Ayrılık çanları son şarkısını çalıyor

3.4K 168 10
                                    

Fırat sıkıntıyla nefes verirken, Barış kaşlarını çatmıştı.

"Bak Barış." dedi Fırat söze nasıl girmesi gerektiğini bilmiyordu. Ama bu konuyu bir an önce açmalı ve sonsuza kadar kapatmalıydı. Dilini kuruyan dudakları üstünde gezdirirken, Barış gözlerini kısmış dikkatle ona bakmıştı.

"Ne oldu sevgilim?" Sorusuyla Fırat cesaret almak istermiş gibi derin bir nefes aldı.

"Barış, sen değerli bir insansın ama ben artık seninle daha fazla yapamıyorum. Takıntıların beni gün be gün boğuyor. Sağlıklı düşünemiyorsun ki bunu sende söylüyorsun. Ben artık bunu yaşamak istemiyorum. Sevmeyi ve sevilmeyi sende hak ediyorsun. Lakin ben sana o istediğin sevgiyi veremem. O yüzden ayrılalım. En iyisi bu. "dediğinde Barış yumruk yemiş gibi sendelerken duyduklarını hazmetmeye çalışıyor, yüzünü şekilden şekille sokuyordu.

"Ne?" diyebildi sadece. Onun biricik sevgilisi ondan ayrılmak istiyordu. Adeta taptığı sevgilisi.

 "Duydun işte Barış. Ayrılalım, ilişkimiz son bulsun." dediğinde Barış küçük bir kahkaha attı.

"Bu kadar kolay mı ilişkimizi bitirmek?" Gözlerini irice açıp sorduğunda, Fırat sıkıntıyla nefesini verdi.

"Barış, yeter artık!" Sesi yükselen Fırat eski sevgilisine öfkeyle bakmaya başladı.

"İkimizde birbirimize zarar veriyoruz, görmüyor musun bunu? Ben sağlıklı bir ilişki istiyorum ve bizim ilişkimizde bu yok! İki arkadaş gibi yaşıyoruz, takıntıların beni boğuyor ve intihar etmek istememe sebep oluyorsun." İçindekileri döken Fırat, Barış' a başka bir şaşkınlık yaratmıştı.
" İntihar mı?" kısık çıkan sesiyle sorduğunda, Fırat başıyla onayladı. Daha fazla burada kalmak ve vakit kaybetmek istemiyordu.

"Kendine iyi bak Barış. " dedikten sonra evden çıktı. Barış koltuğa yığılırken bu günü hiçte böyle düşünmemişti.

Ve zaman su gibi akarken, Barış sessiz bir çöküş yaşıyordu. Tek arkadaşı Aziz durumunu defalarca soruyor ve her defasında aynı yanıtı alıyordu. 

'Yok bir şey.' 

Oysa ne çok şey vardı genç adamın içinde. Fırat ayrıldıkları ikinci haftasında oldukça mutluydu. Sevdiği ama  Barış yüzünden giyemediği krem rengi hırkasını giymişti. Bu hırkayı giyerken genelde içine bir şey giymezdi Fırat. Üstten iki düğmesi açık olurdu genellikle ve kollarını kaldırdıkça beli ortaya çıkardı. Rahat ederdi, severdi Fırat garip giyinmeyi. Kim içine bir şey giyinmeden sadece hırka giyinirdi ki? Elleri pantolonunun cebinde, sınıfa ilerlerken koridorun ortasında insanlara broşür vermeye çalışan kızı görmesiyle durdu Fırat. 

Öğrencilerin çoğu onu görmezden geliyordu. Bir, iki kişi belki durup kızın elindekiyle ilgileniyordu. Gerçi onlarda kızın yanından ayrıldıktan on adım sonra o broşürü buruşturup çöpe atıyordu. Kız bunları görse de, yüzünde ki gülümseme yerindeydi. Fırat bunlara rağmen gülümseyen kızdan etkilenmişti. Gülümsemesi oldukça parlaktı.

Sanatı severdi Fırat ve bu kız canlı bir sanattı. Sadece göğüs bölgesini kapatan kurdeleli açık mavi renkli üstü, mor hırkası -ki omuzlarından düşüyordu-, bol kot pantolonu altına giydiği beyaz topuklu ayakkabıları ve sade makyajı ile oldukça güzeldi genç kız. Fazlasıyla güzeldi hatta. Bir grup kendini bilmez kıza çarpıp ellerinde ki broşürü düşürmesini sağladığında bile gülümsedi genç kız. Çocuklar ona bir bakış atıp öylece yanlarında geçerken, Fırat bu kadar kaba olmalarından dolayı sinirlenmişti. Adımlarını kıza çevirmişti. Genç kız dudaklarını birbirine bastırdığı vakit, yanakları şişti.

 'Fazla sevimli.' Fırat' n iç sesi durmak bilmiyordu. Yavaşça eğilmiş, broşürleri toplamakta olan kıza yardım etti. Pınar birinin ona yardım ettiğini görünce kocaman gülümsedi. Karşılığını da aldı. Galiba gülümsemeyi unutmayan insanlarda vardı bu koca üniversite de. 

"Teşekkür ederim." dedi Pınar yakışıklı gencin elinden broşürleri alırken.

"Sorun değil, bunlar ne peki? Pazarlık mı yoksa etkinlik için mi?" Pınar güldü.

"Hiç biri. Yardım kuruluşu için." demesiyle Fırat şaşırdı. Pınar topladıkları broşürün bir tanesini genç adama verdi. Fırat dikkatle incelediğinde kızın ne kadar naif olduğunu düşündü. Kimsesiz çocukların kaldıkları yurtlarında ki sıkıntılarının giderilmesi için bağış topluyordu genç kız.

"Sana yardım edebilir miyim?" dediğinde Pınar başını sallayıp yarısını genç adama verdi.

"Bu arada benim adım Fırat."
"Bende Pınar." dedi. İki genç gülümserken Barış omzunu yasladığı yerden onları izliyordu.

Gördükleri..

Görecekleri..

Hiç ama hiç,

Hoşuna gitmemişti.

Onun bir tanecik sevgilisi en güzel gülümsemesini başkasına sunuyordu.

TakıntılıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin