0.0

2.8K 81 30
                                    

Aklıma bir an da esti. Gece gece hem de dndndnd neyse muhtelemen bunu broken hearts bittikten sonra yayımlamış olurum. Başlama tarihiniz ile buraya yazınız efenim hadi öptüm...

💔

Hastaneden doktoruma veda ederek çıktım. Her gün buraya geliyor ve tedavimi oluyordum. Ama çaresi yoktu ve beni daha fazla yoruyordu. Daha gençtim ve kapıma dayanmış ölümle savaşıyordum. Tedaviler hiçbir işe yaramıyordu, sadece birkaç gün ömrümü uzatacaktı. Ama ben kaybolmuştum, kendimi arıyordum. Bir iz bile yoktu.

Cebimdeki telefon titrediginde ceketimin cebinden çıkardım.

Nayeon arıyordu. En yakın arkadaşımdı ama onunla ne zaman görüşmek istesem yorgun oluyordum. Hep öyleydim gerçi. Kan kanseriydim,  tek çocuktum ve annem ile babam ayrıydı. Yani kapıların hepsi bana kilitliydi.

"Bebeğim, neredesin?" Bu soruyu sorduğu için kızmam gerekirdi. Hastaneden çıkamıyordum ki. Normalde hastane de kalıyordum ama doktorumu ve ailemi ikna etmiştim. Şimdi de evimde kalıyordum, hastane de günlük 8 saat geçirme kuralına uyarak tabi.

"Hastaneden şimdi çıktım." Kıkırdadı, çok enerjik birisiydi.

"Bu çok iyi. Orada beni bekler misin, hemen geleceğim." Ve telefon suratıma kapandı. Okulu yok muydu? Gerçi bugün haftanın boş günüydü, onun için. Üniversiteye gidiyordu, ben tedavim için gidemiyordum. İstediğim bölümü de kazanmıştım, engeller hayatımda eksik olmuyordu.

Önümde duran siyah araca göz attım. Annemin şoförü ile gelmiştim ve Nayeon ile dönecektim. Arabaya ilerledim, haber versem iyi olurdu.

"Bay Min, arkadaşım beni almaya geliyor. Onunla devam edeceğim, siz gidebilirsiniz."

Başını salladı." Tabi ki efendim." Arabadan uzaklaştım ve beklemeye başladım. Umarım hemen gelirdi, bayılmak istemiyordum. Nayeon'un kırmızı minik arabası önümde durdu ve camı açıldı.

"Hadi atla." Heyecanına karşı gülümsedim ve ön yolcu koltuğuna geçtim. Kollarını bana doladı ve hafifçe sarıldı. Eskiden sıkı sarılırdı, şu an sarılamıyordu. "Saçların çok güzel." Benden ayrıldı ve peruk olan saçıma dokundu.

"Gerçek olmadıklarını biliyorsun, peruk onlar. Saçın diyip durma." Nayeon dolu gözlerle bana baktı. Eskiden upuzun sarı saçlarım vardı, şimdi kırmızı uzun peruk saçlarım.

"İyileşeceksin." Güldüm.

"Bir kardeşim yok, kimsenin kanı bana uygun değil. Annemler çocuk yapmak için fazla büyükler ve ayrılar. Yakın zamanda öleceğimi herkes biliyor, sadece kendilerini böyle rahatlatıyorlar." Nayeon'un kısa saçlarına baktım, onunda uzun saçları vardı. Kardeşini kanserden kaybetmişti. Daha 5 yaşındaydı, saçları dökülmüştü ve çok ağlıyordu. Kardeşi için saçlarının çoğunu kesmişti ve onun için bağışlamıştı. Saçlarını artık uzun tutmuyordu.

"Lütfen bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Seni bugün sevgilimle ve arkadaşlarıyla tanıştıracağım." Kaşlarımı çattım.

"Keşke bana da haber verseydin. Kimseyle bağ kurmak istemediğimi biliyorsun." Nayeon kızarmış gözlerini bana çevirdi.

"Lütfen Vanessa, benim senden başka arkadaşım yok." Ölmeden önce bir tek onu kırmak istemiyordum. Annem ile babamdan nefret ediyordum. Beni bu duruma sokan onlardı. Sadece maddi olarak beni destekliyorlardı, manevi olarak yanımda değillerdi. Benim için bir kez bile ağladıklarını görmemiştim. Nayeon kafayı yemişti, öğrendiği zaman bana sarılmış saatlerce hıçkırarak ağlamıştı.

Let Me Die | TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin