Birkaç gün sonra
Friskin gözünden
Aradan birkaç gün geçti ve ben bu yatakta tıkılı kalmaktan çok sıkıldım.
Malesef yaralarımın iyileşmesi ve ayağımdaki ince alçının benim yürümeme izin vericek konuma gelene kadarda burdayım.
Ama neyseki Sans bütün gece yanımda kalıyor ve bana yardımcı oluyor.
Özellikle gece gördüğüm kabuslar için.
O gece asla aklımdan çıkmıyor.
Hatta polislere ifade verebilmek için bile bir yada iki gün süre istedim.Ama neyseki kabus gördüğümde Sans beni uyandırıyor ve beni rahatlatıyor.
Günlerim bu şekilde geçiyor .
Sonrasında ama öğrendiğim birşey daha ise amaçları Elysi öldürmekmiş.Bir anneyi doğmamış çocuğundan koparmayı normal sanan bir dünyada yaşıyorum ben.
Ama neyseki ona hiçbirşey olmamış ama yinede burdayım.Neyse . Sabah uyandığımda yine aşermelerimle uyandım.
Canım simit çekmişti .
Yavaşça doğruldum ve koltukta uyuyan Sansa baktım.
Acaba kardeşlerimdenmi istesem?Ben bunları düşünürken birden Sansın telefonundaki alarm çaldı.
Dün sabah erken gitmesi gerektiği için alarm kurmuştu. Anlaşılan açık unutmuştu.
Sans homurdanarak telefonu eline aldı ve alarmı kapatıp gözlerini açtı.
Bir süre nerde olduğunu anlaması zaman aldı.
Ama sonra gözleri bana kilitlendi."Günaydın. Uyandırmadım değil mi?" Dedi Sans .
Ona başımı iki yana salladım.
"Hayır. Bende şimdi uyandım. Canım simit çekti . Gidip alabilir misin ?" Dedim merakla.Sans bana gülümsedi ve yanıma gelip bana sarıldı.
"Tabiki. kardelenim için herşeyi yaparım." Dedi ve cüzdan ve telefonunu alıp çıktı.Bende yanımdaki kumandayı alıp televizyonu açtım.
Sansın gözünden
Dışarı çıkınca direk bir fırın bulmak için yola koyuldum.
Neyseki yakınlarda hemen buldum.
İçeri girdim ve birkaç tane simit aldım.Simitleri alınca yine yürüyerek hastaneye gitmeye başladım.
Yolda ilerlerken bir çocuğun sattığı bileklikler dikkatimi çekti.
El yapımı gibi duruyordu .Bileklikleri incelerken bir tanesi dikkatimi çekti.
Sonsuzluk işaretinin yarısı alınmıştı , sonrasında bir kalp ve o kalpde kalp atışı şekline dönüyordu.
Bilekliğin kapanma kısmı iki topla sabitlenmiş bir zincir ve zincirin boyunuda ayarlamak için bir yuvarlak metal parçası vardı.Bilekliği elime alıp çocuğa baktım.
"Bu ne kadar ? " dedim .
Çocuk bana fazla yüksek olmayan bir fiyat söyledi.
Ona parayı verip bilekliğide aldım.Yine yürümeye başladım.
Tam hastanenin girişine varmıştımki bir yüz dikkatimi çekti.
Friskin babası.Onun yanına gittim.
"Bakıyorumda çıkmışsın ." Dedim ona.
Adam bana baktı.
"Oh günaydın. Evet çıktım. . . " dedi yine yere bakarken.Birden elindeki küçük poşeti fark ettim.
"O ne ?" Dedim merakla.
Adam bana bakıp gülümsedi.
"Frisk için manevi bişi. " dedi . Biraz durduktan sonra bana poşeti verdi.
"Bunu ona verir misin? Onun asık yüzünü göremem. Ben onun hayatından tamamen çıkacağım. " dedi ve başka bişi söylemeden gitti.Ben sadece öyle kaldım.
Onu durdurmak istedim ama nedense yapamadım.
Derin bir nefes aldım ve içeri girdim.Friskin odasına gelince ona gülümsedim ve ona simit poşetini uzattım.
O simidini yerken bende elimdeki küçük poşete bakıyordum.
"Sans sen iyi misin?" Dedi FriskBakışlarım birden ona kaydı.
Derin bir nefes aldım ve küçük poşeti ona uzattım.
"Bu babandan . " diyebildim sadece.
Frisk yavaşça poşeti aldı ve içinden daha küçük bir hediye kutusu ve birde mektup çıktı.
İlk önce mektubu açıp sesli bir şekilde okudu."Sevgili kızım .
Ben . . . Heh . Başlamak için berbat bir şey. Neyse . Nasılsın ? Sende kızında iyimişsin.
Ben sadece bunu demeyi hak eden en son kişi olsamda özür dilerim demek istiyorum.
Bana o gün demiştin ya ayık olduğun bir gün varmı diye . . . Vardı aslında . Annenizin benden birden paranoyak gibi bahsetmesinden önce . Siz doğunca o çok değişti .
Beni sürekli suçlamaya başladı. Hemde herşey için . Ağıza alınamayacak kadar sert konuşuyordu bana . . .
Biraz büyüdükten sonra sizide doldurdu. Bana o düşmanca bakışlarınız kalbimi çok acıtıyordu. Ve aptal gibi gittim işteki arkadaşlarıma uyup içmeye başladım.
Size zarar vermek asla istemedim. Her sabah olanlarla dahada yıkıldım durdum.
Artık bir noktadan sonra ki bu senin duygularını yitirdiğin gün oluyor . . . Artık o gecelerle alakalıda hiçbirşey hatırlamaz oldum.
Herşeyi beni bütün gün kaydeden ses kayıt cihazlarında göz yaşlarım içinde öğrendim durdum.
Ama bak . Bu bahane falan değil. Sana neler yaşattığımıda çok iyi biliyorum. İşte bu yüzden hayatından çıkıcam. Belki bir gün dikkatsiz davranır ve bir kaza geçirip acılı bir ölüm yaşarım .
Ben bunu hak ediyorum.
Hâlâ ölüymüşüm gibi davran.
Ama lütfen o kolyeyi al.
O kolye benim anneme aitti. Amatis taşına herzaman rahatlama özelliği var derler.
Bu benim senin için son hediyem.Elveda canım kızım.
Bebeğine iyi bak. En azından bizden daha iyi anne baba olun . . . "Frisk okumayı bitirdiğinde ağlıyordu. Bunlar ona çok ağır gelmişti.
Kendini daha büyük bir dalga gelmesine izin vermeden küçük kutuyu açtı ve içindeki mor taşlı kolyeyi dışarı çıkardı .Kolyeye bir süre baktıktan sonra elleri titreyerek taşı sıktı ve kutuya dikkatlice geri koydu.
Eşyaları yana koyduktan sonra bana baktı ve göz yaşlarını sildi .
"Ben iyim. Sadece biraz duygulandım. " dedi Frisk.Ona yavaşça gülümsedim.
"Heh. Tek hediyesi olan baban değil ama." Dedim ve cebimdeki bilekliği çıkardım.Frisk bana baktı.
"Sans. Çok güzel bu . . . " dedi ve bana sarıldı.
Bende ona sarıldım.
Birbirimizden ayrılınca bilekliği aldı ve poşetin içine atıp bana baktı."Burdan çıkınca ikisinide takıcağım. " dedi yine .
Ona başımla onayladım ve ona sarıldım.
Oda bana yaklaştı ve ona dahada sıkı sarıldım .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafiatale {frans}
De TodoFrisk ; zeki , çevik ve bir okadarda gözü kara . kardeşleriyle plan kurarak hayatını sürdüren 20 yaşında bir kız. Sans; güçlü , dövüş sanatlarından anlayan ve bir okadarda korumacı . gözü sevdiklerinden başkasını görmez . 21 yaşında olmasına rağme...