|6|Zero

5.7K 407 46
                                    

Aiden, koşmaktan yanan kaslarının acısına dayanmaya çalışırken bir yandan da susuzluktan kuruyan boğazını nasıl ıslatabileceğini düşünüyordu.Güneş çoktan batıya doğru kaymıştı ve Aiden koşarak ormana girmekten başka bir şey yapamamıştı.

Kont'un Krallığı büyük ve ıssızdı.Tıpkı bu dev orman gibi.Aiden ormana gireli nerdeyse bir saat oluyordu ve dümdüz ilerlemesine rağmen hala bir çıkış bulamamıştı.

Ayrıca ormanda bir tuhaflık vardı çünkü hangi ormana girerseniz girin duymanız gereken kuş ve böcek sesleri yoktu.Orman ürkütücü bir sessizlikteydi ve Aiden tek ses çıkaran şeyin kendisi olmasından rahatsızlık duydu.Bu durum yakalanmasına sebep olabilirdi.

Daha fazla koşamayacağını anladığında durdu ve yaşlı bir ağacın dibine yığıldı.Nefes nefeseydi ve o kadar su kaybetmişti ki dudaklarını bile zar zor ıslatıyordu.

Gözlerini dinlenebilmek için bir saniye kapadı.Hızla çarpan kalbinin yavaşlamasını umdu.Hiç beklemediği bir anda ise duyduğu bir sesle her zamanki "ödlekliğiyle" yerinden sıçradı.

-Merhaba küçüğüm.

Aiden gözlerini açtı ve çevreyi taradı.Etrafta kimsecikler yoktu veya vardı ama gizleniyordu.

-Kimsiniz?!

Dedi telaşla.Eline yerden aldığı bir taşı geçirdi.Taşı sıkı sıkıya kavradığında

-Korkma, ben düşman değilim.

Dedi ses.

Aiden en çok "ben düşman değilim" diyen görünmez seslerden korkması gerektiğini iyi biliyordu.Okuduğu fantastik kitaplarda onlarca kez,başkahraman ne idüğü belirsiz bir ses veya hareket eden bir ışık yardımıyla tuzağa düşmüştü.

-Sana inanmıyorum.Göster kendini.

Dedi Aiden.

-İnanıp inanmamak sana kalmış.

Dedi ses.

Aiden ayaklanıp koşturduğu istikamette hızla yürümeye başladığında tekrar konuşmuştu.

-Ama sana yardım etmeye çalışıyorum.Burdan kaçmak istemiyor musun?

Aiden dudağını ısırmıştı.Güneşi izledi bir süre.Batıya iyice yaklaşan güneş, turuncu bir portakala benziyordu.Çok az vakti vardı.

-İstiyorum.Ama nasıl olacak ki?

Dedi sonunda masum bir sesle.

Ormanda tatlı bir esinti çıkıp Aiden'ın saçlarını savurduğunda ses fısıldamıştı.

-Rüzgârı takip et.İni bul.İtaatkar ol.Kral ol.Zafere koş.

Bu da neydi böyle?Yoksa o "tekerleme" klasiği miydi?Aiden bunları düşünürken alnını kırıştırmıştı.

-Rüzgârı mı takip edeyim?

Diye konuştuğunda aldığı tek cevap yüzünü yalayan ve saçlarını bozan rüzgârdı.Ses, bir daha konuşmayacaktı.Aiden bunu iyi biliyordu.O yüzden tekerlemede ki ilk istenileni yaptı ve rüzgârı takip etti.Kuzeybatıya doğru esen rüzgâr onu düz istikametinden uzaklaştırmıştı.

Rüzgâr ılık esmesine rağmen Aiden üşümeye başlamıştı.Üstündeki komik kıyafetler hem bir göz zevki katili hemde mevsime ayak uyduramayan cinstendi.Gerçi Aiden, Krallıkta ki mevsimin ne olduğundan emin değildi.Çevresine baktığında yeni açmış çiçekleri olan ağaçlar da görüyordu, yapraklarını dökmüş de. Belki de buradaki mevsimler bile tamamen farklıydı.

DRACULA(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin