Biraz önce uyurken seni koynuma aldım, dudağından öperken uykudan uyandım
2021,
Genele vuracak olursak herkes, bu sonsuz yeryüzü ve yaşamda onunla birlikte sonsuzluğunu sürdüren kavramın sevgi bağı olduğunu savunurdu. Bense ne yeryüzünün ne yaşamın ne de sevgi bağının sonsuz olduğuna inanırdım. Yeryüzü gezerek bitmeyecek bir büyüklükte olsa da dönüp dolaşıp başladığımıZ noktaya varırdık. Kaç soluk alırsak alalım içine sığdırabilse de ciğerimiz bir gün elbet ya o toprağın altına girecek ya küller olup okyanusa savrulacak veyahut bir vazoda evin en güzel köşesinde saklanacaktık. Hangi biri yapılırsa yapılsın bundan haberimiz dahi olmayacaktı çünkü içindeyken sonsuz sanılsa da yaşamanın da bir sonu vardı.
Tam da bu yüzden, aldığımız nefes bile sınırlıyken hiç kimseyi üzmeme derdindeydim. İçimdeki tüm sevgiyi dışarı çıkarma peşindeydim fakat insanlar bitmez gördükleri sevgi bağını parçalamakta epey maharetliydi. Sonu gelmeyen tek şey her şeyin bir sonunun oluşuydu.
Daha birkaç sene önce aşkının hiç bitmeyeceğini sanan bir adamın karşısında otururken belki de yüzüncüye aklımda gezdirdiğim konu buydu işte. Yaşadığım evde hala onun annemle seçerek aldığı kanepeler dururken burada, uzağın uzağı bir akrabasının zevkiyle seçilmiş ve uzunca süredir bakımı yapılmadığı için çürüyüp gitmekte olan tek yataklı bir evde hayatını geçiren babama bakıyor ve sevginin dahi sonsuz olmadığını tekrar anlıyordum.
Kendi vücudunda yeşertip dünyaya getirdiği evladına bile keyfine göre merhamet gösteren birinin, öylesine bir zamanda tanıştığı adama ne denli sevgi vermesi beklenirdi ki zaten?
"Okul nasıl gidiyor bakalım?"
Başlıksız yatağında dikleşip sırtını pis duvara yasladıktan sonra içerideki rutubet kokusunu almıyormuş gibi gülümsedi. Babamın gülümsemesi beni hep üzerdi.
"İyi." dedim omuz silkip. Sonrasında onunla konuşacak pek bir şeyimiz olmadığı için lafımı uzatmaya karar verdim. "Dönem sonu ödevimiz için takım elbise diktim. Yarın sabah onun teslimi var. Biraz heyecanlıyım."
"Sahi mi?" Suratına yansıyan heyecanıyla beni de tebessüme boğdu. Kimilerinin gereksiz bulduğu o takım -Hatta en başında bir hata olarak görülen bölümüm, babamı böyle heyecanlandırdıysa eğer, bana da mutlu olmaktan başka bir seçenek kalmıyordu.
"Sahi ya. Yoongi için diktim hem de. Mezuniyetinde ve bir akrabasının düğününde giyecek."
Dilimizde edebileceği en iyi iltifatı ediyormuş gibi "Kimin oğlu!" derken göz kırpıyordu. Senin, demek istedim. Ben senin oğlun olmak istiyorum, annemin değil.
"Hatırlıyor musun Yoongi'yi?"
Kütüphanedeki can sıkan konuşmamızın üzerinden biraz geçmişti ve pek denk gelememiştik onunla. O mezun olmakla meşguldü, ben de sınıf geçmekle. Pek kesişmiyordu yollarımız ama bir kere kampüste uzaktan görmüştüm onu. Arkadaş grubuyla oturmuş, benden de aldığı onay üzerine Yulhee'nin aldığı elbiseyi inceliyordu onun yanında. Gülüyordu. Bak, gülüyorum hep yanında diyen adamı laflarımla üzsem de ne mutludur ki balığı sandığım onu güldürmeye devam edebiliyordu.