Takside dans gösterisinin hayalini yaşarken, dans kursunun olduğu caddenin iki sokak altında gördüğüm manzara karşısında ağzım açık kalmıştı. Kırık dökük bir binanın bahçesinde Deniz elinde pipetlerle oturuyordu. Cebinden bir paket çıkardı, paketin içindeki tozları beton yere döktü. Çömeldi ve pipetle o tozları çekmeye başladı! Ne halt ediyordu bu çocuk? Gözlerinin altlarının neden mor olduğu şimdi anlaşılyordu. Tam o sırada kırmızı saçlı bir kız yanına geldi. Kızın arkası bana dönük olduğu için yüzünü göremedim. Deniz'i yerden kaldırdı. Deniz kızı gördüğü an sarıldı. Kalbim bir anda parçalara ayrıldı. Şok olmuştum! Deniz'in Zeynep'e asılırken başka bir kıza sarılmasına üzüldüm. Ne yapıyordu bu? Eve gidince hemen İdil'i aradım;
"İdil! Deniz'i ne yaparken gördüğüme inanamazsın!" dedim.
"Dur! Sakin ol önce bir" dedi.
Merdivenlerden ikişer ikişer çıktığım için nefes nefese kalmıştım.
"Tamam. Bak şimdi, ben taksideyken Deniz'i kırık dökük bir binanın bahçesinde pipetle toz içtiğini gördüm. Yani sanırım uyuşturucu! İnanabiliyo musun? Çünkü ben inanamıyorum! Birde yanına bir kız geldi böyle kıpkırmızı saçları var. Deniz ona sarıldı falan"
"Nasıl ya! Gerçekten mi? Ay çocuğun uyuşturucu ile ilgili olması çok kötü olmuş ve Deniz de yani Zeynep mi o kırmızı saçlı kız mı karar versin!" dedi.
"Evet! Kıza sarıldığında kalbim parçalandı" dedim. Bu sözlerin neden ağızımdan çıktığını bilmiyordum.
"Nasıl yani?" diye sordu İdil şaşırmış bir ifadeyle
"Ee..ııı..yanii şimdi...sonuçta Zeynep'i falan dansa kaldırdı, güzel olmuşsun falan dedi. Şimdi kıza ayıp yani" Tanrım neden kekeliyordum?
"Hıhı evet Damla tabi. Şimdi kapamam gerek ama bana okulda işin doğrusunu anlatıcan" dedi.
Ne demeye çalışıyodu yani? Telefonu kapadıktan sonra okul kıyafetimi çıkardım. Üstüme dolaptan gri eşofman ve masmavi bir üst aldım. Masmavi... Deniz'in gözleri gibi. Başımı iki yana sallayarak aklımı boşaltmaya çalıştım. Ne oluyodu bana? Kendine gel Damla, alt tarafı bir çocuk dedim kendi kendime.
Üstümü değiştirdikten sonra mutfağa koştum. Çok açtım, yiyecek şeyler abur cubur tarzındaydı. Üzülmüştüm çünkü kiloma dikkat etmem gerekiyordu. En az kalorili gofreti aldım, odamda yatağa uzanıp bilgisayarımda dizi izlemeye başladım.
Babam geldiğinde benim odama uğradı. Merhaba diyene kadar geldiğini bile fark etmemiştim. Yorgunluğu yine gözlerinden okunuyordu. Yanıma gelip kafamı okşadı. Ne olduğunu anlayamamıştım.
"Seni seviyorum" dedikten sonra alnımdan öptü. Şaşırdığım herhalde yüzümden belli oluyordu. Babam tam kapıdan çıkarken;
"Ben de seni seviyorum baba" dedim. Ne olmuştu acaba? Abimle mi yine kavga etmişti?
Babam, annem Ankara'ya gittikten beri yemekleri yapmaya çalışıyordu. Ama başarılı olamadığını hepimiz biliyorduk. O nedenle her seferinde sana yardım edeyim bahanesiyle bütün yemeği ben yapıyordum. Abim salatayı yapıp, masayı kuruyordu. Fakat bu sefer mutfakta yalnızdım. Abim evde değildi. Bu saatlerde hep evde olurdu. Neden gelmemişti acaba?
Yemek masasını hazırladıktan sonra babamı masaya çağırdım. Babam bana sarıldı ve;
"Teşekkür ederim güzel kızım" dedi. Şaşırmış ifademle gülümsedim ona. Yaklaşık beş dakikalık sessizlkten sonra çekinerek;
"Abim nerde baba?"diye sordum. Yorgun gözlerle bana bakıp;
"Bilemiyorum canım, yemekten sonra ara istersen" dedi. Yalan söyledğini anlayabiliyordum. Yemek sonuna kadar ağızımızı bıçak açmadı. Bu halimize çok üzülüyordum. Yemek masasını kaldırdıktan sonra abime mesaj attım. Bana iki saat sonra cevap verdi ve gelemeyeceğini, bir arkadaşında iki üç gün kalacağını yazdı. Aklıma kötü şeyler getirmemek istedim. En rahat pijamalarımı giyip, yatağıma uzandım ve kitabımın ancak beş sayfasını okuyabildim. Aklımda hala Deniz'in ne yaptığı vardı. Onu düşünürken uykuya daldım.
Sabah uyandığımda aynamın karşısına geçtim ve karışmış pis saçlarıma baktım, banyoya gittim ve sıcak bir duş aldım. Sıcak duş herzaman bana iyi gelirdi. Bugün pazartesiydi ve ilk iki dersimiz bedendi. Hangi gerizekalı insan ders programımızı yaptıysa ilk iki dersi beden yapmıştı uykusu varken insanın hiç koşası gelmiyordu. Bu sefer bir değişiklik olmuştu ve babam kahvaltıyı hazırlamıştı. İlk defa sabah yüzünde gülümseme vardı. Güzel bir omlet yapmıştı, sanırım benden izleye izleye işi kavramaya başlamışdı. Bana bir sürpriz daha yaparak okula beni o bıraktı.
Okula her zaman geldiğim saatten yirmi dakika önce gelmiştim. Çantalarımı sınıfa götürdüm. İdil ve Anıl hala gelmemişlerdi. Sınıfta iki üç kişi vardı. Beden çantamın içinden saç tokamı çıkardım. Tam o sırada Deniz sınıfa girdi. Sıra arkadaşım olduğundan dolayı yanıma oturdu. Yüzü her zamanki gibi asıktı. En içten gülümsememle;
"Günaydın" dedim. Kafasını sıradan kaldırmadan;
"Ne" dedi. Çıldırıcaktım. Dün hakkında soru sormak istiyordum, ama nasıl yapıcağımı çözememiştim. Konuşmak için her ağızımı açtığımda midemde tarif edemediğim bir gariplik oluyordu istemeden gülüyordum. En sonunda cesaretimi topladım ve;
"Dün seni gördüm yanında kırmızı saçlı bir kız vardı, ona sarılıyordun. Zeynep'e noldu?" dediğim anda kafasını kaldırıp bana;
"Seni hiç ilgilendirmez tamam mı? Beni ne hakla sorguluyorsun sen küçük?" diye bağırdı. Çok korkmuştum. Sınıftaki diğer insanlar hayretle bize baktılar. Bende hayretle ona bakıyordum. Hiç bir şey söylemeden kafamı önüme çevirdim. Yaralı elleriyle çenemden tuttu kendisine çevirdi ve bana;
"Benim bir daha işime karışmıyıcaksın, tamam mı?" diye tekrar bağırdı.
"Özür dilerim...ben..ıııı...sadece Zeynep ve senin... yani..ııı" diye kekeledim. Onun karşısında konuşamıyordum. Gözlerimi iki saniyeliğine kapadım, nefes verdim ve gözlerimi açıp;
"Özür dilerim ben sadece merak etmiştim" dedim.
"Merak etmeyeceksin o zaman" dedi ellerini çekmişti ama gözleri hala gözlerimdeydi. Sinirlenmiştim.
"Tamam sormam belki hataydı ama senin de kesinlikle bir yardım alman gerek" dedim. Kızgın, öfkeli haline şaşırmış ifade de eklenmişti. Fısıldayarak;
"Biliyorsun... uyuşturucu" dedim. Dediğime pişman oldum.
"Sakın! Kapa çeneni. Bir daha asla bu konudan bahsetme küçük canını yakarım" dedi ve sınıfı öfkeyle terk etti. Gözlerim dolmuştu. Hıçkıra hıçkıra ağlamak istedim ama İdil ve Anıl'ın sınıfa girdiğini görünce kendimi tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O'ndan Sonra (Tamamlandı)
Teen FictionHiç birşeyi umursamayan bir genç ve en ufak şeylerle bile mutlu olabilen bir kızın hikayesi... Günün birinde, hikayenin sonunda şeytan meleğe aşık olur fakat her son yeni bir başlangıçtır... Bu hikayeyi arkadaşım Ece Okçabollu ile birlikte yazıyoru...