-Şşş. Sessiz ol!
Kaligrafik yazılar tekrar havada döndü.Hatıralarımın bir kısmı bilincimin karanlık kısmını yırtarak ışığa kavuştu.
Hafıza Mavisi'nin neredeyse tamamını içmiştim ve şimdi midem bulanıyor, başıma keskin ağrılar saplanıyordu.
-Addy, bağırmaya devam edersen uyanacaklar!
Kahverengi endişeli gözler üzerime eğilmişti.Mai!Mai'ydi bu.Fakat...Arkadaş canlısı yüzünün arkasında sakladıkları doluştu birden aklıma.Benden sakladığı sır...Bana yardım etmeyişi...Büyülü kafeste neredeyse beni öldürüyor oluşu...Gerçek yüzü...
Ondan uzaklaşmak istedim.Ama Hafıza Mavisi çok güçlüydü.Beni yerime mıhlamıştı.Kıpırdayamıyor ve acı çekiyordum. Mai'nin dediğine göre bağırıyordum da.Elimi ağzıma bastırıp etimi ısırdım.Vampir dişlerim etime geçtiğinde canım daha çok yanmıştı ama sesim elimde boğulup gitmişti.
-Sen ne yaptın?! Dedi Mai endişeli bir sesle.Gözlerimi ondan kaçırdım.Cam küre hemen ilerde yerdeydi.İçindeki bir kaç damla mavi sıvı cıva gibi görünüyordu.Derken Mai bakışlarımı yakaladı.Ve küreyi gördü.
-Hafıza Mavisi mi aldın?!
Dedi yine endişeyle.Kahve gözleri iriydi.-Bu vampirler için acı vericidir Aiden. Hafıza mavisine rengini veren kan otudur.
Dedikleri tıpkı en baştan da olduğu gibi havada yazılara dönüştü ve birbirine karıştı.
-Ve zehirlidir.Dedi Mai devam ederek. Zehirlinin z'si havada bir daire çizip yok oldu.Demek Zero bana bir zehir vermişti.Hain!
-Birazdan geçici bir felç geçireceksin Aiden. Ve derin bir uykuya yatacaksın.Ayrıca ne yazık ki çok acı çekeceksin.
Mai'nin sesi bir mağaradaymış gibi yankılandı ve sözleri italik harflere dönüşüp havaya karıştı. Zehrin bir yan etkisi de bu olmalıydı:sanrılar.
Mai beni bir yatağa yatırırken çoktan felç olmuştum.Ve gözlerim zorla kapanırken damarlarımın içten yandığını hissedebiliyordum.
Bir ışık patlaması,damarlarını yalayan alev dilleri ve bir hançer saplanmış hissinden sonra Aiden artık uykudaydı.
Gözlerini açtığında etrafına baktı önce.Acısı yok olmuştu. Mai'nin dediğine göre acı çekmeliydi oysa.Böyle olmadığına sevinse miydi yoksa daha da çok endişelense miydi bilemedi.
Bulunduğu yer tıpkı boyut kapısının olduğu gri çorağı andırıyordu.Sonsuza kadar uzanıyormuş gibi gri ve kuru bir toprak ufukta kayboluyordu.
Bu dümdüzlüğün ve sıradanlığın ortasındaki tek farklılıksa bir Aiden bir de yine başka bir kapıydı.Bu sefer ki mavi boyalı normal bir banliyö kapısı değildi.İki yunan tarzı sütun ve bunların başına oturtulmuş beyaz taştan bir Medusa kafasından oluşan devasa bir kapıydı.Bir tapınağın girişini andırıyordu.Ve ne bir tokmağı ne de tutulacak bir şey vardı.Sadece iki sütun arasında ki boşluktan ibaretti.Mantıken Aiden buradan geçse yine gri çorağa çıkacağını biliyordu ama daha önceki deneyimlerinden bununda başka bir boyuta açılan kapı olma ihtimali yüksekti.Derin bir iç çekti.Hava tozlu ve eskiydi.Sütunların arasına yürüdü.
Bu sefer ne bir rüzgar çıkmış ne de her şey birbirine karışıp midesini bulandırmıştı.Bir adım atmıştı ve hop, sıradan sütunların arasından geçer gibi boyut geçmişti.
Şimdi bulunduğu yer yeşillik bir alandı.Sayısız ağaç çevresini kuşatıyordu ve orman sesi kulaklarını dolduruyordu.Yine de temkinli olmalıydı.Mai acıdan bahsetmişti ve bir şeyden emindi ki bu acı buralarda bir yerdeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DRACULA(Tamamlandı)
مصاص دماءHayatın acımasız gerçeklerine karşı hayallere sığınan yetim bir genç;Aiden. Ve diğer tarafta, karanlıktan yapılma siyah gözlere sahip gizemli bir adam... İlmekler atıldı. Kader Tanrıçaları iş başında! Düğümler çözülecek mi? Bazı düğümlerin çözülmesi...