10. Bölüm~ Evcilik Oyunu mu? Evlilik Oyun mu?

1K 53 4
                                    

Meyra' dan

      Alarmla uyandığım yeni bir güne açtım gözlerimi yine. Hala üzerimde hastalığın verdiği yorgunluk, halsizlik vardı ama bir günlük istirahat bile iyi gelmişti doğrusu. Bugün derneğe uğrayıp Zelal ablayla konuşmam gerekiyordu. En azından Demiralp Beyle aramızda öyle bir şeyin olmadığını açıklamalıydım. Yani zaten Zelal abla hayatımda birinin olmadığını biliyordu. Hatta birisinin olmasını çok istiyordu. Artık bir aile kurmamın vaktinin geldiğini her fırsatta dile getiriyor ve bana uygun eş adayları buluyordu. Onun aksine ben hayatımı birisiyle nasıl birleştirirdim bilmiyordum. Ben aslında aile nedir bilmiyordum ki. Bir evde anne ne yapar, baba ne yapar, eşler ne yapar? . Bu kavramları bilmeden ben nasıl bir eş , nasıl bir anne olabilirdim ki?. Korkuyordum bir aileye sahip olmaktan. Bu yüzden de belki de bir yuva kurma fikri hayatım boyunca hep son sıralardaydı. Zelal abla da bu düşüncelerimi bildiği için Demiralp Beyle bir ilişkimin olmadığını tahmin edebilir ama ben yine de ortadaki saçma haberleri ona açıklamalıydım. Sonuçta beni yanlış anlamasını istemezdim. Bu düşüncelerle siyah takımımı giyip, ufak çaplı bir kahvaltı yaptım ve çıktım.

         Derneğe geldiğimde direkt odama çıktım. Perdeleri açıp masama oturduğumda kapı çalındı. Gir dememle birlikte Zelal abla odaya girdi. " Günaydınnn. Meyroşum. Nasılsın bugün daha iyi misin?" diye sordu enerjik bir şekilde. Valla iyi olmasam bile onun bu enerjik haliyle iyi olurdum. Ben de " Günaydın abla daha iyi oldum bugün. Sen nasılsın? " dedim. " Ben de iyiyim çok şükür ama bugün baya yoğunum ya. " dedi. "Hadi ya Allah yardımcın olsun" dedim. Zelal abla da odaya niye geldiğini hatırlamışcasına" Haa bu arada Meyroş ablam Demiralp Bey aradı az önce. Bugün saat iki gibi geleceğini söyledi. O gelince direkt notere gideriz. Onu sana haber vereyim dedim."dedi. Zaten noter bir sokak aşağımızdaydı hemen hallederdik." İnşallah şu imzaları atalım bugün de oradaki görevlilere mahcup olmayalım. Bizi idare edebilecekleri kadar ettiler. Onları da oradaki sorumlulular sıkıştırıyormuş kuyular için." dedim. Bağıştan gelecek olan paraya çok ihtiyacımız vardı acilen. "Abla aslında benim seninle konuşmam gereken önemli bir konu var ama sen müsait değilsen sonra da konuşabiliriz" dedim çekinerek. O ise " Ablam sonra konuşsak olur mu? Van' a gidecek olan yardım kolileri paketleniyor da depoda. " dedi. " Olur abla. Eğer yardım lazımsa ben de geleyim." dedim. " Hayır Meyroş, seni bugün çalıştıramam. İyice iyileş ondan sonra. Hem aşağıda çalışan çok   insan var sen dert etme." dedi. İçime sinmemişti ama Zelal ablanın sözünü dinleyip odamda kaldım. Zelal ablaysa aşağı indi.

           İkiye kadar oyalanmak için elimdeki olan dava dosyalarını incelemeye koyuldum. Saat on iki olduğundaysa Zelal ablanın odasına gitmek için odamdan çıktım. Zelal ablanın odasına geldiğimde kapı tıklattım ama içerden ses gelmeyince odaya girdiğimde Zelal abla yerinde değildi.Ben de Zelal ablanın yardımcısı olan Gönül Hanımın odasına uğradım ve Zelal ablanın bir iş için yarım saat önce çıktığını öğrendim. Belki bir umut müsaittir diye düşünmüştüm ama o yerinde bile değildi. Neyse gelince konuşurum diye düşünerek öğlen yemeği için dışarı çıktım.

           Döndüğümde doğrudan Zelal ablanın odasına çıktım ama yine yerinde yoktu. Gene bir hayal kırıklığı yaşayıp odama döndüm. Biraz daha işlerimle ilgilenmeye koyuldum.

            Saat ikiye on kala odamın kapısı çaldığında gelenin içeriye girmesi için "geel" dedim. Gelen kişiye baktığımda Demiralp Bey olduğunu görünce hafiften sevinmiştim. Çünkü bu bağışı hemen gerçekleştirmeniz gerekiyordu artık. Ben ayağa kalktığım sırada o da birden elini uzatacak gibi oldu ama sonradan vazgeçip geri çekti. Herhalde tesettürlü olduğum aklına gelmişti. Nedense bu hareketi hoşuma gitmişti. Çünkü görgü kurallarına göre de bir ortamda ilk olarak kadın elini tokalaşmak için uzatmazsa karşı tarafın da uzatmaması gerekirdi bana göre de bu böyle olmalıydı. Elimi masamın önündeki koltuğa uzatarak oturmasını işaret ettim. Söze girerek " Hoşgeldiniz Demiralp Bey. Nasılsınız? " dedim. O da "Hoşbulduk Meyra Hanım. İyiyim, siz de iyisinizdir umarım" dedi. Bense " İyiyim çok şükür." Dedim ben de. Bir otuz saniye falan aramızda sessizlik oluştu. Sanki hava da bir gerginlik vardı. Nedenini anlayamadığım bir gerginlik. Belki  de hakkımızda çıkan haberler yüzündendi bilmiyorum. Daha fazla düşünemeyerek" Demiralp Bey Zelal Hanımın odasına uğradınız mı yoksa direkt benim yanıma mı geldiniz? " diye sordum. O ise " İlk Zelal Hanımın odasına uğradım. Onun on dakikalık ufak bir işi varmış geleceğini söyleyip kendisi beni buraya yönlendirdi." dedi. Ben de başımla onu onayladım. Sonra o da masaya doğru uzanıp bir kalem bıraktı. Bıraktığı kaleme baktığımda üzerinde ismimin yazılı kalemim olduğunu gördüm. Kalemimin Demiralp Bey de ne gezdiğini anlamaya çalışırken, " O gün  davaya geç kaldığınız gün yani arabamda düşürmüşsünüz" diyerek beni aydınlattı. Aydınlanırken o gün aklıma davada bu kalemimi arayıp bulamadığım geldi . Zaten ondan sonra da kalemin peşine düşmemiştim. Teşekkür ettiğimde rica etti o da.

Sev, Şükret, Dua EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin