Fotoğrafta Arya Melek ve Buğra var 💖
Sasha Sloan - Lie
"Yüzüme doğru yalan söylemeni istiyorum.
Ellerini belime koymanı istiyorum."İyi okumalar! 😍
Zil çaldığında gözlerimi pencereden ayırmadan önümdeki defteri sertçe kapattım. Bitmek bilmeyen, hocanın anlattıklarını asla dinlemediğim ilk ders nihayet bittiğinde dışarıyı daha rahat seyretme imkanı bulmuştum. Okul kapısından girip çıkanları izlerken parmaklarımla defterimin üzerinde ritim tutuyordum.
Hayır, Buğra'yı beklemiyordum. Ne alakası vardı?
Yanaklarımı şişirip bakışlarımı yanımda oturan Ada'ya çevirdim. Onda bir gariplik seziyordum. Normalde konuşkan bir kızdı ama ders boyunca bir kere bile ağzını açmadan tahtayı izlemiş, arada bir de dudağına dokunmuştu. "Neyin var senin? Çatlayacağım şimdi orta yerimden."
"Hiç, bir şeyim yok."
Devirdiğim gözlerimi yeniden cama çevirdiğimde okul kapısından giren sarı bir şey görmüştüm. Sarı bir şey? Evet, bu 'sarı şey' yanlış görmüyorsam Buğra olmalıydı.
Ada'yı sorguya çekmeyi erteleyerek ayaklandığımda Ada su yeşili gözlerini yüzüme çevirdi. "Nereye?"
"Biriyle konuşmam gerek, geleceğim birazdan."
Ada beni başıyla onaylayıp geçmem için ayaklarını kendine doğru çektiğinde sıradan çıkıp kapıya yönelebilmiştim. Buğra'yla aramız garipti. Son konuşmamızda bana düşünmem gerektiğini söyleyerek zaten bulanık olan zihnimi daha da bulandırmıştı.
Neyi düşünecektim ki, ortada düşünülecek bir şey mi vardı?
Uzun koridoru aşıp üst kata çıkan merdivenlerin orada durduğumda Buğra henüz ortalıkta yoktu, muhtemelen merdivenleri tırmanmaktaydı. Sırtımı arkamdaki duvara yaslayıp buklelerimle oynamaya başladım. Şu an neden Buğra'yı beklediğimi de bilmiyordum doğrusu.
Onunla konuşmak istemediğimi düşünmesi çok saçmaydı. Sohbetini seviyordum, içi dolu olmayan konular hakkında değil de ilgimi çeken konular hakkında konuşabiliyordum Buğra'yla.
O; düşüncelerimi yargılamıyordu, eleştirmiyordu. Bazen saçmalasam da saatlerce oturup hiç sıkılmadan beni dinleyebiliyordu. Her hareketimi onaylamasa da bunu kabaca dile getirmek yerine bana ılımlı bir şekilde açıklayabiliyordu. Tertemiz bir yüreğe sahipti. Nasıl onunla konuşmayı kesmek isteyebilirdim ki?
Bakışlarımı zeminden çekip karşıma çevirdiğimde Buğra'nın mavi gözleriyle karşılaşmıştım. Buğra, ufak bir tebessüm eşliğinde kafasını bana selam verircesine salladığında kalbimin hızlı atışlarını kulak ardı ederek doğruldum. "Selam!"
"Selam."
Buğra muhabbeti ilerletmek istemediğinden olsa gerek yukarı çıkmaya yeltendiğinde elimi bir anda koluna koydum. Işıltılı mavileri gözlerimi bulduğunda yanlış bir şey yapmışçasına elimi alelacele kolundan çekmiştim. "Burak'la telefon konuşmanıza kulak misafiri oldum da..." dedim ona bakmayı sürdürürken. "Buğlem iyi mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALMUMU HEYKELİ | Texting
Short StoryYiğit: Sana baktığımda ne görüyorum, biliyor musun? Yiğit: Bir heykel Yiğit: Hani müzelerde sergilenen balmumu heykelleri var ya, onlara benzetiyorum seni A: Ne alaka? Yiğit: Şu alaka Yiğit: Gözlerin var. Ağzın, burnun, kulakların... Kısacası bir...