Herkes artık bir korku oyununun içinde olduğunun farkındaydı fakat bunun için çok geçti...
130321
korku #1 / 300521
UYARI: OKURKEN RAHATSIZ EDİCİ KELİMELERE VE OLAYLARA RASTLAYABİLİRSİNİZ !
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
it's not just a game!
"Çekil önümden Jennie!"
"Rosé... Sakin olmalısın."
Rosé Jisoo'nun uçağının düştüğü haberinden sonra kendini kaybedip revirdeki bütün eşyaları deviriyorken onu durdurmaya çalışıyordum.
İlaç kutusunu alıp yere fırlattığında içeri hemşir giriyordu ki onu elimi kaldırarak durdurdum.
"Bir dakika lütfen..."
Anlayışla karşıladı. Rosé'ye döndüm. Soluk soluğa kalmış şekilde ağlamaya devam etti.
"Hayallerimiz... Hayallerimiz vard-"
"Hepimizin hayalleri vardı Rosé!"
Öfkeli gözlerini gözlerime dikti. Onu ilk defa bu denli kızgın görüyordum.
"Hayallerin? Sen ve Taehyung... İkiniz en başından ölmek için oyuna girdiğinizi söylediniz ama... siz hariç herkes teker teker gitti! Hayalleri olan, mutlu olmak isteyenler öldü! İkiniz, hayalleri olmayan ikiniz hâlâ yaşıyorsunuz!"
Yutkunamamıştım dedikleri karşısında. Kırıcı sözler ona yakışmıyordu. En yakınını kaybettiği için acısını çıkarıyordu sadece.
"Ben... Özür dilerim Rosé."
"Nefret ediyorum! Bu oyundan! Görevlerden! Sizden... Her şeyden nefret ediyorum! Lanet olsun!"
"Özür dile-"
"Özür dileyip durma! Özürlerin Jisoo'yu geri getirmeyecek!"
Eğik olan kafamı kaldırıp ona baktım. Onunla ilk karşılaşmamızı hatırlamıştım. Okula geldiğim ilk gün. Beni Jisoo sanarak bana sarılması, özür dileyişleri, ona kızmam... Çok fazla şey geçmişti üstünden.
Duvardaki panoyu söktü. Cama doğru atıyordu ki panoyu tuttum. Dağılmış, önüne düşen saçlarıyla bana çevirdi bakışlarını.
"Kendine gel Rosé... Kimsenin s*kinde değil senin saçma sinir krizlerin. Jisoo öldü... Biz ise yaşıyoruz. Bunu kabullen."
Olabildiğince sessiz ve kesin bir dille konuştuktan sonra panoyu bıraktı. Ardından yere oturdu başını elleri arasına alırken.