Elçin
1 ay önce
"Başım çatlıyor resmen." diye sızlanarak Erdinç'le her zamanki yerimize oturduğumuzda onun da benden farklı olmadığını görebiliyordum. Eliyle başını ovuşturup telefonunu aldığında arkama yaslanmıştım. Erdinç, telefonunun ekranını açıp karıştırmaya başladı.
"Sınavı kimin bulduğunu öğrenip beddua edeceğim."
Omzuna hafifçe geçirdim. "Ölünün arkasından konuşulmaz, geri zekalı."
"Haklısın."
Telefonunu tekrardan masanın üzerine bıraktığında benim telefonumun ekranı aydınlanmıştı. Kimin mesaj attığına göz ucuyla baktığımda İmge'nin ismini görmüştüm. Bakışlarımı Erdinç'e çevirip gün boyu söylemeye niyetlenip de unuttuğum şeyi nihayet ağzımdan çıkarmıştım.
"İmge'yi de çağırdım buraya. Sen seversin zaten İmge'yi. Söylemeyi de unuttum, kusura bakma."
Erdinç, tek kaşını kaldırarak bana baktığında neden böyle baktığını anlamadığım için gözlerimi kaçırmıştım. Ancak o bakışlarını açıklamak yerine dirseğini masaya yaslamış, çenesini elinin üzerine koyarak bana bakmaya devam etmişti. Birkaç saniye bu bakışlara dayanmaya çalışmışsam da en sonunda hiddetle Erdinç'e dönmüştüm.
Erdinç, saçlarımın gözüne çarpmasıyla hızlıca geri çekildi ve ellerini gözlerine götürdü. "Sen saçlarında demir mi taşıyorsun? Çok acıdı ya."
"Niye gözünü dikmiş bakıyorsun sen?"
"Tuhafıma gitti, o yüzden." Erdinç, nihayet gözünü ovuşturmayı bırakıp hafif kızarmış gözlerini yüzüme dikti. "Sen böyle şeyler için açıklama yapmazsın genelde. Yok İmge gelecekti de söylemeyi unuttum, kusura bakma falan. İmge'nin geleceğini o geldiği zaman öğrenmem lazımdı. Bak, mesela ben de Adal'ı çağırdım ama söylemedim."
"Olması gerekeni yaptığım için mi bu tantana?"
"Geç dalganı bakalım. Ama bil ki benim gözlerimden hiçbir şey kaçmıyor. Bu yüzden gözlerimi çıkarmaya çalıştığını anlamadım sanma." dedikten sonra bir güvenlik önlemi olarak benden biraz uzaklaştığında gülmüştüm.
Aslında şüphelerinde haklıydı. Şu sıralar tuhaf davranıyor olma olasılığım yüksekti. Bunu iyi sakladığımı düşünüyordum ancak Erdinç de beni çok iyi tanıyordu. Yine de onun bile bilmediğim sırlarım vardı. Belki de asla öğrenemeyeceği sırlarım...
"Geldim!" İmge, oldukça enerjik bir şekilde giriş yaptığında bugün onun için bir şeylerin yolunda gittiğini görebiliyordum. Sandalyeyi çekip oturduğunda Erdinç'le selamlaşmışlardı. Kendine kahve siparişi verirken yüzündeki parlama fark edilmeyecek gibi değildi.
İmge için bir şeylerin yolunda gitmesi demek tüm gün etrafına inanılmaz bir enerji saçması demekti. O böyleyken iyi hissetmemek elimde değildi. Buraya geleli birkaç saniye olmuştu ancak şimdiden çok mutluydum.
"Hayırdır? Aşırı mutlusun."
"Sunumum çok iyi geçti. Ne kadar stres yaptığımı biliyorsun. Bir de bölümün en zor hocasının önünde yaptım. Normalde hiçbir şeyi beğenmez. Ama benim sunumumu beğendi."
Ellerini birbirine çarparak kocaman gülümsediğinde gülüşü Erdinç'e ve bana çoktan bulaşmıştı. Çok geçmeden İmge'nin kahvesi geldiğinde muhabbet koyulaşmaya başlamıştı. İmge ve Erdinç çok yakın değillerdi. En azından benim ikisiyle yakın olduğum kadar yakın değillerdi. Benim aracılığımla bir araya gelirlerdi ama ikisi de severdi birbirini. Zaten iki taraftan biri karşıdakinden hoşlanmasa anında anlardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUNBOZAN | Texting
Short StoryGelecekteki Kocam: Bak, her kimsin bilmiyorum ama son kez soracağım Gelecekteki Kocam: Numaran telefonumda 'Kalbimin Pili' diye kayıtlı Gelecekteki Kocam: Ama ben senin kim olduğunu bilmiyorum, bu numarayı da tanımıyorum Gelecekteki Kocam: Yani soru...