|17| "Yatak odasına dalınmaz, Taehyung!"

10.2K 1K 232
                                    

merhabalarrr.

hemen geri geldim yine😌 benden kurtulamıyorsunuz.

hemen geri geldim yine😌 benden kurtulamıyorsunuz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


acabaaa şu ficime bakabilir misiniz 🥺

evet bölüm biriktiriyorum şşhhh.

keyifli okumalar, sizi seviyorum💞✨💐💗💖

-

Omegalar, diğer türler kadar kıskançlık duygusu besmezler, diye geçerdi bütün kitaplarda. Omegalar alfa ya da deltasını kıskanmazdı. Sinirlenirlerdi lâkin bu kıskandıkları için olmazdı, birisinin alfa ya da deltasına yaklaşmasını kendisine yediremediği için sinirlenirdi.

Yaşadığım şey tam olarak buydu.

Karşımdaki sarı saçlı kız, telefonuyla uğraşan Taehyung'un koluna girmiş bir şekilde baktığı şeye bakarken, oturduğum koltukta bilmem kaç kez pozisyon değişmiş, kaşlarımı ne kadar gevşetsem de her seferinde benden bağımsız olarak çatılmışlardı. Diğer omegalardan farklı olan yönüm buydu işte, onlar sinirleniyordu, ben ise delicesine kıskanıyordum. Hatta bu kıskançlık duygum öylesine kabarmıştı ki, olduğum yerde ağlamamak için zor duruyordum.

Chaeyoung denen sarışın kız, -Park ailesinin geneli sarışın olmalıydı- geldiğimizden beri yüzüme bakmamıştı bile. O da bir omegaydı. Jimin, o geldiği için hiçbir şeyini anlatmamıştı ve ben sinir krizi geçirmek üzereydim.

Bana özel olan, sıcaklığında kavrulduğum, kokusuyla kendini kaybettiğim göğsünde o değil, ben olmalıydım! Çünkü benim yerimdi orası, Taehyung benimdi, her şeyi benimdi!

Üstelik Taehyung kızgınlıktaydı ve yanında oturan bir omegaydı, omega! Tanrım, sanırım kafayı yiyordum..

"Sakinleş biraz, Jeongguk. Taehyung mühürlü bir delta. Hem, Chae'yi uyardım, ileri gitmeyecektir." Jimin, saatlerdir bakışlarımı bir saniye bile karşımdaki ikiliden ayırmadığımı farkedince kulağıma eğilmiş, yalnızca benim duyabileceğim bir ses tonuyla konuşmuştu. Bu beni rahatlatmıyordu. Rahatlamıyordum!

Öfkeyle yayılan çikolata feromonumu dizginlemek için gözlerimi kapatıp birkaç samiye derin nefesler soludum. Lâkin sakinleşmem için yeterli olmadı, kokuyu alan Taehyung ve diğerlerinin bakışları üzerime dönerken rahatsız bir şekilde yerimde kıpırdandım. Chae, dudak bükerek tekrar önüne dönmüşken, Taehyung'un feromonumu hissetmesiyle kararmaya başlayan gözlerine anbean şahit oldum. Kızgınlıkta olduğu için feromonum onu çıldırtıyordu.

Bakışları üzerimden bir an olsun ayrılmazken, çatık kaşlarım ikisi üzerinde geziniyordu. O kızın hâlâ ona yapışık bir şekilde durması, öylesine sinirimi bozuyordu ki! Orada ben yatmalıydım işte! Sikeyim o değil, ben!

Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde başımı eğerek sessizce burnumu çektim ve gözlerimi kapatarak daha fazla yaşın akmasına engel oldum. Yerimden kalkıp hızlı adımlarla odama ilerlerken, ağlamak üzere olduğumu farkediyordum. Deli gibi kıskanıyordum, onları birbirlerine yakın gördüğüm her saniye kurdum kırgınlıkla geri çekiliyordu.

Kapıyı açıp içeri girdim ve arkamdan fazla sert sayılmayacak şekilde iterek kapattım. Odanın kişisel banyosuna girdikten sonra gözlerimi kapattım ve üzgün bir şekilde dudak bükerek birkaç saniye ayakta bekledim. Ardından ufak bir çocuk gibi yere oturup kollarımı bağlayarak akmaya başlayan gözyaşlarıma izin verdim. Üzülüyordum, elimde olan bir şey değildi. Taehyung kızgınlıktaydı ve o kız, Taehyung'u seven bir omegaydı.

Omegaların feromonları mühürlü bile olsa karşısındaki alfa ya da deltayı kızgınlıktayken baştan çıkarabilirdi.

Taehyung,

kızgınlıktaydı.

Banyonun kapısı açıldığında, bakışlarım ürkekçe kapıya dönmüştü. Sesi duymadığım için gelmesi beni korkutmuştu. İçeri giren Taehyung, gelip önüme çökerken bakışlarımı tekrar önüme çevirdim ve bağladığım kollarımı çözdüm. Başımı hafifçe yere eğerken, alt dudağımı büküp dolu dolu olan gözlerimi kırpıştırmıştım.

"Bebeğim?" şefkatli sesi kulaklarıma doldu önce ve ardından sağ elini yanağımda hissettim. önüme oturup bedenimi kucağına çektiğinde, ağlama isteğim biraz daha kabarmıştı. En ufak şeylerde zaten ağlayasım geliyordu, bir de konu Taehyung olunca tutamıyordum kendimi.

"Ne oldu Jeongguk'um?" Sesi öylesine yumuşak çıkıyordu ki, duygularıma hakim olamıyordum.

"Taehyung," konuştuğum için akmaya başlayan gözyaşlarıma aldırmadan işaret parmağımla o kızın başını koyduğu yeri, göğsünü gösterdim. "Burası benim, tamam mı? Sen benimsin, göğsün benim, benim deltamsın onun değil!" Sesim titrediği için konuşamıyordum, cümleyi uzattığım için tüm engellerimi serbest bırakmış, dudaklarımdan bir hıçkırığın çıkmasına izin vermiştim.

"Bebeğim, tabii ki senin orası, ben seninim, göğsüm de senin, onun değil," kaşlarını hafifçe kaldırarak konuştuğunda ellerimi yüzüme kapatmış, ağladığım için kendimi suçlamıştım.

"Niye uzaklaşmıyor senden?" ellerimi yüzüme kapattığım için boğuk çıkmıştı sesim. Taehyung'un uzun parmakları ellerimi bulmuş, yüzümden çektikten sonra dudaklarıma uzun sayılabilecek bir öpücük bırakmıştı.

"Önceden daha yakındık onunla, ama kardeş ilişkisi vardı aramızda. Onu kardeşim gibi görüyordum, o da beni bir abi (?) gibi, bilemiyorum. Fakat daha sonra ayrıldık, ilişkimiz de zayıfladı. Uzun zamandır görmediği için böyle, daha sonra bu kadar yakınlaşmayacaktır bebeğim." Kalın ses tonu her kulağıma dolduğunda rahatladığımı hissediyor, huzurlu yerim olan kucağına biraz daha siniyordum.

"Sen git, ben gelmeyeceğim ama." Diye mırıldandım, ağladığımın belli olmasını istemiyordum. Zira yanında rahatça ağlayabildiğim tek kişi Taehyung'tu.

"Neden?"

"Gözlerim kızarmıştır." Sessizce mırıldandığımda gözlerime ufak birer öpücük kondurdu.

"Misafir olmasaydı eğer seni şuraya yatırıp dudakların kanayana kadar öperdim." Sessizce mırıldanır tonda konuştuğunda kıkırdadım ve elimin tersiyle gözlerimin altını sildim.

"Yapsana." Gözleri gözlerime sabitlenirken kalın dudaklarına ufak bir gülümseme yerleşti. Ardından dudaklarıma ufak bir öpücük kondurdu. Ama uzun bir öpücük değildi, gerçekten küçük bir öpücük bırakıp geri çekilmişti.

"Basılmak mı istiyorsun yoksa, hm?" kafamı iki yana sallarken dudaklarımdaki gülümsemeyi bozmadan konuşmuştum.

"Yatak odasına dalınmaz, Taehyung! Buraya girmemeliler." Kıkırdadı ve kafasını salladı.

"Haklısın, bebeğim. Ama ses çıkarırsak dikkatlerini çeker ve gelirler." Kollarımı boynuna gevşek bir şekilde doladım ve yüzümü yüzüne yakınlaştırdım hafifçe, burunlarımız değiyordu, neredeyse 2-3 santim vardı aramızda; alt dudağını dişlerimle kavrayıp hafifçe çekiştirdim, "Ses çıkardığımda bana ceza verirsin, olmaz mı?"

Gözleri dudaklarıma kitlenirken, "çok yaramazsın, Jeongguk'um." diye fısıldamış, dudaklarıma kapanmıştı.

-
ve asla kaos yazamam🙂

arkadaşlar kaosu yazıyorum ama araya soft şeyler giriyor idare edin:(

(Dark Chocolate'a bölüm attım haberiniz olsun..😶)

düzenlemedim, yazım ya da mantık hatası varsa affola. görüşmek üzere, sizi seviyorum muahh💞

chocolate scent |taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin