30- Büyümenin En Acılı Yolu

37.8K 3.3K 3.2K
                                    

Emre Aydın - Beni Vurup Yerde Bırakma

İyi okumalar...

4 sene önce

İmge

"Başınız sağ olsun."

"Sağ olun." diye fısıldadım. Bugün bu konuşmayı kaç kere yapmıştım bilmiyordum. Babaannemi kaybetmiştim. Cenazeye babaannemi seven, onu tanıyan birçok insan katılmıştı ve hepsi gelip bana baş sağlığı dilemişti. Babam neredeydi bilmiyordum, cenazeden sonra onu görememiştim. Ölen onun annesiydi ancak ortalarda yoktu. Belki de yine kaçmıştı.

Babaannemi toprağa verip geleli 1 saat oluyordu. Son günlerinde devamlı hastanede olduğumuz için onsuz bu eve girmek bana kendimi çok tuhaf hissettirmişti. Onun yaşlı olduğunu biliyordum, bir gün ondan ayrılmak zorunda kalacağımı biliyordum. Bunların hepsini biliyordum ancak yine de şok içerisindeydim. Başarabileceğimize inanmıştım. Ancak olmamıştı.

"Tekrardan başınız sağ olsun kızım. Çok iyi bir insandı, huzurlar içinde uyusun." Tanımadığım biri daha tüm içtenliğiyle baş sağlığı dilediğinde burukça gülümsedim, gözlerim dolmuştu. "Sağ olun, dostlar sağ olsun." diye fısıldadım yeniden. Bugün ağzımdan başka bir cümle çıktığını düşünmüyordum.

"Senin bir şeye ihtiyacın olursa hiç çekinme bizden, hepimiz yardımcı oluruz."

"Çok teşekkür ederim." dediğimde kadın, yalnızca gülümsemiş ve içeriye geçmişti. Burnumu çekip ağlama hissimi dağıtmaya çalıştım. Komşular gerçekten çok yardımcı oluyordu, babaannemin hepsinin üzerinde emeği vardı çünkü. Herkesin üzüntüsünün içten olduğunu görebiliyordum. Benim de içim yanıyordu. Babaannem benim her şeyimdi. Annem, babam, arkadaşım...

Telefonum çaldığında yorgun gözlerimi ekrana çevirip kimin aradığına baktım. Annem arıyordu. Telefonu elime alıp çağrısını cevapladım. Zaten acil bir şey olmadıkça beni aramazdı.

"Efendim?"

"İmge, eve geçtiniz mi?"

"Evet."

"Ben evin önündeyim, gelebilecek misin buraya?"

"Tamam." dedikten sonra telefonu kapattım ve hırkamı alarak aşağıya indim. Derdi neydi öğrenmek istiyordum. Hiç itiraz edecek halim de yoktu. Ne söyleyecekse söylemesine izin verecek, ardından yukarıya geri dönecektim.

Evin önüne çıktığımda annem de köşede beni bekliyordu. Yanına doğru ilerleyip kollarımı göğsümde birleştirdim ve yüzüne düz bir ifadeyle baktım. "Ne oldu?"

Annem, yüzüme merhametle bakarken eliyle kolumu sıvazlamıştı. "Nasılsın?"

"İyiyim. Bunu telefonda da sorabilirdin."

"Kendi gözümle görmek istedim seni. Başınız sağ olsun. Yukarıya gelemedim, kusura bakma. Babanla karşılaşmak istemedim."

"Babam evde değil." demiştim yalnızca. Annemin kaşları çatılırken sordu. "Nasıl evde değil? Seni böyle bir günde yalnız mı bırakıyor?"

"Bunu sen mi soruyorsun cidden?" Sesimdeki alaycı ton, annemin bariz bir şekilde alınmasına neden olurken benim bunu hiç umursamayışımın onu nasıl kırdığını görebiliyordum. Yine de babama laf etmeye hakkı yoktu. Babam, cenazede beni yalnız bırakmamıştı.

O iyi bir adamdı, hiçbir zaman kötü bir adam olmamıştı zaten. Sadece sorumluluk almayı bilmiyordu. Çocuk gibiydi, baba olmayı bilememişti. Ama iyi bir insandı. Hasta olduğumda beni nasıl iyileştireceğini bilmezdi mesela. Babaannem ona alması gerekenleri söyler, o da alıp gelirdi. Kapımın ucundan beni izlerdi, onun babaanneme sürekli durumumu sorduğunu duyardım. Bana kendince değer veriyordu elbette, bunu görebiliyordum. Ancak bu değeri baba olmanın yanından geçmiyordu ne yazık ki...

OYUNBOZAN | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin