7

431 49 19
                                    

Arkadaşlar biliyorum çok uzun zamandır bekliyorsunuz ama bende bir olay var. Ben çoğu zaman her şeyi planlamayı seven bir insanım. Hikaye defterimde bazı bölümlerin başlıkları ve neler yapılacağı var, ayrıyeten burada da sadece başlığı olan bölümler var ve o bölümlere geldiğim de o başlık bile bölümü yazarken bana aşırı yardımcı oluyor. Doğaçlama yapmaktan  çok planlı gitmek gibi bir huyum var. Ve bu da bana dediğim gibi oldukça yardım ediyor.  Sizleri bu kadar beklettiğim için gerçekten özür dilerim ama bir sonraki bölüm oldukça planlı :D  Keyifli okumalar <3 Yorumlarınızı eksik etmeyin ve bu bölümde bana fazlasıyla yardımcı olan @mrcwho ' ya teşekkür ederim <3


Hayat sürprizlerle doludur. Ne kadar da klasik ve klişeleşen bir cümle.  Lâkin gerçekliğini inkar etmek biraz zor olurdu. Yarın uyandığın zaman ne olacağını bilemez insan.  İnsanoğlu belirsizlik kavramı içinde yüzer.  Ve belki de o belirsizliklerin getirisi olan duygularla şekillenirdi.

İnsan ruhu doyumsuz olduğu kadar , kibir, kıskançlık, tembellik, şehvet, öfke ve açgözlülükle kutsanmıştır.  Bu özellikler ise iyi ve kötü diyalektiği ile karşılaştırır bizi. İyi misin ya da kötü müsün? Bu soruları sormak yerine, asıl sorulması gereken soru şu olmalı; hangi tarafı besliyorsun?

Bence bu durumda hangi tarafı beslersek o tarafın ağır basacağını bilmemek aptallık olur.  Bu konuyu bir metafor ile pekiştirmek gerekirse Çin efsanesine göre Yin- Yang buna verilebilecek en güzel örnek olabilir.  Bilindiği gibi Yin-Yang iyi ve kötüyü,  aydınlık ile karanlığı temsil etmektedir. Aynı zamanda bütün kainatın işleyişini, hareketini açıklar. Bu Yin- Yang da denge sadece renklere kuşanmamış,  temeli ele almıştır.  İyiliğin içinde kötülük , kötülüğün içinde iyilik var olabilir.  Fakat ne kadar da denge söz konusu olsa da insana bağlıdır bu dengeyi sağlamak.  Eğer ki kötülüğü beslersen, benliğin kötülükle bezenir ve ruhun dipsiz bir kuyunun içinde hapsolur.

Asıl mesele ise bazen bu dengeler alt üst olur.  Bu durumlar ise oldukça kritik anlar taşır. Ruhun iki tarafa büyük bir güçle çekildiğini düşünün. Aydınlık ve karanlık bir ruh için kavga ederken,  hangi tarafın ağır basacağı ciddi anlamda bir kumara bağlı olabilir.  Ya iyi olur kaybedersin ya kötü olur kazanırsın.

Ya da daha iyisi.... Ruhun arafta olur, senden güçlüye ezilirken senden güçsüzü ezersin. Işte bütün mesele burada başlıyor.

Anlatılan hikayelerde ki karakterleri tek bir taraftan görmeyin. Her insanın kendine ayrı bir travması vardır. Ve daha önemlisi onu tetikleyen kişiler vardır.  Ama bence önemli olan tetiklendikten sonra zihnin olduğu gibi hatırlamasıdır. Lakin zihin kolay manipüle edilebilir.  Bu da bazen bizleri çıkmaza sokabilir. Yaşadığımız olay sırasında kaygının ve stresin getirisi olan, karışık zihnimiz ne sunmuştu? Örneğin yaşanan panik atak sırasında nasıl sakinleştirdi zihin kendini. Sakinleşmek için  temkinler vererek mi yoksa zarar verecek cümleler kurarak mı?

Bir başkası tarafından anılar manipüle edilebilir ve insan kendi anılarını da ister istemez manipüle etme yeteneğine sahiptir.

Barış ise bu hikaye ne iyi ne kötüydü.  O sadece arafta kalmış bir faniydi. Ruhu ezilmişti ve ezmeyi kendine hak görüyordu.  Düşüncelerine odaklanan esmer genç,  kimin iyi kimin kötü olduğunu seçmekten çok galibiyete götürecek kurbanı seçmeye odakladıydı.  Kendi zihnini manipüle eden zehirli düşünceler karsısına çıkan zihinleri de manipüle etmekten çekinmiyordu.  Ve tam anlamıyla Barış Yin-Yang 'ın vücut bulmuş haliydi. Ama ileride pişmanlık duyacak olsa da iyiliğinin içinde kötülüğünü beslemeyi seçmişti.  bunu da batan güneşe karşı  balkonunda oturmuş sigarasını içerken  onun için yazılmış tamamen saf ve masum hislerle oluşturulmuş mektubu düşünerek hain planlar kuruyor, mektupta ki güzel hisleri  kirletmekten çekinmiyordu.   Neden çekinsin ki? Galibiyeti için en güzel anahtardı o mektup. 

TakıntılıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin