-27-

2K 107 469
                                    

Fotoğrafta Arya Melek ve Buğra var 💜

Billie Eilish - Ocean Eyes

İyi okumalar! ;)❤️

Uykulu gözlerle dış kapıya ilerlerken esnemeden edemedim. Ağzıma kapattığım elimi yukarı çıkarıp gözlerimi ovuştururken oldukça yorgundum. Son günlerdeki hava durumu çok değişkendi, bir gün güneşliyse üç gün yağmurluydu. Yaşadıklarımın yanında hava durumunun da enerjimi sömürdüğünü hissediyordum.

Annemler bu sabah evden benden önce çıkmışlardı bu yüzden 'ben çıkıyorum' diye boğazım yırtılırcasına bağırmama gerek yoktu. Mutfak masasından kaptığım simit parçasını çiğnerken sakince ayakkabılarımı giydim. Telefonumdan ne olup bittiğini kontrol ederken bir yandan da aklıma takılan şarkıyı mırıldanıyordum.

"Acılarım heveste, güneş açar aheste, bir kapalı kafesteyim.

Topu topu bi' deste, ara sıra bi' besle, iki nota bir besteyim."

Çantamı omzuma taktığımda kaşlarım hafifçe çatılmıştı. Zihnimde Serdar Ortaç'ın ne işi vardı? Hayır, şarkılarından herhangi birini dinleseydim aklıma takılmasını anlayabilirdim ama dinlemiyordum ki. Neden böyle olmuştu şimdi?

Kendi kendime omuz silkip ağzımdaki lokmayı çiğnemeye devam ettim. Sosyal medyada gezinirken sonunda evden çıkıp kapıyı kilitlemek için anahtarı deliğe sokabilmiştim ancak şarkı dilimden hâlâ düşmemişti.

"Seni çöpe atacağım poşete yazık.

Bi' sigara yakacağım ateşe yazık."

Anahtarı çevirerek kapıyı kilitlediğimde şarkının melodisi kafamın içinde çaldığından sağa sola sallanıyordum. Enerjim olmasa da olduğum yerde yavaş yavaş hareket edebilirdim sonuçta. Şarkıyı bağırarak söylemiyordum en azından, buna şükretmeliydiler.

"Günaydın!"

Kulağımın dibinden gelen sesle yerimde sıçrarken korktuğum için boğazımdan tiz bir çığlık yükselmişti. Ödümün patladığı yetmezmiş gibi bir de yanımdaki kişinin ayağına takıldığımda ona doğru tökezlemiştim. Belimi saran elleri sayesinde duvara kafa atmaktan kurtulduğumda benim ellerim de onun omuzlarına tutunmuştu.

Okyanus mavisi gözleriyle karşı karşıya geldiğimde onun da şaşırdığı hafif aralık dudaklarından belli oluyordu. Duvara kafa atmamıştım belki ama az kalsın Buğra'ya kafa atacaktım. Yüzü o kadar yakınımdaydı ki...

Gözlerinin rengini ilk defa böylesine detaylı görüyordum.

Buğra'nın burnundaki sayılı çille bakışırken neden hâlâ geri çekilmek için herhangi bir hamle yapmadığım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Bu çocuğun gözleri başından beri bu mavilikte miydi? Eğer öyleyse bunu fark etmediğim için kendime kızmam gerekecekti.

Nefes almak aklıma zar zor geldiğinde ellerimi Buğra'nın omuzlarından çektim ve boğazımı temizledim. Birkaç adım geriledikten sonra öfkeli bakışlarımı Buğra'nın mavilerine çevirmiştim. "Ne yapıyorsun ya? Geberiyordum korkudan! Tamam, komşuyuz ama komşuluğun da bir adabı var herhalde."

Artık sadece Melek değil de Arya Melek olduğumu bildiğine göre ona çirkef yüzümü rahatça gösterebilirdim.

"Üzgünüm, amacım seni korkutmak değildi." Buğra, kendinden emin bir ifadeyle yüzüme bakarken utanmasa gülümseyecekti. Gece neredeyse hiç uyumadığını biliyordum ama o, buna rağmen epey dinç ve enerjikti. Onu böyle görmeyi beklemiyordum sanırım.

"Ama korkuttun."

Ondan cevap beklemeden yanından geçtiğimde ben henüz merdivenlerden inemeden Buğra aniden önümü kesmişti. "Arya..." diye lafa başladığında elimle durmasını işaret ettim. "Arya ismimi kullanmıyorum, inadına mı söyleyip duruyorsun? Melek de diyeceksen."

BALMUMU HEYKELİ | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin