İyi okumalar..💙💙
🇹🇷
Albay odadan çıkarken bende ayaklandım. Albayın çıkmasıyla abim girdi içeri.
"Ne konuştunuz?"
Gözlerimi devirdim. "Sana anlatabilecek olsam dışarı çıkmazdın değil mi?"
Saçlarımı karıştırdı. "Çok biliyorsun sen."
Ben gülerken abim kolunu omzuma atıp bizi dışarı çıkardı. Askerlerin şaşkın bakışları üzerimizdeyken yavaş adımlarla ilerliyorduk.
"Güzelim duş almak ister misin?"
"Gerek yok abi. Tişört varsa bi tane tişört versen yeter. Bu kanlı."
"Tamam o zaman" abimin adının yazdığı odaya geldiğimizde içeriye geçtim. Dolaptan aldığım tişörtü içerdeki lavaboda değiştirip odaya döndüm.
Hafif başım dönüyordu. Kan kaybettiğim içindi muhtemelen. Çok önemsemeden kapıya yöneldim. Toplantı odasına geldiğimizde abim kapıyı çalıp içeri girdi.
Anıl,Bora,Selim,Albay ve Okan binbaşı vardı.
Abim sivil olmasına rağmen tekmil verirken görevimi ne kadar özlediğimi fark ettim. Tekmil vermeyi,dolu dolu 'Yüzbaşı Deniz Erdem' diyebilmeyi,ya da en basitinden kamuflajımı.
Bol özlemli günleri aklımdan uzaklaştırıp abimin peşinden ilerledim. Uzun masanın başında Albay varken sağında Okan binbaşı yanında da sırasıyla Anıl,Bora ve Selim oturuyordu.
Abim albayın soluna geçerken bende yanına Anıl'ın tam karşına oturdum. Hepsinin gözlerinde hâlâ tereddüt ve şaşkınlık varken Binbaşınınsa tam tersi memnuniyet vardı. Gülen gözlerle beni izlerken içten içe sırıttım.
Gül sen gül. Az kaldı güldüreceğim ben seni.
Albay kısaca durumu anlatırken ben onların tepkilerini izliyordum. Tahmin ettiğim gibi inanmamışlardı.
"Komutanım neden bizden biri değil de sivil girdi onların arasına.?"
"Anlattım ya Anıl."
Bora girdi bu sefer araya. "Tamam bazı konularda haklı olabilirsiniz..Ama yine de o bir sivil ve burda doktorluk yapması ne kadar doğru?"
"Aslı ne? O sivil değil mi?"
"O devletin doktoru"
Anıl'a döndüm sinirle. "Özel hastanede çalıştım diye bu devletten sayılmıyor muyum?"
Anıl da sinirle bana dönerken albay girdi araya.
"Tartışmayın..Ben diyeceğimi dedim. Şimdi çıkabilirsiniz."
Hepimiz ayaklanıp odadan çıktık. Okan binbaşı önden giderken biz arkada yürüyorduk ve nereye gittiğimiz hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Abime baktım. Eliyle yarasını tutuyordu, çenesi kasıldığına göre ağrısı vardı. Durup koluna girdim.
"Revire gidelim."
İtiraz edecekken kaşlarımı çattım. Diğerleri de durmuş bize bakıyordu. Elini tuttuğu yarasından çektim.
Beyaz tişörtü hafif kanlanmıştı.
"Niye inat ediyorsun ya..Baksana..dua et dikişlerin açılmamış olsun."
Koluna girdim. "Nerde revir?"
Başıyla koridorun sağ tarafını işaret etti. Selim "Komutanım biz bahçedeyiz" derken abim onu başıyla onayladı.