0.3

735 60 39
                                    

İyi okumalar!

💦

Titreyen ellerimi saklamak istiyordum, gözlerim mesajda takılı kalmıştı. Beni umursamazdı ama olanlardan sonra inanmıştım. Hâlâ da inanıyordum, sonuna ünlem işareti koyması beni endişelendirmişti. Babam kesinlikle bana böyle bir mesaj atmazdı.

Bakışlarımı Nayeon' a yönelttim, sevgilisinin kollarının altına sığınmıştı ve en önemlisi gülümsemesi ışıl ışıldı. Onun şu anki gülümsemesini durdurup kendim ile süründürmek istemiyordum. Telefonumu çantama yerleştirdim ve ayaklandım. Nayeon'un bakışları beni buldu ve gülümsemesi yüzünde soldu, kaşlarını çattı.

"Bir şey mi oldu?" Derin bir nefesi dudaklarımın arasından serbest bıraktım. Kriz geçirecekmiş gibi bir his içimde dolaşıyordum.

"Babam eve çağırmış, gitmem gerekiyor." Oturduğu yerden kalktı ve yanıma geldi.

"Tamam ben seni bırakırım." Hemen başı mı iki yana salladım, şu an burada kalması daha iyiydi.

"Hayır gelmene gerek yok, taksiye biner giderim ben eve." Endişeli bir şekilde başını salladı.

"Ben bırakırım." Taehyung elini cebine koydu ve yanımdan geçerek çıkışa doğru ilerledi. Kimsenin yanımda gelmesini istemiyordum ki, daha da huzursuz hissetmemi sağlıyorlardı.

"Kendine dikkat, eve gidince hemen yaz bana. Aklım sen de kalacak." Sarılmasına karşılık verdim ve daha sonra çıkışa yürümeye başladım. Neyse ki henüz  kalabalıklaşmamış mekandan çıktım ve açık kumral saçlarını belli eden Taehyung' ın yanına geldim.

Beni görünce elindeki sigarayı yere atmış, ayağının ucuyla ezmişti. Ön yolcu koltuğuna geçtim ve beklemeye başladım. Bindi ve arabayı çalıştırdı. "Evin nerede?" Kısaca tarifi verdim ve kafamı cama yasladım.

İyi şeyler hissetmiyordum.

Kötü olaylar olacaktı.

Sıkıntıyla gözlerimi yumdum, güçlü görünmeye çalışarak hep kendimi mahvetmiştim. Ne kazanmıştım bu çabamdan? Kötü, duygusuz ve merhametsiz bir ailenin çocuğu olarak doğmuştum. Annemin ya da babamın bir kez bana sarıldıklarını hatırlamıyordum.

"Bir şey mi var?" Taehyung'ın sesiyle irkildim. Gözlerimi açarak ona döndürdüm. Bakışların anlık bana çevirse de hemen yola geri odaklanmıştı.

"Hayır." Kısa cevabıma başını sallayarak onay verdi ve el frenini çekerek arabayı durdurdu.

"Geldik." Ağzımın içinde geveleyerek küçük bir teşekkür ettim ve arabadan indim. Müstakil evin kapısında durdum ve titreyen ellerimle zile bastım.

Kapı açılmıştı, babam oldukça sinirli gözüküyor ve derin derin nefesler alıp veriyordu. Gözlerim doldu, kötü şeyler olmuştu. Kolumdan hızlıca tuttu ve içeriye doğru çekti, kapıyı da ardımızda kapattı.

"Neredesin sen! Hanımefendi gezsin tozsun! Gez gez bunlar senin son gezmelerin, neyse ki sen de gideceksin ve kurtulacağım."

Olduğum yerde sendeledim. "Baba neden böyle konuşu-" konuşmamı kesti ve tokat attı.

"Orospu olacak annen yüzünden çocuğum öldü!"

Ben... onun çocuğu değil miydim? O daha doğmamıştı değil mi? Onun için ortalığı velveleye verebiliyorken, ölümü yakın olan çocuğu için neden bir şey yapmaktan acizdi? Titreyen bedenim daha fazla ayakta kalamazken ayağım burkuldu ve yere düştüm. Bu oldukça canımı acıtmıştı ama babamın sözleri kadar ağır değildi. Merdivenlerin başında onu gördüm, gözleri kıpkırmızı, karnının şişkinliği inmişti.

Ah, gerçekten daha dünyaya gelmeyen kardeşim gitmişti. Belki de onun için en iyisi oydu, böyle bir babası olsun istemezdi.

Na Eun Noona merdivenleri indi ve kolumdan tutup beni zorla ayağa kaldırdı.

"Bu sürtüğü neden eve alıyorsun! Benim bebeğim bunun yüzünden öldü!" Kolumdan çekiştirerek kapıyı açtı ve beni itti. Yere düştüm, bu ilk düşüşüm değildi. "Seni bir daha çevremizde görmeyeceğim, hastane masraflarını da kestik." Kapı suratıma kapandı.

Ben ne yaptım Tanrım? Çürümüş bedenime, ölmüş ruhuma bunlar fazla değil miydi? Sadece son günlerimi tatmin olmuş bir şekilde geçirmek isterken...

Güçlükle ayağa kalktım ve yolda ilerlemeye başladım, bacaklarım tutmuyordu. Durmadan sendeliyor ve yanımda ki duvardan destek almaya çalışırken ellerim çiziliyordu.

"Siktir! Senin bu halin ne böyle?" Taehyung hayretle bedenimi kucağına aldı. Şoktaydım ve ona cevap verebilecek gibi hissetmiyordum.

Tanrım lütfen şu an, şimdi ölmeme izin ver...

Bir yere oturtulduğumu ve titreyen soğuk ellerimi sıcak büyük eller tarafından tutuldu.

"Vanessa bana bak ve ne olduğunu tane tane anlat." Boş bakışlarımı ona çevirdim, bedenim zangır zangır titrerken ne anlatmamı bekliyordu? "Sana kim vurdu? Orospu çocuğu, nasıl elinin izini çıkarmış. Baban mı yaptı?" Benim için endişelenen ifadesine baktım, bunu neden kendi ailem benim için yapmıyordu? Gözlerimden yaşlar tekrar düşmeye başladı, boğazımdaki tuttuğum hıçkırığı bıraktım. Taehyung bu halime yutkunmuş ve bedenimi kolları arasına aldı.

Ben bu kucaklaşmayı neden ailemden almamıştım. Ben zararsız halim ile ne yapmış olabilirdim? Istediğim tek şey bana verebilecekleri saf sevgiydi, bana çok görmüşlerdi.

"Şşt ağlama, senin yanında olacağım." Başımı iki yana salladım ve dudaklarımı araladım.

"Hiçbirinizi istemiyorum, ben ölmek istiyorum..." kolları daha sıkılaştı.

"Öyle bir şey olmayacak, kurtulacaksın ve çok güçlü bir kız olacaksın."

Bu sadece Nayeon ve onun görmek istediği şeydi.

Ben bunu başarabilecek birisi değildim, ben çoktan ölmeyi bekliyordum.

Artık bir küçük umut besleyemezdim, tedavilere devam etmeyecektim.

Ruhum ölümü kabullenmişti, geriye sadece bedenimin tamamen çürümesi kalmıştı.

💦

Bölüm için beklettiğim için çok özür dilerim, kursum var ve her gün hastanedeyim buraya uğrayacak pek zamanım yoktu.

Spoiler için Broken Hearts kitabıma göz gezdirmeyi unutmayın, sizleri seviyorum.💜💜💜

Let Me Die | TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin