Mark Eliyahu & Cem Adrian - Derinlerde
İyi okumalar...
İmge
Elimin üzerinde hissettiğim hafif hareketlenmeyle gözlerimi aralarken birkaç saniye durup en son ne olduğunu hatırlamaya çalışmıştım. Başım ağrıyordu, boğazım kurumuştu ve yutkunamıyordum. Gözlerimi kırpıştırıp bir şeyler hissedebildiğim elime baktım.
Adal, parmaklarımla oynuyordu.
Onu gördüğüm anda beynimde çakan bir şimşek misali, bir anda her şeyi hatırlamıştım. En son olanlar teker teker gözümün önüne gelirken dudaklarım güçsüz bir fısıltı için aralanmıştı. "Arya?" dediğim anda Adal'ın bakışları bana dönmüştü. Gözlerime şaşkınca bakarken ellerimi yatağa bastırarak ayaklanmaya çalıştım.
"Arya nerede?"
"Annemle, içeride. Merak etme." dedikten sonra bana bir bardak uzatmıştı. Bardağa aval aval bakarken Adal, elini başımın arkasına koyarak ayaklanmama yardımcı oldu. Bardağı çenesiyle işaret edip konuştu. "Tuzlu ayran iç biraz. Tansiyonun düşmüş."
"Teşekkür ederim." diye fısıldadıktan sonra uzattığı ayrandan birkaç yudum almıştım. Midem bulandığı için daha fazlasını içmek istememiştim. Adal, ona geri uzattığım bardağı yanındaki masaya koyduktan sonra ancak bulunduğum yeri inceleyebilmiştim.
"Benim eski odamdasın. Banyoda bayılıp kalınca ne yapacağımı bilemedim."
Ensesini gergince kaşıdıktan sonra yüzüme uzun uzun baktı. Ayıldığımda nasıl olduğumu sormamıştı çünkü bu konudaki cevaplarımı inandırıcı bulmuyordu. Bu yüzden nasıl olduğumu kendisi anlamaya çalışıyordu. Uzun süren incelemesi bittiğinde gözlerini kaçırdı.
"Buna sebep olan ne?"
"Yorgunluk, Arya diş çıkarmaya başladığından beri düzgün uyuyamadım."
Adal, sıkıntıyla alnını kaşırken odasının kapısı açılmış, annesi Arya ile birlikte içeriye girmişti. "İmge, nasılsın kızım?"
"İyiyim, kusura bakmayın. Kahvaltıyı da zehir etmiş oldum ama."
"Zehir olduğunu kim söyledi?" dedikten sonra kapının ağzından çekilmişti. Ada, arkasından tepsiyle gelirken Adal, yatak başlığının arkasından ufak, yatak üzeri için kullanılan masalardan çıkarmış ve dizlerimin üzerine koymuştu. Ada, tepsiyi masanın üzerine bıraktıktan sonra hepsi yatakta bir uca oturmuş ve yüzüme bakmışlardı.
"Hadi, yesene."
"Böyle olmaz ki ama. Ben yardım edeyim, tekrardan-..."
Adal'ın annesi Dila Hanım, daha fazla konuşmama izin vermeden ağzıma bir şeyler tıkıştırdığında Adal, sırıtarak ikimizi izliyordu. Uslu uslu ağzımdakini çiğnerken Dila Hanım, samimi bir şekilde gülümsemişti. "Siz gençlerin bir lafı var ya hani, 'boş yapma' diye. Şimdi sen de boş yapma ve yemeğini ye."
Kadının otoriterliği benimkini bile sollayacak seviyedeydi. Bu yüzden sessizce yemeğimi yemekten başka çare bırakmamıştı bana. Dila Hanım rahat yesin diye Arya'yı kucağından almaya çalıştığımda bana attığı bakışları hiç saymıyordum. Herkes benim yeterince yediğimi düşünene kadar sessiz kalmıştı, beni hiç konuşturmamışlardı ve yemek yeme işinden alıkoymamışlardı.
"Sonunda, yüzüne renk geldi resmen." Ada'nın sabırsız çıkan sesiyle öncesinde annesinin onu nasıl tembihlediği belli oluyordu. Sessiz kalmak için devamlı ağzını doldurup durmuştu. Uzun süren sessizliği bozmuş olmanın şerefiyle pat diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUNBOZAN | Texting
Cerita PendekGelecekteki Kocam: Bak, her kimsin bilmiyorum ama son kez soracağım Gelecekteki Kocam: Numaran telefonumda 'Kalbimin Pili' diye kayıtlı Gelecekteki Kocam: Ama ben senin kim olduğunu bilmiyorum, bu numarayı da tanımıyorum Gelecekteki Kocam: Yani soru...