İyi okumalar!
***
Her şey düzeliyor muydu? Mutlu muydum?
İkisi içinde cevabım evetti. Gerçekten mutlu ve huzurlu hissediyordum. Taehyung ile sürekli bebeğimizle ilgilenmiştik ve bu ikimize de çok iyi gelmişti. Odasını dizmiştik, her şey istediğim gibiydi. Kıyafetlerini bizzat mağazalardan seçip almıştık. Dina o kadar güzel bir bebekti ki, bakmaya doyamıyordum. Ona zarar gelecek diye hep temkinli davranıyordum. İki defa daha test yaptırmıştım ve sonuçlar iyi çıkıyordu. Hastaneye giderken kötü oluyordum, bir aksilik çıkacak ve bebeğimden ayrılacağım diye korkuyordum.
"Güzelim." Dina babasına güldü ve yanağını emmeye çalıştı. Gerçekten babasını çok seviyordu. Benim onu uyutmam en yirmi dakikamı alıp götürürken, Taehyung sadece 3 dakika bile olmadan uyutuyordu. Kıskanmıyor değildim ama bunlar tatlı şeylerdi bana göre. "Louisa yoldaymış geliyormuş." Dudaklarımı büzdüm ve salıncakta sallanmaya devam ettik. Bahçeye çıkmıştık ve sallanan koltukta vakit geçiriyorduk.
"Benim yüzümden o da uğraşıp duruyor." Gerçekten öyleydi, her gün bize geliyor ve Dina'yı emziriyordu. Ona çok fazla minnettardım.
"Linda' da geliyor." Kaşlarımı çattım ve gözlerimi devirdim. Bebeğimden ve benden nefret ediyordu, özellikle de benden. Onun tabiriyle Taehyung'ı ondan çalmıştık. "Sıkıntı yok, hallederiz." Kesinlikle hallederdi, kızı kimse tutamıyordu. Sürekli yanıma gelip vuruyor ya da saçlarımı çekmeye çalışıyordu.
"Kendim için değil, Dina için korkuyorum." Tüm ilgi onun üstündeyken kardeşi ve Dina'ya yoğunlaşmıştı herkes. İçten içe üzülüyordu ve savurganlığı bu yüzdendi. Louisa kendi kardeşini de çokça kıskandığını söylemişti. Bahçe kapısından giren 4'lü ile Taehyung'ın kucağından Dina'yı aldım. Somurtsa da kafasını boynuma yaslayınca hemen geçmişti. Ona gülümsedim ve dikkat ederek eve yürüdüm. Çocuk odasına geçtiğim de peşimden Louisa girmişti. Bebeği pusetin içindeydi ve uyuyordu.
"Özür dilerim ama korkuyorum." Elini hava da salladı ve bebeğini pusetin içinden çıkarıp Dina'nın beşiğine yatırdı.
"Korktuğunu biliyorum, ben de yalnız bırakamıyorum. Psikolojisi bozulacak diye ödüm kopuyor, Jimin ile tatil planı yaptık. Linda ile çokça ilgileniyoruz ama ona yetmiyormuş gibi geliyor. Linda gerçekten benim kopyam gibi bir şey. Abimle ilk tanıştığımda ben de çok hırslanıp savurganlık yapıyordum." Dediklerine başımı salladım.
"Aslında ondan uzaklaştırmamız lazım, yanlış yapıyoruz." Kafasını sallamış ve kucağımdan Dina'yı alarak emzirmişti. Sonra aşağı inmiş vakit geçirmiştik, Linda biraz daha sessizdi. Onlar gittikten sonra Dina'yı yatırmıştım ve salıncakta Taehyung ile oturuyorduk. Başım göğsüne yaslıydı, kolu belimi sarıyordu. Mutluydum, mutluydu.
"Geçen gün eski yaşadığımız eve gittim ve bir sürü cd buldum?" Taehyung'un sorduğu soruyla doğruldum ve ona baktım.
"İzledin mi?"
Başını olumlu anlamda salladı. "Hepsini değil ama birkaçını evet." Derin bir nefes aldı ve kafasını gökyüzüne doğru kaldırdı. "Onu daha doğurmamıştın ama sanki sen büyütmüşsün gibi konuşmuşsun. Benim için takipte kalmasını ondan başkası kimseyi daha çok sevmesine izin verme demişsin." Duraksadığında dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Sevemezdim, eğer gitmiş olsaydın sonsuza dek ağlayacak gözyaşım kalacaktı. Gözlerim hep yaşlı olacağı için de kimseyi sevemezdim." Yutkundum ve alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. "Sen seçimin ölümden yana kullandığında her yerden gitmek istedim, yine sana geleceğimi bilerek. Unutmak istedim, kalıcı bir hafıza kaybına uğramak istedim. Sonra daha doğmamış çocuğum aklıma geldi. Ondan bile nefret ettim ben, gelecekti ama sen gidecektin."
"Taehyung beni dinlemeni istiyorum, konuşma ama lütfen olur mu?" bakmaktan çekindiğim için onun gibi kafamı gökyüzüne kaldırdım. "Daha küçücük bir çocuktum, babam bir gün ne olduysa eve geldi. Normalde eve hiç gelmezdi, nadir yaşanırdı bu. Annem bu durumu takan bir insan olmadı hiç, tam tersine onun yüzünü görmemek kendisini iyileştirdiğini sanırdı. Ama annem, babamı çok seviyordu. Canını verecek kadar, babam geldiğinde peşinde dolanıp dururdu. Sırf onunla konuşsun diye kavga ederdi. Babam da nefret ettiğini söylerdi, beni de kapının arkasında onları dinlediğimi görünce. Daha da çok sinirlenirdi, anneme inanmıyordu. Başkasından olduğumu söylerdi, annem yıkılırdı. Babam evden çıkarken erkenden ölmemi annemden ve benden kurtulmak için dua ettiğini söyledi. Annem, benden bu yüzden hep nefret etti. Karşısına aldı, sarstı ve nefret ettiğini söyledi. Annem dayanamadı, kaç kez intihar etmeye kalkıştı ve hiçbiri istediği gibi gitmedi. Bu benden daha çok nefret etmesine sebep oldu. Sonra boşandılar, sevinmiştim ve mutlu olmuştum. 1 yıl sonra lösemi olduğumu öğrendim, tek başımaydım. Yanımda kimsem yoktu, durumum acil olmasaydı doktorlar muayene bile etmeyeceklerdi. Eve geldim anneme söyledim. 'Babanın duası kabul oluyor desene.' Dedi. Şoka girdim, dondum kaldım. Babama söylemedim bile, annem doğru söylüyordu çünkü. Sadece hastane masraflarımı karşıladılar. Nayeon, elinden geleni yapmaya çalıştı ama benim için uğraşırken kardeşini kaybetti. Bu durum bir süre devam etti, sizinle tanıştım. Babamın olaylarını biliyorsun, karısının sahip çıkamadığı bebeği benim öldürmemle suçladı. Benim her gün ölüyor olmam onu sarsmadı, o hiç görmediği bebek için kendi çocuğunu suçladı. DNA testi yapılırken ailem başkası çıksın diye ettiğim duaları hatırlamıyorum bile. Sen umut olmaya çalıştın bana, daha tanımıyordun bile doğru düzgün. Kalbini hissettim ben Taehyung, ardımda bırakıp çekip gittiğimde bir ağrı vardı. Nefesimi kesiyordu, dayanma gücüm yokmuş gibiydi. Ben de çok çabuk teslim olmuştum. Annem o teklifi sunduğunda bencillik ederek kabul ettim. Ne içindi, annem beni sever diye. Sevmedi beni, küçükken nasıl bakıyorsa öyle bakıyordu bazen. Bana karşı içindeki o nefret gitmemişti, çoğalmıştı. Buraya döndüm, yine ölümle baş başa kaldım. Ama bu bebek olmalıydı. Annemin içinde olan o hastalıklı sevgi, benim içimde vardı sanki. Ölürsem, sevgini bir tek çocuğunla paylaşabil diye. İçimde çok büyük bir kıskançlık oluşmuştu. Beni unutmamanı istemiştim. Ama ne biliyor musun? Hamileyken yaşadığım yalnızlık, küçükken yaşadığımdan bin beteriymiş. Korktum. Tamam dedim, Taehyung ondan nefret edecek. Karnımdayken tüm sevgimi hissettirmeye çalıştım, benim yaşayacaklarımın aynısını yaşayacak diye kendimden nefret ettim. Tüm sevgim seninken, nefretim ikimizde de bölüşüyordu. Ben, yaşattıklarım için özür dilerim." Kollarını bana dolayıp kucağına çekti, dudaklarını beni rahatlatmak istercesine saçlarımın üzerinde basılı duruyordu. Hıçkırığıma engel olamadım.
"Senin sevgin bu dünyada sahip olduğum en güzel şey, yemin ederim. Bu yaşadıklarını unutacaksın, Dina ile baştan başlayacaksın, siz dünyanın mutlu iki kız çocuğu olacaksınız." Gülümsedim.
"Senin bana verdiğin sevgi, zaten dünyanın en mutlu kız çocuğu yapıyor." Saçlarımı geriye doğru itti ve yüzüme baktı. Dudağının kenarı yukarıya doğru bükülmüştü, gözlerinde benim için küçük bir endişe vardı ama mutlu olduğumu görür görmez gitmişti. Dudaklarımı dudaklarına bastırdım.
Ben zaten dünyanın en mutlu kız çocuğuydum ve Taehyung ile oldukça bu böyle kalacaktı.