-40-

1.7K 83 313
                                    

Fotoğrafta Ada ve Burak var ❤️

Måneskin - Beggin'

Reklam
Medyaya eklediğim çeviri kanalına abone olur musunuz? Çok güzel çevirileri var :)
Reklam Bitti

İyi okumalar! 🤩

Ada

"Ada, bir şey soracağım."

Yanımda oturan Melek'in fısıltısının kulaklarıma dolmasıyla gözlerimi ona çevirdim. Edebiyat öğretmenimiz kitap okuma saati yaptığından herkes sessizdi, Melek de duyulmamak için sesini olabildiğince alçaltarak konuşmuştu.

"Sor tabii." derken kafamı sallamıştım. Melek'in fıldır fıldır dönen gözleri, birazdan soracağı soru kelimelerini kafasında toparlarken korkmadığımı söylesem yalan olurdu. Kendisine de daha önceden belirttiğim üzere biraz çatlak bir kızdı Melek, sağı solu belli olmuyordu. Dolayısıyla soracağı soruyu da tahmin edemiyordum.

"Sen geçen gün Burak'la basketbol oynamaya gittiğinde sürekli dudağına dokunuyordun. O gün kafam doluydu, soramamıştım ama onun nedeni neydi? Yiğit'in evinde de aranızda bir gariplik vardı sanki. Bilmediğim bir şey mi oldu?"

"Yok!" dedim alelacele. Sesim bir tık daha yüksek çıksa edebiyat hocası duyacaktı. Melek bana gözlerini kısarak bakarken yüzüme gergin bir gülümseme yerleşmişti. "Yok, Melek. Bilmediğin ne olacak? Hiçbir şey olmadı."

"Yalan söylüyorsun bence."

Melek, önündeki kitabın kapağını kapatıp parmaklarıyla kitabı azıcık öteledi ve kollarını göğsünde bağlayıp küskünce arkasına yaslandı. "Ben sana daha seni hiç tanımadığım zamanlarda Lale'yle aramızda geçenleri anlatmıştım. Senden de aynısını beklerdim."

Sesi oldukça kırgın çıkmıştı, sanırım bana gerçekten küsmüştü. Derin bir nefes alarak dudaklarımı birbirine bastırdım. Burak'la aramızda geçen tek şey beni pat diye öpmesiydi. Bu hareketinden hiç hoşlanmadığımdan konuyu ne kendime açmak istemiştim ne de Melek'e.

"Burak'la bir iddiaya girdik." diye başladım lafa. Sesim en kısık tondayken Melek'in bakışları yeniden bana dönmüştü. "Atış yapıyorduk sıra sıra. Belirlediğimiz sayıya ilk ulaşan kaybedene istediği bir şeyi yaptıracaktı. Burak kazandı."

Cümlelerimin devamını getiremediğimi fark ettiğimde gözlerimi kalemliğime dikip zaman kazanmak adına saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Hiçbir şey söylememiş olmama rağmen Melek, Burak'ın ne istediğini anlamış olacaktı ki gözlerini irileştirip iki elini de ağzına kapattı. Şaşkınlığı geçtiğinde ders de bitmişti. Hoca sınıftan çıkarken Melek, kolumu dürtüp sordu.

"Seni öptü mü?!"

"Hayır." Kaşlarım çatıldı. "Evet. Öptü ama o öpmek sayılmaz bir kere, tamam mı? Ben saymıyorum."

Melek, ağzımdan çıkanları umursamadan kendince sevinç dolu tepkiler verirken durumu benim düşüncelerimin tam zıttı olarak kabul etmişti. Birkaç saniyenin ardından sırada tepinmeyi bırakıp bana ciddi bir bakış attı. "Burak aşırı derecede salak olsa da iyi bir çocuk. Senin de sevgilin yok. Niye saymıyorsun?"

"İstemiyorum çünkü. Niyetini belli ettiği ilk an Burak'a da söylemiştim bunu. Sevgililik bana göre değil."

"Nereden biliyorsun, deneyimledin mi?"

Omuz silktim. Tam deneyimlemediğimi söyleyeceğim esnada sınıfa giren iki kişiyle susmak zorunda kalmıştım. Melek'in sevgilisi Buğra ve Burak yanımıza gelirlerken yutkundum. Buğra neredeyse her teneffüs buradaydı ancak Burak ilk defa gelmişti.

BALMUMU HEYKELİ | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin