22- Belki De Haklılardır

38.1K 3.4K 1.6K
                                    

KHS & Max Schneider - Can't Hold Us (Cover)

İyi okumalar...

İmge

Adal'ın bana doğru uzattığı eline bakarken içerideki iki deliyi kandırmak için bu ufak temasın kaçınılmaz olduğunu anlamıştım. Adal'ın uzattığı elini tuttum ve sıktım, aynı şekilde o da elimi sıkarak karşılık verdiğinde içeriye girmeye hazırdık.

Adal, mekanın kapısını ittirdiğinde çalan ufak zil sayesinde bizimkilerin bakışları hemen olduğumuz yere dönmüştü. Gülümseyerek oturdukları masaya ilerlerken kenetlenmiş ellerimize hayranlıkla bakıyorlardı. Bu ikisi kendileri için bu kadar uğraşmazlardı. Ama söz konusu Adal ve ben olunca bir anda dahi kesiliyorlardı. Gerçekten tuhaftı.

"Selam." diyerek masanın önünde dikildiğimizde ne Elçin ne de Erdinç bakışlarını ellerimizden çekebilmişlerdi. Bu kadar büyülü olan ne var anlayabilmek için ben de Adal'la kenetlenmiş ellerimize saniyelik bir bakış atmıştım. Ancak bakışımın saniyelik olmasının sebebi bunun güzel bir görüntü olduğunu içimden geçirmemdi.

Elimi Adal'ın elinden çekip oturduğumda Adal da oturmuştu. Elçin ve Erdinç'in hülyalı bakışları öfkeye dönüşürken bana sinirle baktılar. Evet, evet... Elimi çektiğim için böyle baktıklarını anlayabiliyordum.

"Ee? Ne yaptınız biz yokken? Birbirinizi daha yakından tanımışsınızdır diye düşünüyoruz."

"Elbette." dedikten sonra gülümseyerek bana döndü Adal. Rol icabı olmasına rağmen çok samimi gülümsüyordu. O böyle olunca ona gülümseyerek karşılık vermemek imkansızdı. 

Siparişleri verip birkaç dakika daha havadan sudan konuştuğumuzda Elçin'in sormak için kıvrandığı bir şey olduğunu fark ediyordum. Ancak burada, Adal'ın ve Erdinç'in yanında soramıyordu. Ya o utanıyordu ya da beni utandırmaktan korkuyordu. Nedense ikinci seçenek gibi gelmişti.

"İmge, sana bir video atmıştım. Onu izlesene."

Telefonumdan internete girip bir anda bildirim olarak düşen mesaj yığınına baktığımda ortada video diye bir şeyin varlığını görememiştim. Gerçi atılan yüzlerce mesajın arasında kaybolmuş da olabilirdi. Yine de işin içinde Elçin varsa o videonun hiç olmadığı belliydi. Çünkü attığı yüzlerce mesajın hepsinde Adal'la öpüşüp öpüşmediğimizi soruyordu.

"Komik değildi. Beğenmedim." diyerek ekranı kilitledim ve telefonu masaya bıraktım. Başımı Adal'a çevirdiğimde ekranımdan mesajların bir kısmını görmüş olacaktı ki sırıtıyordu. 

"Bence komikti. Ben beğendim."

"Gerçekten beğendin mi?"

"Çok." 

"Çok mu?"

Adal, onaylar bir mırıltıyla Elçin'e cevap verdiğinde Elçin, gözümüzün önünde Erdinç'in kulağına eğilmiş, artık her ne anladıysa onu söylemişti. İkisi bir süre oturdukları yerden halay çekme girişimine girdiklerinde Adal'la şaşkın şaşkın onları izliyorduk. Bunlar gerçekten delirmişlerdi.

Erdinç, boğazını temizleyerek kendisini toparladı ve dirseklerini masaya yaslayarak ikimize uzun uzun baktı. Dudaklarında ufak bir gülümseme oluştuğunda nedense korkmam gerektiğini hissetmiştim. Çünkü bu duruş, bu bakış, bu gülüş hiç hayra alamet değildi. 

Böyle düşünen yalnızca ben miyim diye Adal'a bakarken onun da korku dolu bakışlarını bana çevirdiğini görmüştüm. Henüz neden korktuğumuzu bilmeden, belirsizlik içinde savrulurken Erdinç'in konuşmasıyla bizi buraya niye çağırdıklarını artık anlamıştım.

OYUNBOZAN | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin