İyi okumalar!
***
Gözlerimi yavaşça araladım, Taehyung ile hala aynı pozisyonda uyuyorduk. O kadar çok sıcaklamıştım ki, uyuduktan bir iki saat sonra uyanmıştım. Başımı boynundan ayırdım, sırtüstü uzandım. Eli hala sıkıca belimi tutuyordu, ister istemez elimi elinin üzerine koydum. Parmak uçlarımı elinin kemikli bölgesinde gezdirdim.
"Uyumadın mı?" irkilerek bakışlarımı Taehyung'a çevirdim. Gözleri hala kapalıydı ya da o kadar kısık bakıyordu ki ben fark edemiyordum.
"Yeni uyandım, fazla sıcaktı." Olduğu yerde hareketlendi, başımın altındaki kolunu ve belimdeki kollarını yavaşça çekti. Yatakta oturur pozisyona geldiğinde elleriyle gözlerini ovuşturdu. Saçları dağılmıştı, uykusunu alamadan uyanmıştı. Hava hala karanlıktı, uyuyabilirdi. Bacaklarını yataktan sarkıttı, birkaç saniye bekledikten sonra ayağa kalkmıştı. Bakışlarını bana diktiğinde hala uzanıyor bir şekilde bakıyordum. "Uyusaydın, benim yüzümden uykunu bölme lütfen."
Başını iki yana salladı ve elini uzattı. "Sorun yok, hadi kalk." Elinin tuttum, yatakta kayarak ayaklandım. Kazağı düzelttim, Taehyung bana bakmadan odadan ikimizi çıkardığında salona getirmişti.
"Ne yapacağız ki?" omuzlarını silkti. Geniş koltuğa oturdu, bileğimden çekip yanına oturmamı sağladı. Orta sehpanın üzerindeki telefonlardan birisi çalınca Taehyung'ta olan bakışlarımı çektim. Benim telefonum çalıyordu, arayan Sarah'tı. Uzanıp telefonumu aldım. Görüntülü aramasını onayladım ve Taehyung'tan biraz uzaklaştım.
"Vanessa bebeğim nasılsın?" elindeki elmadan büyük bir ısırık aldı ve bana baktı.
"İyi, sen?" dudaklarını büzdü ve ağzındaki lokmayı yuttu.
"Sen burada değilsin, canım acayip sıkılıyor. Birisi beni boğuyormuş gibi, annem okul dışında dışarı çıkmama izin vermiyor. Evde kıçımı büyütüyorum sadece, ne zaman geliyorsun?" yutkundum, oraya geri dönmeyecektim bile. Taehyung'a baktım, büyük ihtimalle ne konuştuğumuzu anlamıyordu.
"Bilmiyorum, yakında dönerim herhalde."
"E hiç konuştunuz mu, Henry ile."
Başımı salladım. "Sen aradıktan sonra aramıştı ama müsait olmadığım için konuşamadık."
"Kabul edecek misin?"
"Açıkçası onu istemiyorum, kabul etmem."
Gözlerini devirdi. "Gerçekten aptalsın, hala o mu? Kesinlikle onunla karşılaşmışsındır. Henry daha iyi, lütfen kararlarını bir kez daha gözden geçir." Karşılaşmayla kalmamış onunla vakit geçiriyordum şu an. "Seni görünce ne tepki verdiler, merak ettim."
"Nayeon çok şaşırdı, haber vermediğim için kızgınlardı. Bu kadar."
"Bu da iyi. Annen ile hiç konuştun mu?" yutkundum.
Yalan söyledim. "Evet, geldiğim gün aramıştım." Başını salladı, daha sonra ona iyi geceler dedikten sonra kapattım.
"Arkadaşın mıydı?" Taehyung'ı başımı sallayarak onayladım. "Ne diyordu?"
"Önemli değildi, ne zaman geri döneciğimi sordu."
Gözlerini kıstı. "Ne dedin peki?"