadını sandığımdan daha fazla incelediğimi anladım. Ama gerçekten de bundan bana neydi. Ben karşımdaki afeti seviyordum. Ve o bunu unutup ilgi alanıma girmeyen bir kadını kıskanıyordu. Hem bir kere ikimizi ayıran önemli bir çizgi vardı. Kadın kendi halinde dindar biriydi anladığım kadarıyla. Bense dindar değildim. Tamam müslümanım ama sadece o kadar. Dinin gereklerini yapmıyordum ve gerektiği gibi de yaşamıyordum. Dedem benim de daha iyi bir insan olabilmem için çok uğraşmıştı ama bu kadar olabilmiştim işte. Tabikii de Allah'ın varlığına ve birliğine inanıyordum. Ama dedemin de dediği gibi kurallar... benim nefsime ağır geliyordu galiba. İsterseniz böyle oluşumun, çevreden kaynaklı olduğunu düşünün, isterseniz de karakterimin zaten doğuştan bozuk bir yapıya sahip olduğunu düşünün. Ben böyleydim. Yani anlayacağınız Meyra tesettürlü bir kadındı ve tesettürlü bir kadınla birlikte olmak isteyeceğimi sanmıyordum. O yüzden Pelin' in kıskanması yersiz ve boşunaydı. Tüm bu düşünceleri kafamdan savuşturdum. Tekrardan derneğe gitmem ve Meyra Hanımla görüşmem gerekiyordu. İmzaları atamamıştık ki. Ama bunu Pelin 'in bilmesine gerek yoktu. Onu onaylayarak " Tamam hayatım" dedim. Ve eve dedemin yanına gitmem gerektiğini söyleyip çıktım şirketten.

Sev, Şükret, Dua EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin