Bölüm 39

9.3K 450 9
                                    

İdil'in ağzından;

Ailemle yemek yerken Damla'nın abisi Rüzgar aramıştı. Beni pek sık aramazdı bu yüzden endişelenmiştim. Ailemden müsade istedim ve telefonu açtım. Rüzgar nefes nefese bir şeyler anlatıyordu.

"Rüzgar bi sakinleşir misin dediklerini anlamıyorum." Birkaç dakika nefesini düzene sokmasını bekledim. Söylediklerini yavaş yavaş idrak etmeye başlıyordum. Söylediklerini anlayınca kan beynime sıçradı. Anıl ve Damla kaza yapmışlardı. Damla ağır yaralıymış. Elimi ağzıma götürdüm ve hemen ailemin yanına koştum. Onları kısaca anlattıktan sonra kireç rengine dönüşen yüzlerinden onlarında şok yaşadığını anlamıştım. Hızla paltolarımızı giyip arabaya koştuk. Rüzgar'ın tarif ettiği hastaneyi babama söyledim. Babam yavaş yavaş arabayı sürerken sanki her şey çok daha yavaş ilerliyormuş gibi hissediyordum. Hiç bitmeyecek bir yolculuktaymışız gibi. Üzgündüm, hemde hiç olmadığım kadar. Kim bilir onların ailesi ne durumdaydılar. Anıl'a kaç kez ehliyeti olmadan araba kullanmaması gerektiğini söyledim. Olan yine ona olmuştu ve Damla'ya. Başımıza kötü bir olay geldi mi sanki ip söküğü gibi hepsi bir anda geliyordu. Ne olursa olsun başa çıkabilirdim ama onlara bir şey olursa dayanamazdım. Anaokulundan beri her dakika birlikteydik bugün de öyle olmalıydı.

Hastaneye geldiğimizde Anıl ve Damla'yı acile almışlardı. Anıl'ın hayati tehlikesi yoktu kaşı patlamış ve kolu çıkmıştı. Damla, onun durumu çok ağırdı. Beyin kanaması geçiriyordu ve hayati tehlikesi oldukça yüksekti. Acil yazan ameliyathanenin yanındaki duvara çöktüm. Gözlerimden akan yaşları bir süre sonra hissetmemeye başlamıştım, sanki yıllardır akıyorlarmış gibiydi. Rüzgar çok kötü durumdaydı karşımda bağırarak bi o duvara bi bu duvara vurup duruyordu. Kareli mavi pijamasının altında beyaz conversleri vardı. Yanında sevgilisi Gülin ile gelmişlerdi. Gülin Rüzgar'ı sakinleştirmek istercesine ellerini koluna sım sıkı sarmıştı. Ben burdayım dercesine. Onun karşısıda ki bankta Damla'nın babası Özer Amca vardı. Ağlamıyordu, sadece öylecesine duvara boşluğa bakıyordu. Kızı içeride ölümle boğuşurken en fazla ne yapabilirdi ki. Anıl'ın ise annesi fenalaştığı için onu hastanenin bir odasına yatırmışlardı. Babasıda oradaydı, annesinin yanında. Büyük ihtimalle oğluna o arabayı aldığı için kendini suçlu görüyordu.

Derin bir nefes aldım. Telefonum çalıyordu. Arayan kişi Berkti. Cidden bi o eksikti. Sesimi düzeltmeye çalışarak telefonu açtım.

"Alo Berk."

"Selam İdil. Damla'ya ulaşamıyorum da yanında mı ona bir şey sormam lazım." Eninde sonunda Damla'nın kaza yaptığını öğrenicekti. Bende bu yüzden ona bir çırpıda Damla'nın kaza yaptığını, şuan ameliyatta, ağır yaralı olduğunu ve bulunduğumuz hastanenin ismini söyledim. Bir kaç dakika hatta sessiz kaldı ardından telefonu kapadı. Onun halini şuan düşünemiyordum. O Damla'yı hiç bir erkeğin sevemeyeceği kadar çok seviyordu ve onu sevmekten hiç sıkılmamıştı. Yıllardır..

Uzun süredir yere çöktüğüm taşın üstünde oturuyordum. Annemler bana sürekli su, kahve tarzı şeyler getiriyordu. Nefes alamıyordum ağladığımdan mı yoksa ağlamama neden olan şeylerden mi bilemiyordum. Sadece bir an önce bitsin istiyordum.

O'ndan Sonra (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin