|16| "Sesini çıkarma."

11K 1K 255
                                    

ŞU MEDYAYA BİR BAKSANIZAA.

selam aşklarımm.

geçen bölüme gelen oy sayısı neydi öyle... beni o kadar mutlu ediyorsunuz ki hemen bölüm yazasım geliyororororrrrrrr.

daha iki gün oldu önceki bölümü atalı, ama bakın bakayım umrumda mıymış? hemen yazasım geliyor çünkü ilginize aşığımmmmmm.

ha birde, taslakta 5 kitabım olduğundan bahsetmiştim ya... sanırım yazacağım birini, ve sanırım texting olacak... ama karar vermedim hangisini yazacağıma. yani textingde olabilir düzyazıda... siz hangisini istersiniz? düzyazı mı, texting mi?

keyifli okumalar, sizi seviyorum, muahh.

-

"Hadi, ye şundan biraz." Sıcak çorbayı Jimin'in önüne yerleştirdiğim sehpanın üzerine koyduğumda, Jimin'in gözleri ufak bir şekilde tabağa kaymıştı. Gözleri kızarıktı, hâlâ neden ağladığını, ya da kim için ağladığını çözebilmiş değildim, inatla söylemiyordu çünkü.

"Yemek istemiyorum, Jeongguk," başını hafifçe iki yana sallayarak pozisyonunu değiştirdi. Sarı saçları dağılmıştı. Kirpikleri ve gözleri ıslak, burnu ve yanakları kızarıktı. Gerçekten çok tatlı gözüküyordu.

"Jeongguk!" Kıyafetlerini değiştirmek için odaya gitmiş olan Taehyung'un sesi kulaklarıma dolduğunda, başım o tarafa dönmüştü ve Jimin'e bir dakika işareti yaparak yürümeye başlamıştım.

Odaya girip kapıyı yavaşça kapattım ve Taehyung'a döndüm, "efendim?"

Gördüğüm görüntü çokta iyi değildi..

Taehyung kızgınlıktaydı.

Gözlerim kocaman açılırken, şaşkınlığımı üzerimden atmamı sağlayan şey odaya yayılan acı badem feromonuydu. Gözlerimi kapatıp birkaç saniye kokuyu soluduktan sonra yeniden açıp yanına adımladım.

"Sen kızgınlıktasın?" sessizce söylediğim şey, kafasını sallamasını sağlarken bakışlarım bir kez kapıya dönmüştü, salonda beni bekleyen bir Jimin olduğunun farkındaydım lâkin ilgilenmem gereken bir delta da vardı. Ne yapacağımı bilemiyordum.

"Taehyung, duş al bugün, lütfen. Jimin içeride," Umutla söylediğim birkaç kelimeyle soğuk elimi çıplak omzuna koydum. Tişörtünü çıkarmıştı.

Göz temasımızı kesmemeye çalışıyordum lâkin gözlerinin dudaklarıma kaydığının da farkındaydım, teni alev alev yanıyordu ve kendini tuttuğu o kadar belliydi ki; içeride Jimin olmasa üzerime atlayacakmışta saatlerce sevişecekmişiz havası veriyordu.

Omzuna koyduğum elim, sıcak tenini hafif hareketlerle okşamaya başlamışken, gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve elimi tutup indirdi. Ardından bıraktı ve birkaç adım geri çekildi, "Sen Jimin'le ilgilen, ben duş alıp geleceğim."

Hafifçe gülümsedim ve kafamı salladım, "içeride olacağım," odanın kişisel ebeveyn banyosuna girip kapıyı kapattığında, derin bir nefes alarak odadan çıktım. Oturma odası ve Jimin'in olduğu koltuk görüş açıma girdiğinde, gördüğüm şey adımlarımı durdurmamı ve şaşkın bir şekilde bakışlarımı sarı saçlı çocuğa dikmemi sağlamıştı.

Jimin, uyuyakalmıştı. Şu 5-7 dakikalık süreçte, ağladığı için uyuyakalmıştı.

Birkaç saniye orada bekledikten sonra, arkamı dönüp tekrar odama girmiştim. Madem Jimin uyuyordu, tek bir sorunum kalmıştı. Odanın kişisel banyosuna doğru ufak adımlar attım ve kulağımı yasladım kapıya hafifçe. Su sesinden başka bir şey yoktu, parmaklarımı kapı koluna koydum ve aşağı indirdim.

chocolate scent |taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin