1.1

667 51 10
                                    


iyi okumalar!

***

Kısa süren yolculuktan sonra yeni büyük binadaki dairesine gelmiştik. Son katta dublex bir evi vardı, dizaynı güzel ve ferahlatıcıydı. Genellikle gri ve beyaz kullanılmıştı.

Valizimi odalardan birine yerleştirdikten sonra yanıma geldi. "Karnın aç mı?" başımla onayladım ve onunla beraber mutfağa yöneldim.

"Uğraştırıcı bir şeye gerek yok, makarna yapabilirim. Canın başka bir şey istiyorsa onu da yapabilirim." Buzdolabın kapağını açtı ve göz gezdirdi.

"Biftek olacaktı, yanına da makarna yaparız." Başımı olumlu anlamda salladım. Beraber yapacaktı, benimle bir şeyler yapmasına mutlu oluyordum. Buzluktan donmuş etleri çıkardığında elinden aldım.

"Tencereler ne taraftaydı?" alttaki dolapları işaret ettiğinde et paketini tezgahın üstüne bıraktım, eğilerek pişirmek için bir tava ve makarnayı kaynatmak için tencere çıkardım. Musluktan tencerenin yarısına kadar su doldurdum ve ocağı açarak üstüne bıraktım. Etleri paketi içerisinden çıkardım ve birkaç kez yıkadım. Türlü baharatlarla sosladım, tavanın içerisine iki tanesini yan yana dizdim ve ocağın bir tarafın açarak üstüne koydum. Sos içinde küçük bir tava çıkardım. Domates istemek için Taehyung'a döndüğümde sandalyenin üzerinde oturmuş beni izlediğini gördüm. Gözlerinde anlamlandıramadığım bir ifade vardı ve bu nedense içten içe benim hoşuma gitti. Ondan istemek yerine buzdolabın sebze bölümünden domates çıkardım. Taehyung'ın beni izlediğini unutmaya çalıştım ve çıkardığım iki domatesin kabuklarını soyarak rendeden geçirdim. Etlerin üzerine yağ gezdirdim, kapağını kapattım. Kaynayan suya çekmeceden bulduğum makarnayı attım. Sosu için kestiğim soğanları kavurduktan sonra domatesi döktüm. Etleri çevirdim. Makarnaları süzdüm, sonunda her şey bittiğinde tabaklara servisini güzel bir şekilde koydum. Masaya tabakları yerleştirdim.

"Bekle, içecek için şarap getireceğim." Başımı salladım. Umarım sarhoş olmazdım, bünyem güçlü değildi. Ki annem sadece özel misafirleri geldiğinde önüme arada bir kadeh şarap koyardı. En hafifinden. Taehyung elinde iki kadeh ve bir şarap şişesi ile geldiğinde masaya oturdum. Kadehleri doldurdu ve birini önüme itti. Bardağı aldım ve yemekten önce bir yudum alarak tadına baktım. Biraz fazla ağır gibiydi ama benim gibi birisinin anlayacağı türden değildi.

"Bunun adı ne?" bardağı yerine koyarken sormuştum. Tae, bir bardağı kafasına dikti ve ikincisini koyarak masaya koydu.

Şaraptan dolayı nemlenen dudaklarını araladı. "Cabernet Sauvignon, daha önce içtin mi?" içmeyi bırak şarap adlarını bile bilmezdim. Sadece başımı salladım, rezil olmak istemiyordum. Yemekten yemeye başladığında meraklı bakışlarımı suratında gezdirdim. Vereceği tepkiyi merak ediyordum ama ikinci çatalını almasına rağmen mimiği bile oynamamıştı, gerçekten iyi bir oyuncuydu. Etimden küçük parça kestim ve ağzıma attım. Tadı oldukça güzeldi, baharat konusunda seçimim iyiydi, sonra makarnanın tadına baktım. Bu da güzeldi, neden tepki göstermiyordu ki? Düşen omuzlarımla yemeğimi yemeye devam ettim, adını ilk defa duyduğum şarabı sonuna kadar içtim. Hatta sinirden ikinci bardak bile istemiştim. Doyduğumu hissettiğimde yemeyi bıraktım, dirseğimi masanın üzerine yasladım. Elimi yumruk yapıp çenemin altında koydum ve onu izlemeye başladım. Önündeki yemeği iştahlı bir şekilde yiyor, şarabından büyük yudumlar alarak hemen bitiriyordu. Kaşlarım çatıldı, acaba normalde bu kadar çok alkol tüketiyor muydu?

Üzerimdeki mayhoşlukla sordum. "Taehyung-ah, bu kadar çok mu içersin?" kaşlarını kaldırarak bana baktı. Önündeki yemeği şükürler olsun ki bitmişti.

Let Me Die | TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin