Bir hafta olmuştu.
Koskoca bir hafta...
Yattığı koltuktan kalkmadan, yemeden içmeden geçen bir koca hafta. Telefonları asla susmuyordu. Aziz her gün eve geliyordu ama ona kapıyı açmıyordu, konuşmuyordu.. Ağlamadan, sızlanmadan boş boş tavana bakıyordu Barış...
Barış acısıyla baş başaydı ve kimin umurundaydı ki? Kendini yıpratmaktan başka bir şey yapmıyordu. ve bu durum Fırat' ın umurunda bile değildi. Barış derin bir nefes almış ve gözlerini yummuştu. Dikenler batıyordu tenine. Var olan bu dünyadan silinmek istedi. Varlığı, ruhu bedeni ve kalbi. Kapının çalınmasıyla yumruklarını sıktı. Sadece Aziz' e yalnız kalmak istediğini söylemişti neden bunu anlaması zordu ki? Öfkeyle yerinden kalkarken uyuşan bacakları sebebiyle sendeledi. Bu kapıya ulaşmasına engel değildi. Öfkeyle kapıyı açmış bağırmak için ağzını açmıştı ki gelenin Aziz değil de Pars olduğunu gördü. Kaşlarını çatıp geriye çekilirken onun enden ve nasıl burada olduğunu sorguluyordu. Mandalina kokulu çocuk kucağında sefer tası tutuyordu ve irice açtığı gözlerle ona bakıyordu.
-3 Saat önce-
Sema Aziz ile konuştuktan sonra Barış için sefer tası hazırlamış ve okula geçmişti. Derslerden sonra evine gidecekti. Barış' ı az çok tanıyordu, Fırat ile aralarında olan durumu da biliyordu. Genç kız onun bu durumda olmasına içten içe üzülüyordu ama biliyordu ki Barış izin vermedikçe o duvarlardan geçmek pek mümkün değildi. Gerçi bu herkes için geçerliydi ama Barış' ın ördüğü duvarlar gerçek anlamda bambaşka bir boyuttu.
Genç kız etliye sütlüye karışmayı tercih etmezdi. Sadece kendi işine bakar, geleceği için bolca çalışırdı. Azimli ve hırslı biriydi Sema ve Barış' ın yanında olmak ona oldukça fayda sağlıyordu. Sema Barış kapıyı açana kadar çalma taraftarıydı. İllaki sıkılacak ve o kapıyı açacaktı. Onun bir haftayı ölü gibi geçirdiğine yemin edebilirdi ve eve gidene kadar bunu kanıtlayamazdı. Bıkkınlıkla nefes verdiğinde arkasına yaslandı. Kulüpte sessizlik hakimdi. Neler olduğunu merak ediyordular.
"Bugünlük bu kadar." dediğinde Sema üyeler sessizce onayladı. Sema çantasını koluna taktığı zaman ona endişeyle bakan Pars' ı görünce hafife gülümsedi ve yanına çağırdı. Hissetmişti aslında Pars' ın Barış' a ilgisini ve Barış' ın da kendi bile fark etmeden bu çocuğa bir duygusu vardı. İlgi veya hoşlanma mı orasından emin değildi Sema ama bunun hafife alınmayacağından emindi. İşleri biraz hızlandırsa fena olmazdı hem.
"Nasılsın tatlım." Sema en tatlı gülümsemesi ile yanına gelen Pars' a baktı.
"Teşekkür ederim iyiyim sen nasılsın."
"Bende iyiyim, Pars konuyu uzatmadan senden bir iyilik isteyebilir miyim?"
"Yapabileceğim bir şey ise neden olmasın." dediğinde Sema mutlulukla gülümsedi bu sefer.
"Barış' ı biliyorsundur bir haftadır okula gelmedi ve o salak muhtemelen yemek bile yemedi. Ona okuldan sonra vermek üzere sefer tası hazırladım ama çok acil bir işim çıktı. Acaba sen götürüp verir misin?"
"Tabii... ama ben adresi bilmiyorum." dediğinde Sema durdu.
"Aziz! Barış' ın arkadaşı o seni bıraksa? "
"Uygun olur mu ki ona?"
"Olur olur. " demiş sefer tasını çocuğun kucağına bırakmıştı.
"Kapıyı açmazsa açana kadar zili çal. Çok teşekkür ederim." demiş çocuğun fikrini değiştirme olasılığa karşılık hızlıca çıkışa ilerlemeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı
General Fiction"Belki de." Dedi keyif alarak. "En en etkili çözüm aslında en basit olanıdır. " BarışxPars