-11-

2.6K 124 484
                                    

Fotoğrafta Yiğit ve Lale var. 🥵

İyi okumalar! ❤️

Yiğit

"Al şu topu, götüne sok."

Sert bir sesle konuştuktan sonra kaşlarımı çatıp ayağımın dibindeki futbol topuna sertçe vurdum. Topun gidiş yönüne bakmamıştım çünkü karşımdaki beyinsizlere söylenmekle fazlasıyla meşguldüm. Oynamayı bilmiyorsan oynamayacaktın, bu kadar basitti.

Saniyeler içerisinde kulaklarıma ulaşan tiz çığlıkla kaşlarım gevşerken ne olduğuna bakmak için kafamı soluma çevirdim. Ayağımdan çıkan top yerde sekmeye devam ederken topun hemen yanındaki bankta oturan Lale'nin sert bakışlarıyla karşılaşmıştım. Kafasını ovuşturuyordu.

Kafasını ovuşturuyordu?

"Hayvan herif, kızın kafasına attın topu." Burak, elini sırtıma koyup beni hafifçe ittirdiğinde gergin bir biçimde sırıttım. Lale oturduğu yerden hırsla kalkarken beni kurtarması için Buğra'ya bakmıştım ama o, kollarını göğsünde bağlayarak kuzenlik insiyatiflerini kullanmayı reddetmişti.

Kaçışım olmadığını anlayarak elimi enseme atıp kaşıdım. Buğraların dersi bedendi, bizimki ise boştu bu yüzden müdür yardımcısından izni kopartıp bahçeye çıkabilmiştik. Sınıfta dursaydım daha iyi olabilirdi tabii.

Yavaş adımlarla sahadan çıktığımda Lale karşıma dikilmişti. Okuduğum okula nakil aldırmış olması yetmiyormuş gibi sınıfımız da aynıydı. Geldiğinden beri yüzüne bakmamak için çabalıyordum ama şu an bütün çabalarım boşa çıkmıştı.

"Yiğit Adar..." diye söze başladığında elimi ensemden çekip omuzlarımı geriye aldım. Lale, kıstığı gözlerini bir süre üzerimde gezdirdikten sonra konuşmaya devam etmişti. "Yıllar sonra böyle mi selam veriyorsun bana?"

İsteksizce gülüp ellerimi pantolonumun ceplerine yerleştirdim ve kafamı sağa doğru yatırdım. Lale'ye de herkese yaptığım gibi şerefsizce davranabilirdim. Ne de olsa geçmişimde kalan biriydi. "Yılların değiştirdiği tek şey selam veriş şeklim değil. Kusura bakma, yanlışlıkla oldu."

"Onu fark etmemek ne mümkün?"

İğneleyici ses tonuyla yutkunmadan edememiştim. Kastettiği şeyin dış görünüşüm olduğunu hiç sanmıyordum, daha çok tavırlarımdan bahsediyor gibiydi. Lale, hiçbir zaman dış görünüşe bakan biri olmamıştı. Öyle olsaydı ortaokuldayken benimle arkadaş olmaya çalışmazdı.

"Çok değişmişsin."

Gözleri yüzümü karış karış tararken umursamazca omuz silktim. "Değişmek hepimizin doğasında var, bebeğim. Okulda tek görebildiğin kol kaslarım ama sosyal medyamda çok daha fazlası var. Takip etmeni öneririm."

Göz kırpmamla Lale kısa ama içten bir kahkaha patlatmıştı. Yüzümdeki sırıtmayı silmesem de bu kadar komik olanın ne olduğunu anlayamamıştım. Sonunda gülüşünü durdurabildiğinde bana bir adım yaklaştı ve üstümdeki kısa kollu lakosun kıvrılmış yakasını düzeltti.

"Kasların etrafında dönüp dolanan kızların ilgi alanı, benim değil."

Elini çekip gözlerime son defa baktıktan sonra yanımdan geçip gitmişti. Sarı saçlarının kokusu burnuma dolarken arkasından bakma isteğimi güçlükle bastırıp kaleye doğru ilerledim. Buğra ile Burak da maçı sonlandırıp yanıma gelmişlerdi.

"Ne oldu kanka? Morarmışsın sanki biraz."

Burak kıkır kıkır güldüğünde ona ters bir bakış atıp omzumu kalenin demirine yasladım. "Boş yapma avel, sikmeyeyim belanı."

"Yalan mı? Lale ne dediyse suratın asıldı bir anda. Ya da yenge mi demeliydim?"

"Burak." Buğra, Burak'a uyarırcasına baktığında Burak ağzına görünmez bir fermuar çekti. Son cümlesi ilgimi çektiği için kafamı aniden ona çevirdim. "Ne saçmaladın sen az önce?"

Burak, konuşmayacağını belli eder gibi dudaklarını birbirine bastırdığında yaslandığım demirden doğruldum. O konuşmasa da ben ne düşündüğünü az çok anlamıştım. Buğra sağ olsun Lale'yle bir geçmişimiz olduğunu Burak da öğrenmişti.

"Bana bak, bu konuda tek bir kelime daha edersen elimde kalırsın Burak. O zihninden neler geçtiğini bilmiyorum ama Lale'yle aramızda hiçbir şey yok. Olursa da tek gecelik olur ancak. Anladın mı beni?"

Buğra, gerildiğimi anladığında Burak'ın kulağına bir şeyler fısıldamış ve onu yanımızdan göndermişti. Bakışlarım basket oynayanların yanına giden Burak'tayken Buğra önüme geçip görüş alanımı kapattı.

"Ne yaptığını sanıyorsun Yiğit? Ne konuştuk seninle biz geçen gün bu konu hakkında?"

"Gerçekleri dile getiriyorum."

Ellerimi iki yanıma açtığımda Buğra derin bir nefes aldı. "Kimsenin duygularıyla oynamaya hakkın yok senin. Ağzından çıkanı kulağın duysun, kendine gel artık. Sırf birine bir şeyler hissetmekten korkuyorsun diye böyle davranamazsın."

"Davranamam, ha?" Ayakkabımın tabanıyla yerdeki taşı ezerken güldüm. "Engel ol bana o zaman. Hadi. Engel olsana."

Buğra yumruklarını sıkmaktan başka bir şey yapamadığında dudağımı yaladım ve geri geri adımladım. "Olamazsın, kuzen. Ne istersem onu yaparım."

"İleride çok pişman olacaksın, Yiğit. Demedi deme."

Ona arkamı dönüp elimi kaldırarak veda ettikten sonra okul binasına doğru ilerlemeye başladım. Buğra doğru söylüyordu, belki de ileride yaptıklarımdan pişman olacaktım ama ben ileriye bakan biri değildim. Geleceği planlayan biri de değildim.

Anı yaşamaktan zevk alıyordum ve bunun bozulmasına izin vermeyecektim.

Selam! Nasılsınız?

Birkaç gündür kafam pek iyi değildi ve mizah kitabı olduğunu düşündüğüm için yazmak istemedim. Ama şimdi iyiyim ve buradayım! Umarım bölüm hoşunuza gitmiştir ^^

Yiğit ve Lale çiftine çok yükseliyorum arkadaşlar fenaa 🥵

Şipler var mı bakayım? Varsa yazın buraya

Şu zamana kadar en sevdiğiniz karakteri sorayım bir dee. İleride değişebilir ama olsun canım

Anonimin ismi hakkında tahmini olan?

Öptüm hepinizi çok, görüşürüz 🥰💘

BALMUMU HEYKELİ | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin