iyi okumalar!
***
Nayeon masayı tüm özenle hazırlamıştı. Salondakileri mutfağı çağırmaya gittiğinde sandalyelerin birine yerleştim. Mutfağa gürültülü bir şekilde girdiler ve boş sandalyelere yerleştiler. Jungkook sağ yanıma, Nayeon ise soluma yerleşmişti. Kim Taehyung tam karşıma kucağında Linda ile yerleşmiştiler.
"Taehyung bebeğim tuzluğu uzatır mısın?" Taehyung'ın sevgilisinin ince sesini duyduğumda yüzümü buruşturmamak için zor durdum. Ama Linda kaşlarını çatmış ve kıza kötü bakışlarını yöneltmişti.
"Bir daha ona bebeğim deme!" Jimin kıkırdarken Louisa yine ona kızmıştı ama Linda'nın umurunda değildi. Taehyung ise bir şey demeden tuzluğu kız arkadaşına vermişti. Kız arkadaşı laf yapmamak için kendini zor tutuyor gibi görünüyordu.
"Vanessa?" bakışlarımı Louisa'ya çevirdim.
"Annen ve baban Kanada'lı mı?" ağzımdaki lokmayı yuttum ve başımı iki yana salladım.
"Babam İtalyan, annem Kanada. Burada daha önce yaşamamızın sebebi Büyükannem Koreli, onun yanında yaşıyorduk." Başını salladı ve yemeğine döndü.
"Ne kadar süredir buradasın?" bakışlarımı Taehyung'ın sevgilisine çevirdim. Kaşlarını yukarıya doğru havalandırmış ve bana beklentiyle bakıyordu.
"3 yaşlarındayken taşınmıştık."
Başını salladı. "Nayeon'u ne kadar süredir tanıyorsun?" neden bakışları sürekli imalıydı?
Taehyung kısık sesiyle onu uyardı. "Şunu kes Hye Jin." Hye Jin gözlerini devirmiş ve yemeğine geri dönmüştü. Çok kalabalık değildik.
"Taehyung-ah beni bugün gezdirmeye götürecek misin?" Linda cilve yaparak Taehyung'a baktı. Açıkçası şu küçük kızı ondan kıskanıyordum.
"İşim çıkmazsa evet, söz vermiştim." Masanın üstündeki titreyen telefonu elime aldım ve ayağa kalktım. Sarah arıyordu, ona haber vermemiştim. Büyük ihtimalle merak etmişti. Görüntülü arıyordu. Özür dileyerek mutfaktan çıktım ve salona geçtim. Aramayı kabul ettim ve telefonu yüzümün hizasına tuttum.
"Vanessa anlattıklarıma inanamayacaksın!" heyecanla konuştuğunda kaşlarımı çattım, ne olmuş olabilirdi ki? "Babita'nın sevgilisi sandığımız kişi aslında kuzeniymiş." Bu muydu yani? Bu beni ilgilendirmiyordu, bunun için aradığı için kaşlarımı çattım. "Hemen kaşlarını çatma, o çocuk aslında annenin seni tanıştırmak istediği kişi!" Çok fazla bağırıyordu, içeridekiler duyabilirdi.
"Çok bağırıyorsun, yavaş biraz. Bunu nasıl öğrendin?" gözlerini devirdi ve su içti.
"Sen gittikten sonra akşam yemeğine geldiler. Yani en başından beri planlanmış, seni göremedikleri için baya şaşırdılar. Annen de babasını ziyarete gitmek zorunda kaldı diye geçiştirdi. Yakından daha da yakışıklıymış, kesinlikle kaçırmamalısın." Tekrardan su içti, aklına bir şey gelmiş olmalı ki heyecanla çığlık attı. "Ah asıl bombayı kaçırıyordum. Annen numaranı ona vermiş, annemle konuşurken duydum. Büyük ihtimalle bugün sana yazar, daha yeni sabah oldu zaten." Anneme inanamıyordum, belki hayır diyecektim. Neden numaramı veriyordu ki?
"Sarah benim kapatmam lazım, seni daha sonra arayacağım." Beni onayladıktan sonra telefonu kapattım. Ne yapacağımı bilmiyordum, sabah Louisa ne demişti? 'Ya gittiğin zaman bir daha buraya gelme ya da onu bir daha hiç bırakma.'