iyi okumalar!
***
Biliyorum, yaptığım şeyi hiçbir şekilde onaylamıyordum. Sevdiklerimi, herkesi zor durumda bırakıyordum. Ama benim yaptığım hatayı karnımdaki bebeğe ödetmeyecektim. Taehyung'a böyle bakmak istemezdim ama hayal kırıklığına uğramıştım.
Her şey benim yüzümden değil miydi?
"Bunu anne adayının izni olamadan yapamayız, Bay Kim." yutkundum ve yerimde dikleştim.
"Kendisi de bunu isteyecektir." başımı iki yana salladım.
"Ben kürtaj yapmak istemiyorum," derin bir nefes aldım ve ona bakmamaya çalıştım. "Doğuma kadar kontrolü üzerimde sağlarsınız. Ayağa bile kalkmam, ameliyattan sağ çıkıp çıkmayacağım belli değilken ona bunu yapamam." Ayağa kalktım. "İyi günler." odada daha fazla kalmaya dayanamayarak hızlıca çıktım. Asansöre ilerledim ve tuşlara hızlıca bastım. Nefes almaya ihtiyacım vardı, kimseyi görmek bile istemiyordum.
"Vanessa dur!" Taehyung arkamdan seslenmişti ama durmadım gelen asansöre bindim ve tuşlara basarak asansörün kapanmasını izledim. Ne yazık ki yetişmiş ve nefes nefese kalmıştı.
"Git, yalnız kalmak istiyorum." Başım ağrıyordu, ellerim ve kollarım uyuşuyordu.
"Ne saçmalıyorsun? Yine aynı şeyleri yapıyorsun! Niye değişmiyorsun?" bağırıyordu ve neyse ki bizi kimse görmüyordu. Asansör aşağı doğru hareket ediyordu.
"Ne değişmesinden bahsediyorsun? Benim buna yapabilecek bir şeyim yok! Ölüp ölmeyeceğim belli değilken ona kıyamam tamam mı? Bak benim hareketlerimden nefret ediyorsun, onu istediğin şekilde yetiştireceksin. Sana karşı bencil olmayacak, seni benden daha çok sevecek. Benim sonum da buraya kadarmış, üzgünüm." gözleri dolu doluydu, ben çoktan ağlıyordum. Duran asansörden çıktım ve uzaklaşmaya başladım. Peşimden gelmiyordu, sadece biraz yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.
Bebeğimi hiç göremeyecektim belki de, koklayamayacaktım. Onu kucağıma alıp hissedemeyecektim. Hak ediyordum, sorumlusu bendim.
Sokakları caddeleri gezdim, ceketim üzerimde değildi. Biraz üşüsem önemli değildi. Vücudum soğuktan olmasa da normalde de uyuşuyordu. Oturduğumuz sokağa geldiğimde adımlarım geri gidecek gibi olsa da kendimi kandırdım ve eve gittim. Kapıyı Jungkook açtı, bana acıyarak baktı. Taehyung herkese söylemiş olmalıydı. Nayeon ne tepki vermişti?
Bu sefer gerçekten gidiyor olabilirdim.
"Neredeler?" ayakkabımı çıkarırken sormuştum. Salonda olduklarına dair mırıldandı daha sonra mutfağa gitti. Salona girdiğimde koltukta uzanıp uyuyakalmış Nayeon'u gördüm. Gözlerinin altı kızarmıştı, Yoongi başında saçlarını okşuyordu. Taehyung bana bakıyordu, gözleri yorgundu. Belki her şeyiyle yorulmuştu, peşimden geldikçe yoruluyordu.
Onu dağıtmıştım ve öylece bırakıp gidecektim. Taehyung'ın oturduğu koltuğun yanına geldim. Başımı sağ dizinin üzerine bıraktım ve uzandım.
Sonra Nayeon gözlerini açtı ve beni gördü. Yaptığım hatalardan bahsetti, beni suçladı. Bencil olduğumu söyleyip bir sürü hakaret etti. Sesimi çıkarmadım, sadece boşluğa bakıp duruyordum. Taehyung dayanamayıp evden kovmuştu. Yapma demedim, çünkü bir şey diyecek halim yoktu. Baş ağrılarım gitmiyordu, el uyuşmalarım devam ediyordu.
Özür dileyeceğim tek kişi Taehyung'tı. Başka kimseye borcum yoktu.
***
Baş ağrılarım gitsin diye doktorların önerdiği bitki çaylarını içiyordum. Kesin çözüm değildi, azalma oluyordu ama hep ağrıyordu. Geceleri kalkıp banyo da gizlice ağlıyordum. 6 ay geçmişti. Taehyung evde benimle doğru düzgün konuşmuyordu. Nayeon yanıma gelip yardım ediyor, akşama kadar yanımda dikiliyordu. Louisa erken doğum yapmıştı ve herkes onun yanındaydı. Evde vakit geçirecek hiçbir şey yoktu. Akşama kadar sıkıntıdan ölüyordum, bir tek güzel yanı bebeğim çok hareketliydi. İçimde sürekli hareket halindeydi, endişelenmiş ve doktora gittiğimde sağlıklı olduğunu öğrenmiştim.