Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
insan düşünmüyor değil, hiç üzülmüyor değil ama benim de hatam var
2021,
Günün tüm yorgunluğu ensemizden omuzlarımıza doğru yayılırken loş ışıkta kafe temizliği yaptığımız anlar, hayatımızın tüm keşkelerini düşünmek için en ideal zamanlardı. Yaklaşık bir senedir çalıştığım bu yer de bana bu imkanı en güzelinden sağlıyordu. Bütün gün tüm işi ben yapmamışım gibi erken saatlerde evlerine dağılan çalışanlardan sonra kasayı kontrol ediyor, her yeri sabah geldiğimde temizleyemeyecekmişim gibi temizliyor, kepenkleri kapatıp evime dönüyordum. Bunu yaparken de hep düşünüyordum.
Elimde gri bir faraş, süpürge yaparken yükselen tozlar yüzünden hapşırıp dururken çocuk yetiştirmenin ne kadar önemli olduğunu düşünüyordum şimdi de. Çünkü bir çocuk aileden nasıl gördüyse öyle dallanır, nereden eksik bırakıldıysa onu takıntı yapar ve gittiği yol nasıl olursa olsun ona bir şekilde ulaşmaya çalışırdı.
Biraz detaylı ele alacak olursak, arkadaşlarımla çene çalıp eğlenmek yerine burada çalışıyor olmamın nedeni dedeme kadar uzanıyordu. Çünkü annemi okutmamıştı. Ailede erkek çocuklar varken öncelik elbette kızların olmamıştı ve ilkokul mezunu olan annemin zamanında en büyük hayali hukuk okumaktı. Kendisi bunu başaramayınca okumayı söktüğüm ilk andan beri bana bu fikri aşılamaya başlamıştı, hukuk oku. Öyle ki büyüyünce ne olacağım sorulduğunda ağzımı açamadan öne atılır, avukat olacak benim oğlum derdi.
Liseye geçtiğimde işleri ciddileştirmişti. Ben yapamadım, sen yap cümlesi her sohbetimizin ana başlığıydı. Saat başı yanıma gelir, ders çalışmıyorsam azarlar, tam puan almak varken bir düşüğünü alsam bile sopalardı. Belki bana dayatılan bu durumdan ya da gerçekten de içimde olmadığından ötürü asla bu mesleğe sahip olmayı istememiştim. Sınav sonuçları açıklandığında da istesem de elde edemeyeceğimi görmüş olmuştuk.
Moda tasarımı, beni kabul eden bölüm bu olmuştu. Fakat annem bu durumdan hiç memnun değildi. Beni mahalleye rezil ettin, bir haltı beceremedin, tek yapman gereken ders çalışmaktı... Sıraladı da sıraladı o gece. Oysa ben kimseye avukat olmak istediğimi söylememiştim, kendini rezil eden yine kendisiydi. Bunu kabullenmek istemedi, ben de söylemeye cesaret edemedim. Harçlığımı kesti, aramızda para bağından başka bir şey olduğu da söylenemezdi zaten. Hayatta kalabilmek için onun parasına mecburdum, bundan ötürü de her yaptığına katlanırdım. Kendisi de bunun farkındaydı, ne acı. İşe girdiğimde olur da kendi ayaklarımın üzerinde dururum, ona karşı çıkarım diye kazandığım her parayı kendine almaya başlamıştı. İçinden bir kısmını bana verir, beni yine kendine muhtaç bırakırdı.
Annemdi işte, paranı bana vereceksin derse vermek zorunda kalırdım.
Özetle, dedem keşke çocuklarının arasında ayrım yapmayıp annemi de okutsaydı da ben de şu an mutlu bir birey olsaydım diye düşünüp duruyordum. Beni durduran şey ise tıpkı on dakika öncesindeki gibi bir hapşırık krizine daha girmem oldu. Yoongi masalardaki çöpleri toplamayı bırakıp yanıma geldi. Jungkook da biraz uzağımızda yaptığı işi kesip gürültü çıkaran bana dönmüştü.