Fotoğrafta Lale ve Yiğit var 🥰
Selena Gomez - Vulnerable
"Eğer sana duygularımı uzatsam almak ister miydin?
Eğer şimdi sana tüm güvenimi versem bozar ve kırar mıydın?"İyi okumalar! 💙
Lale
Kantinden aldığım çilekli sodanın kalan son yudumlarını içerken gözlerimi okul binasının etrafını turlayan insanlarda gezdiriyordum. Melek, yanımda benim için aldığı ama kullanmadığım pipeti saçma sapan şekillere sokmakla meşguldü. Sıkıldığımı hissediyordum.
Hafta sonum çabuk ve güzel geçmişti. Cumartesi lise dışındaki arkadaşlarımla buluşmuş, pazar ise günümün çoğunu evde geçirmiştim. Akşamüstü de enerjimi atmak amacıyla yürüyüşe çıkmıştım. Kendime zaman ayırmayı cidden seviyordum.
Cam şişeyi dudaklarımdan ayırırken gözlerim tanıdık bir çift mavi gözle kesişmişti. Son zamanlarda gözlerini üzerimden kolay kolay ayırmıyor, beni dikkatle inceliyordu. Bu, sinirimi bozmaya başlamıştı. Benden özür dilemeden ağzımdan tek bir olumlu cümle duyamayacaktı.
"Ben lavaboya gidiyorum."
"Gelmemi ister misin?" diye sordum okul binasına girmek üzere olan Melek'e bakıp. Kafasını iki yana salladı. "Yok ya, işim kısa zaten. Sınıfa çıkarım sonra. Diğer teneffüs buluşuruz."
Onu onaylayan bir mimik yaptığımda bana gülümsemiş, ardından gitmişti. Yiğit'in delici bakışlarının tenimi yakmayı sürdürdüğünü hissederken elimdeki cam şişeyi önümde duran çöp kovasının içine sertçe bıraktım. Yüksek ses çıkmış olmasını pek umursamamıştım.
Melek'e üzülüyordum. Ona yaptığım kötülüğün farkındaydım ama kendime engel olamamıştım. Hatalıydım, her şeyi öğrendiğinde bir daha yüzüme bakmayacaktı. Melek'e Buğra'nın numarasını verme kararım hırsımın beni ele geçirmesi yüzündendi sanırım.
Ya da sevgimin...
"Lale, n'aber?"
Sınıftan bir kızın yanımda belirmesiyle bakışlarımı ona çevirip kaşlarımı kaldırdım. Pek konuştuğum biri değildi. "İyidir, senden?"
"İyi ben de. Müzik hocası seni konferans salonunda bekliyormuş, sana söylememi istedi."
"Müzik hocası?" dedim garipser bir ses tonuyla. Müzik hocası benimle konferans salonunda konuşmak istiyordu, öyle mi? Kaşlarım mümkünmüş gibi biraz daha havalandı. Değil müzik hocasıyla, hiçbir hocayla böyle bir samimiyetim yoktu benim. Beni yanına niye çağırırdı ki? "Konu neymiş?"
Kız yavaşça omuz silkti. "Bilmiyorum ki. Git bir bak istersen."
"Tamam, bakarım. Sağ ol."
Kız yanımdan geçip okul binasına girerken Yiğit'le yeniden göz göze gelmiştik. Bilerek gözüme yakın yerlere mi geçiyordu bu? Kafasını kırmamı falan istiyordu sanırım. İstemiyorsa bile istiyor gibi davranıyordu.
Gözlerimi olabildiğince ağır bir şekilde devirip ona arkamı döndüm ve okula girdim. Müzik hocasının benimle konferans salonunda konuşmak istemesini biraz garip bulmuştum. Özel günler yaklaşıyor olabilirdi ama ben koroda değildim. Bu işte bir gariplik seziyordum.
Düşüncelerimi zihnimden kovup bir alt kata indim. Eksi katların her zaman soğuk, ıssız ve karanlık olmak gibi boktan özellikleri vardı. Her an tanımadığım biri gelip beni kaçırabilirmiş gibi hissettiriyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALMUMU HEYKELİ | Texting
Short StoryYiğit: Sana baktığımda ne görüyorum, biliyor musun? Yiğit: Bir heykel Yiğit: Hani müzelerde sergilenen balmumu heykelleri var ya, onlara benzetiyorum seni A: Ne alaka? Yiğit: Şu alaka Yiğit: Gözlerin var. Ağzın, burnun, kulakların... Kısacası bir...