|30|Anna'nın Hikayesi

2K 116 27
                                    

Uzun zaman önce

Gölge Boyut  tek bir krallıkla yönetilirken ve huzur içinde yaşarken, vampirler ve kara büyü yokken kraliyeti yöneten tek bir soylu aile vardı; Greenroyals. 

Bu aile, Kadim Zamanlar'dan ismi unutulmuş seçilmiş bir türün soyundan geliyordu ve Boyut'un üzerinde hatırı sayılır güçleri vardı. Kimileri onların çok güçlü büyücüler ve cadılar olduğunu varsayıyordu, kimileri ise bundan daha üstün bir güçle kuşanmış olan kutsanmış varlıklar olduğunu... Boyut Halkı'nın pek çok varsayımı olsa da kimse bu ailenin gizemini tam olarak bilmiyordu fakat onlara saygı duyuyorlar, yönetim şekillerini takdir ediyorlardı. Gölge Boyut'ta onların adaletli yönetimi saysesinde huzur vardı.

Ne yazık ki bu huzur Kırmızı Kehanet söylenene kadar sürdü. Maske Surat'ın yeşil sislerle birlikte krallık sarayına yaptığı korkunç ziyarette söylenen kelimeler herkesi endişeye sürüklemişti.

"Bakire menekşe, alev kırmızısına dönüşecek!

Karanlık, Gölge'nin üstüne binecek!

Yeşil solup giderken, kırmızı bir gül büyüyecek!"

Yorumcular pek çok yorumda bulundular. Bunun bir felaketin habercisi olmadığını Kral Luis ve Kraliçe Helena'ya telkin ettiler fakat söylenenler apaçık ortadaydı. Kraliyetin çökeceği halkın ağzına bile düşmüştü ve Greenroyals bunun endişesiyle kendi içinde bile kutuplara ayrılmıştı. Kırmızı gül kimdi veya hangi soydu? Kraliyet bu kişinin veya soyun bulunarak ortadan kaldırılması için binlerce casus görevlendirdi. Çalışmalar sürerken ve sarayda endişe büyürken, karanlığa bir nebze ışık tutacak bir haber yayıldı. Bir prenses doğmuştu!

Kraliyete yeni bir umut ışığı demekti bu! Greenroyals da erkekler kadar kadınlar da yönetim de söz sahibiydi. Ve bu kraliyet ailesinin ilk bebeğiydi. Soyun saf yeşillerine sahip parlak bakışları olan kumral bir bebekti bu; Anna Greenroyals, kızın ismi, soyun tarihinde adını Yüce Kraliçe Anna diye duyuran İlk Yeşil Kraliçeler'den geliyordu. Bebeğin doğumu umutla beraber yeni çöküş teorileri de doğurmuştu. Bazıları ona Bakire Menekşe diyordu bazıları ise Kırmızı Gül'ün bizzat kendisinin bu kız olduğunu, kızın aslında gerçek bir Greenroyals olmadığını, Kraliçe'nin Kral'a ihanet ettiğini fısıldıyordu.

Bu pis dedikodular ve sarsıcı teoriler sarayın üzerindeki kara bulutları çabucak geri toplamıştı. Daha da kötüsü Kral bu dedikodulara kayıtsız kalamamış ve kızını sarayın en ücra köşesine atmıştı. Karısını da ona ihanet eder korkusuyla odasına kapattırmıştı. Kırmızı Gül'ü bulmak için görevlendirilen casuslar tek tek başarısız olurken Kral iyice paranoyaklaşmış ve düşmanın dışarıda değil sarayda olduğuna daha çok inanmaya, kendi ailesine güvenmektense kulağına fısıldayan dedikoduculara güvenmeye başlamıştı.

Anna bu sırada beş yaşındaydı ve kendisinin kapatıldığı küçük ve karanlık oda da annesinden ve babasından izole edilmiş, istenmeyen bir evcil hayvan muamelesi görmekteydi. Yaşlı bir kadın bakıyordu ona; Mona*. Tek tanıdığı ve güvendiği yüz bu yaşlı kadına aitti küçük Anna'nın. Ve ona sevecen davranan tek kişiydi bu kadın. 

***

Anna'nın ufak bir mumun ışığıyla geçirdiği sıradan ve yalnız bir geceydi. Küçük kız artık karanlıktan ne korkuyor ne de yalnız olduğu için ağlıyordu. Geceleri Mona'yla birlikte bir arkadaşı daha geliyordu yanına. Sıkıntısını alıyordu bu arkadaş. Anna onu çok sevmişti. Tuhaf bir görüntüsü vardı gerçi. Anna çok fazla insan görmemişti ama görebildiği insanların hiçbirine benzemiyordu arkadaşı. Bir kere çok beyaz tenliydi ve saçlarıyla, gözleri kömür kadar karaydı. Anna en çok ismini tuhaf bulmuştu. "Drakula." diye fısıldadı karanlıkta. Kapıya baktı heyecanla. Ama çoktan gelmesi gerekirken arkadaşı hala gelmemişti.

DRACULA(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin